Ahilik: Kardeşlik, arkadaşlık, dostluk anlamına gelen sıcak bir kelimedir. Anadolu da 12. ve 14. yüzyıl arasında yaygın olan toplumsal kurum ve kuruluştur. Ahilik bir anlamı ile de yiğitlik ve cömertliği içine alan fütüvvete dayanır. Türklerin egemenliğinde Anadolu’da fütüvvet ayrı bir gelişme göstermiştir. Geçtiğimiz yıllarda, ekim aylarında Ahilik Günleri düzenlenerek günün önemi belirtilmiştir.
Ahilik: Kardeşlik, arkadaşlık, dostluk anlamına gelen sıcak bir kelimedir. Anadolu da 12. ve 14. yüzyıl arasında yaygın olan toplumsal kurum ve kuruluştur. Ahilik bir anlamı ile de yiğitlik ve cömertliği içine alan fütüvvete dayanır. Türklerin egemenliğinde Anadolu’da fütüvvet ayrı bir gelişme göstermiştir. Geçtiğimiz yıllarda, ekim aylarında Ahilik Günleri düzenlenerek günün önemi belirtilmiştir.
1998 yılında Ahiliğin Pirleri Hacı Bektaşı Veli, Ahi Evran ve Yunus Emre’yi birlikte görüntüleyen anıtın (Dost Bahçesi) açılışı Kırşehir’de, Cumhurbaşanımızın katılımları ile çoşkulu bir törenle yapılmıştır.
Sosyo-ekonomik bir kuruluş olan Ahilik, kurucuları arasında değerli hemşehrilerimiz olmasına rağmen Bayburt’ta gelişme gösterememiştir. Ahi Ali Bayburdi Hicri 689 - Miladi 1290 yılında Fütüvvet namelerin en eskilerinden birini yazmıştır.
Hastane caddesinde, Sağlık Müdürlüğü’nün karşısında türbesi bulunan Ahiemir Ahmet Zencani, zamanında Bayburt en verimli günlerini yaşamıştır. Evliya Çelebi, Bayburt’un kültürde, sanayide, ticarette ne kadar zengin bir yer olduğunu sayfalar dolusu yazılarla anlatmıştır.
Mevlana Hazretleri mazereti dolayısıyla Ahiemir’in davetine Bayburt’a gelemeyince torunu teşrif etmiş, aylarca Bayburt Medreselerinde incelemelerde bulunmuştur. İki büyük alim Mevlana ve Ahiemir Ahmedi Zencani’nin Bayburt veya Konya’da buluşamamasının üzüntüsünü Ahmedi Zencani şöyle ifade etmektedir. “İçime dert olmuştur. O’da mazeretim büyüktü. Konya’ya gidip üstadım, hocam Mevlana Hazretlerinin hizmetinde bulunamadım.”
Ahilik kurallarını içeren fütüvvet nağmeleri yiğitlik, cömertlik, eşit fırsat esasına dayanan kurallar üzerine kurulmuş olup, 12. yüzyılda Anadolu’da yaygındır. Antalya, Burdur, Konya, Sinop, Niğde, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kastamonu Ahiliğin en önemli merkezleriydi.
Bayburt’ta kurulduğu yıllar Ahiliğe büyük önem verildiği için ticaret ve sanayide ki gelişmeleri Evliya Çelebi anlata anlata bitirememektedir. Erzurum Salnameleride eğitimde, ticarette esnafın başarısını yayınlarında halka duyurmuştur.
16 zaviye ve tekke, 3 hamam, 1 eczane, 748 dükkan, mağaza, kahve, köylerle beraber 187 değirmen gibi Bayburt ve köylerinde bulunan eğitim, ticari, sanayi tesislerinin varlıklarını salnameler ve Evliye Çelebinin notlarından öğreniyoruz.
O günkü ulaşım zorluklarına rağmen şehir ve köylerdeki tezgahlarda üretilen döşemelik yan ve orta kilim, seccade, üstün kalite çorap, tozluk, nesç, dokunup ihraç edilirdi.
