Bu sütunlarda yıllar önce yazdığım ilk yazının konusu mahalle çeşmelerimiz idi. 1916 Bayburt Savunması'nın üniversite-tarih-edebiyat çevrelerince kaale alınmaması, öylece duran siper yerlerinin korunmaması ve görmemezlikten gelinmesi, Ahmet Hasbi Efendi'nin boşaltılan kütüphanesi ile kayıplara karışan eserleri ve kaybolan binbir emekle yapılmış yada yazılmış eski eserlerimiz Seferberlikte yaşananlar bu hicran şehrinde olduğum müddet hep aklımdan atamadığım dertlerim oldu. Ve bu dertler sayesinde unuttum vefasızlıkları, terk ettim lüzumsuz işleri, can sıkıntılarını.

Bu konuların çoğunda güzel gelişmeler oldu, mesela son yıllarda mayıs ve eylül-ekim aylarında naylon sera kullanılarak sebzelerin "üşümesi’’ önlenir oldu. Kop Savunması'nın cereyan ettiği yerler "Millî Park" oldu, fakat çeşmeler ve tatlı su kaynakları için bizde ve dünyada aynı şeyi söylemem mümkün değil. Üstelik dünyada canlıların hayatlarını idame ettirebilmesi için bu tatlı su kaynaklarının ne kadar önemli olduğu bilindiği halde.

Yol kenarlarını, piknik yerlerini, parkları, bir zamanlar bülbül yuvaları ile süslü olan nehir ve dere kenarlarını, su kaynaklarını, zümrüt koyları, denizleri, şelaleleri hülasa dünyanın en güzel yerlerini çirkinleştiren, kirleten, iğrençleştiren doğanın eritemediği ped şişelerden ve ona alternatif sanılan fakat daha tehlikeli olan cam şişelerden tatlı su kaynaklarından beslenen çeşmelerin, pınarların muhafaza edilip sayılarının çoğalması ile kurtulabilir dünya.

Asırlar boyu Anadolu'da insanların su içmesi için yerleşim merkezlerinde ya da yol güzergâhlarında çeşme yapmak en güzel hayır sayılmış, bu çeşmelerin bakımı için vakıflar kurulmuş, arazilerde otlaklara yakın hayvanların su ihtiyacını karşılamak için sulaklar yapılmıştır.

Son yıllarda kaybolmaya yüz tutan bu kaynaklar büyük küçük demeden tüm dünyada korumaya alınıp etrafları kamulaştırmalı sokaklarda, mola yerlerinde, yol kenarlarında onbinlercesi imar edilmelidir. Bu sayede ne cam şişeye ne ped şişeye ihtiyaç kalır.

Dünyanın büyük firmaları, doğa ve hayır kurumları, devletler ve tüm insanlar tatlı su kaynaklarının korunması için harekete geçmelidir.

Kaybolan Lezzet

Balkar Rüzgârı almayan suya aşağı köylerde eskiden hemen herkesin yetiştirdiği ince kabuklu, büyükçe ve kendine has ekşimsi lezzeti ile domatesimiz kaybolan değerlerimize eklenmek üzere. Domates-salatalık yetiştiriciliğinin en çok yapıldığı Aslandede (Kân) köyünde bu domatesi ve fidesini yetiştirenlerin sayısı bir elin parmakları kadar kalmış..

Yörede Valilikçe birincisi gerçekleştirilen ‘Organik Sebze Festivali’’ bu lezzetin kaybolmaması ve yurdumuzda yetişenlerin en iyisi olan Bayburt Lahanası'nın korunması için fırsat olabilir.