9 Ocak 1989 tarihinde, Vilayetlik mertebesine yükselecek olmanın heyecanıyla göç konusuna değinmiş, göç belasını vilayetlikle birlikte yenebileceğimizi Bayburt Postası Gazetesi’nde ki köşemde dile getirmiştim. Aradan uzun yıllar geçti. Tam 20 yıl. Konu ve o konuya dair yazdıklarım hala güncelliğini koruyor. Neden hatırlamayalım:
9 Ocak 1989 tarihinde, Vilayetlik mertebesine yükselecek olmanın heyecanıyla göç konusuna değinmiş, göç belasını vilayetlikle birlikte yenebileceğimizi Bayburt Postası Gazetesi’nde ki köşemde dile getirmiştim. Aradan uzun yıllar geçti. Tam 20 yıl. Konu ve o konuya dair yazdıklarım hala güncelliğini koruyor. Neden hatırlamayalım:
9 Ocak 1989 / Bayburt Postası / Güncel konumuz Şehrimizin günden güne yaklaştığı İl olma heyecanıdır. Nerede iki Bayburtlu bir araya gelse, biri öbürünün gözünün içine bakarak valinin ne zaman geleceği hakkında kesin bir bilgisi olup olmadığının arayışı içindedir. Söze başlarken de selamdan sonra bu konuya değinilmektedir.
Yıllardan beri üstünde durulan bu arzunun gerçekleşmesinde şüphesi olanlar kendilerini teselli edebilmelerinden olacak, canım il olmak göçü durdurabilecek mi? sorusunu sormaktadırlar.
Göç'ün çok değişik şekil ve nedenleri olduğundan soru sahibini kestirmeden cevaplamak için, karşı sualle isteğini yerine getirmek ikna edici olmaktadır. Karşı soru şu: Günümüzde İstanbul ilinde oturanlar arasında göç durmuş mudur? Gerçekten dönülüp bakılınca yurtdışına çıkanlar arasında Anadolu insanının göç ettiği büyük şehirlerimizde oturanlar arasında göç nisbeti fazladır.
Göç'ün nedenleri hakkında okuduğunuz gazetede yıllardan beri yazılar çıkmasına karşılık yinede sebeblerin hepsinin yazılması mümkün olamamıştır.
Hemşehrimiz Dr. İsmet Miroğ'lunun Bayburt Sancağı adlı araştırmasında, kitabın arkasında 1516-1530 yıllarında Bayburt vilayetinin hudutlarını gösteren bir harita da neşretmiştir. Bu haritada Erzurum, İspir, Kelkit, Tercan, Bayburt Sancağı hudutları içinde olduğu görülmektedir.
Biz öncelikle yitirilmiş hakkımızın daha mütevazi hudutlar içinde verilmesini istiyoruz. Göç tam olarak durmayacak ama hiç olmazsa evini yıkıp arazisini sahipsiz bırakarak üretici iken tüketici duruma düşen hemşehrilerimiz için tedbirler alınarak ekonomimizin tahribatı önlenecektir. Zirai, ticari, sanayi faaliyeti artacak, kütüphane, müze ve yüksek okulların şehrimize girmesiyle yıpranan değerleri yavaş yavaş yerine gelecektir.
Bayburtlu'nun özleminde bunlar yatmaktadır.