Şimdilerde dijital dönüşüm projeleri çerçevesinde pek çok bilgiye e-devletten ulaşmak mümkün. Bunlardan biri de İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİGM) tarafından hazırlanan alt-üst soy verileridir. Sisteme giriş yapanlar birkaç kuşak öncesi soy kütüklerine ulaşabiliyorlar. Ancak Bayburt için ne yazık ki durum biraz faklı. E-devletten girilip üst-soy bilgileri getirildiğinde, anne ya da baba tarafından maksimum 1860-1880 yılları doğumluların bilgilerine ulaşılabiliyor. Oysa diğer şehirlerde bunu daha eskiye götürmek pekâlâ mümkündür. Peki, bunun sebebi nedir? Bu günkü yazımızda bu hususa açıklık getirmeye çalışacağız.
Meselenin anlaşılabilmesi için evvela kısa bir nüfus tarihi bilgisi vermek gerekiyor. Bilindiği gibi Osmanlı’da ilk nüfus sayımı II. Mahmut devrinde 1831 yılında başladı. Bayburt, bu tarihlerde Erzurum Vilayetine bağlı bir kaza statüsündeydi. Bayburt ve Erzurum’da sözü edilen bu ilk sayım ancak 1835 yılında tamamlanabildi. Askeri amaçlı ve vergi mükelleflerini tespit maksatlı olduğundan bu sayımlarda sadece Bayburt merkez ve köylerinde yaşayan erkek nüfus kaydedildi. Sayım sonucu tutulan defterler daha önce tarafımızdan Bayburt Nüfus Defterleri adıyla 2015 yılında kitap olarak yayımlandı. Arzu edenler buraya müracaat ederek 1835’te köylerinde ya da merkezde yaşayan üst-soy bilgilerinin isim, şöhret, fiziki özellik, yaş, erkek çocuk bilgisi ve varsa göç durumu hakkında bilgi edinebilirler.
İkinci olarak şundan bahsetmemiz gerekiyor. Bayburt’ta Osmanlı döneminde sadece 1835’te mi nüfus sayımı yapıldı? Elbette hayır. Osmanlı ordusunun asker ihtiyacını belirlemek üzere 1844’te bir sayım daha yapıldı. Bu sayımın ayrıntılı defterine ulaşılamasa da icmal bilgiler denilen toplam erkek nüfus verilerine ulaşmak mümkündür ve bunlar da yukarıda bahsedilen kitapta yer almaktadır.
1844 sayımı sonrasında belirli aralıklarla nüfus yoklamaları yapılarak, doğanların ve ölenlerin bilgileri güncel tutulmaya çalışıldı. Sultan Abdülaziz devrinde 1870’te genel nüfus sayımı yapılması için bir talimatname hazırlandı. 1874 yılına gelindiğinde Dâhiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) bünyesinde nüfus sayım işleri genel müdürlüğü (Tahrir-i Nüfus Umum Müdürlüğü) kuruldu. Bundan sonra yapılacak sayımlar için bu kurum yetkilendirildi. Ülke genelinde yeni bir sayım yapılacaktı ancak 1877-1878 Osmanlı-Rus harbi (93 harbi) buna engel oldu. Ülkede yeni nüfus sayımı ancak savaşın sonunda 1881 yılında başlatılabildi. Bayburt’un bu döneme ait nüfus kayıtları maalesef mevcut değildir.
1881 sayımı esasen son derece önemli bir nüfus sayımıdır. İlk defa bu dönemde nüfus sicil kütükleri oluşturuldu. Kadınlar ilk defa bu sayımda erkeklerle birlikte kaydedildi. Her aile için ayrı bir hane numarası verilerek mahalle ve köy esaslı sayım gerçekleştirildi. Daha sonra 1904 yılında yeni bir nüfus sayımı daha yapıldı. Bu defterler, Osmanlı’nın son nüfus sayımı olan 1914 sayımına dayanak oldu.
Şimdi esas konuya geri dönelim. Görüldüğü gibi ülke genelinde ilki 1831-1835 sonu 1914 olmak üzere Osmanlı döneminde belirli periyotlarda nüfus sayımı yapılmıştır. Sonuçlara rahatlıkla ulaşabilenler, ailelerinin soyağacının oluşturulmasına ve üst soy bilgilerinde kopukluk yaşamamakta ve bilgileri kesintisiz biçimde 1831-1835’e kadar götürebilmektedir. Ancak Bayburtlular için maalesef bu mümkün değildir. Çünkü sözü edilen sonraki nüfus sayım defterleri kayıptır. Bu nedenle de soyağacının oluşturulmasında kopukluk yaşamaktadırlar. Peki, esas sorumuz şudur; defterler neden kaybolmuştur? Sadece Bayburt’un kayıtları mı kayıptır? Bir yangın mı söz konusu, yoksa ihmal mi? Ya da savaş ve işgal mi? Veyahut hepsi mi? Şimdi bunu cevaplandıralım.
Sözü fazla uzatmadan yanıtlayalım. Bu kayıplar sadece Bayburt’a özgü değildir. Kaybın sebebi I. Dünya Savaşı’dır ve savaşın etkilediği Erzurum Vilayeti başta olmak üzere bölgedeki birçok şehir için aynı akıbet söz konusudur. 1914’te başlayan Birinci Cihan Harbi’nde Rus orduları 1916’da Erzurum ve Bayburt’u işgal etti, ardından bölgede Ermeni çetecilerin mezalimi başladı. Yöre halkı kafileler halinde yollara dizildi ve Sivas, Kayseri, Yozgat gibi iç bölgelere göç etmeye başladı.
İşte bu işgal sürecinde, gerek Bayburt gerek Erzurum’da hükümet dairelerinde bulunan resmi evrakların korunması gayesiyle iç kısımlara nakledilmesi gündeme geldi. Süreci, Dr. Ömer Toraman’ın konuyla ilgili makalesinden takip edebilmek mümkündür ( Bkz. Toraman, Ö. “I. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesinde Rus İşgali ve Buna Bağlı Göçün Nüfus Kayıtlarına Etkisi-Türkiye’de Nüfus ve Toplum). Buna göre, işgal nedeniyle verilen emir doğrultusunda III. Ordu, karargâhıyla birlikte 15 Şubat 1916’da Erzurum’dan ayrılarak, Erzincan’a doğru çekilmeye başladı. Erzurum Valisi Tahsin Bey, İçişleri Bakanı Talat Bey’e gönderdiği bir yazıyla, kendisinin ayrılışı sonrasında Rus askerlerince hükümet konağının tahrip edildiği, cephaneliğin ateşe verildiğini, çıkan yangından şehrin bir kısmının etkilendiğini bildirdi. Erzurum Valiliği, Osmanlı Posta ve Telgraf ve Telefon Nezaretinden resmi dairelerdeki defter ve evrakların posta yoluyla daha güvenli bir bölge olarak Sivas’a taşınmasını talep etti. Ancak cevapta, posta imkânlarının sınırlı olduğu bildirildi, para ve bütçe evrakının taşınabileceği, diğer resmi defter ve evrakların ise başka vasıtalarla nakledilmesi gerektiği talimatı verildi. Mezkûr talimatın savaş şartlarında ne kadar gerçekleştiği ise meçhuldür. Nihayetinde Bayburt, 21 Şubat 1918’de düşman işgalinden kurtuldu. Kurutuluş sonrasında söz konusu nüfus defterleri yeniden gündeme getirildi. Dönemin Dâhiliye Nezareti, Erzurum, Trabzon, Bitlis, Musul ve diğer bazı vilayetlere 14 Nisan 1918’de yeni bir talimat gönderdi. Savaş esnasında kurtarılan ve zayi olan nüfus kayıtlarının ivedilikle bildirilmesi istendi. İşte Bayburt nüfus kayıtlarının durumu da verilecek cevapta gizliydi. Nitekim tarihler 29 Temmuz 1918’i gösterdiğinde, yani kurtuluştan birkaç ay sonra gönderilen resmi bir yazıya bakıldığında defterlerin akıbeti de ortaya çıktı. Dâhiliye Nezareti, vilayetlerden gelen cevaplara dayanarak Maliye Nezaretiyle yaptığı yazışmada, Bayburt’un da bağlı olduğu Erzurum Vilayeti ile Van vilayetine ait nüfus sicillerinin tamamen zayi olduğu bildirildi. Ekte sunulan belgede de Erzurum Vilayetinin karşısında yer alan açıklama bölümünde; nüfus sicil ve kayıtlarının tümüyle zayi olduğu (kuyûd ve sicilâtı kâmilern ziyâ‘a uğradığı) bilgisi yer almaktadır (BOA. DH.SN.THR. 83-52).
Sonraki yazışmalarda ise resmi işler ve askerlik işlemlerinde kullanılmak üzere tecrübeli nüfus memurları vasıtasıyla kayıtların yeniden oluşturulması önerildi. Cevaptan da anlaşılacağı gibi, Bayburt’un nüfus defterleri ne yazık ki savaş ve işgal şartlarında zayi olmuş yani kaybolmuştur. Ruslar tarafından mı götürüldü? Bina tahrip edilip bundan ötürü imha mı oldu? Yoksa nakledilmek için yola çıkarılıp da yolda mı kayboldu? Bu ayrıntılara ulaşmak şimdilik mümkün olamadı. Bilinen tek acı şey, defterlerin kaybolduğu bilgisidir. Zayi olamayan defterler, günümüzde NVİGM Arşivinde muhafaza ediliyor. Sayın Toraman’ın bu arşivde yaptığı araştırmalar neticesinde Bayburt ve Erzurum yöresinden sadece İspir kazasının 1904 yılı sayım defterinin bulunduğu tespit edilmiştir. Peki, bu durumda hâlihazırda e-devletten ulaşabildiğimiz üst soy verileri hangi kayıtlara dayanmaktadır? Hemen cevaplandıralım, Erzurum merkez ve Bayburt’un nüfus kayıtları, 1925 yılında yapılan yerel yazımlara dayanmaktadır.
Netice itibariyle Bayburt için son derece önemli nüfus verilerinin bulunabileceği 1881-1884 arası genel nüfus sayımı ve 1904 yılı sayımında tutulan defterler ne yazık ki zayi olmuştur ve NVİGM Arşivinde maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenle de soyağacı bilgilerinde kopukluk yaşanmaktadır.