Kervanların taşıdığı ziynetler arasında, özellikle Topkapı Sarayı’nda Bayburt el işlemelerinin ayrı bir yeri vardı. Altın, gümüş simlerden yapılmış kemerler, kadın takıları, savatlı sigara tabakaları, divit kalemler makbul tutuluyordu.
Bayburt markası malın standartını oluşturuyordu. Halen semtlerine isimlerini vermiş hayvan semerleri (Semerciler), dabaklanmış deriler (Dabakhane), bakır ve demirden yapılmış ürünler üzerinde Bayburt damgası malın garantisiydi. Bakırcılar’da semt adı olmuştur.
Asırlar boyu Bayburt ekonomisini ayakta tutan Ahilik, Ahi Ahmet Bayburdi’nin değimine göre; Sosyo-ekonomik bir kuruluş olup, Anadolu Türk toplumuna yüzlerce yıl bozulmayan bir düzen getirmiştir. Cömertlik, doğruluk, hayırseverlik gibi unsurları başta olmak üzere üstün ahlak sisteminin kendisidir. Ticarette bağnazlık yoktur. Siftah etmeyen komşularına kendi müşterilerini göndererek hasedi silip atmıştır.
Son zamanlarda yozlaştırılan Zaviyeler kuruluşunda toplumun büyük bir ihtiyacına cevap verecek şekilde kurulmuştur.
Fütüvvet namelerin içinde yer alan zaviye bakın toplumda hangi ihtiyacı karşılıyormuş. Tarifi şöyle: Zaviyeler gelen geçenlerin, konan göçenlerin bir veya birkaç gece misafir edildiği, ağırlandığı konaklardır.
Henüz şimdiki otelcilik hizmetleri yoktur. Fakat deve, at, katır, eşek gibi hayvanların şehirden şehire, köyden şehire, şehirden köye, başta ticaret olmak üzere çeşitli ihtiyaçları karşılamak üzere ulaşım devam etmektedir. Başka bir deyişle insanlar, toplumlar daha iyi bir yaşantı peşinde oldukları için ulaşımın teşvik edilmesi gerekiyordu. İşte bu ihtiyacı karşılamak üzere zaviyeler kurulmuştu.
Bu zaviyeler şehre yakın ise mahallelerin nüvesini oluşturmuş, uzaksa hanları, köyleri veya başka şehirleri oluşturmuştur. Zaviyelerin seneler boyu işletilmesi ayrı bir güzellikle yapılmıştır. Masraflar konak sahibi varlıklılar tarafından yapılmış, konuklara yük olunmamıştır.
Zaviye’nin ayrı bir görevide eğitimdir. Bu alandada Zaviyeler ayrı bir şöhrete ulaşmıştır.
Yaygın eğitimin yanında 1001 gün süren iş başında yetiştirme eğitimi sağlanmıştır. Zaviyelerde düzenlenen toplantılarda gençlerin kültürel gelişimleri sağlandığı gibi usta-çırak münasebetlerinde en güzel yetiştirme, uygulama yerleri olmuşturlar.
Çıraklıktan ustalığa geçiş diploması burada verilir, başarılı olanların peştemalleri burada bağlanırdı.
Bayburt’ta Ahilik kurallarını uygulayan son kişi Ermeniler tarafından şehit edilen Belediye Başkanı Hafız Süleyman Ağa’dır. Kaleardı mahallesinde bulunan konak odalarını Zaviye olarak kullanmıştır.
Evin maketini Öğretmen Evi’nin eski eserleri barındıran bölümünde sergilemek yeterli olmayıp, yıkılmaya yüz tutan bu Ahi Zaviyesi’nin Kültür Müdürlüğümüzce onarılması lazımdır. Tıpkı Ahiemir Ahmedi Zencani türbesinde olduğu gibi.
Ahmedi Zencani Hazretlerini türbesi 1998 yılında ziyaret etmiş, onarım için Kültür Müdürümüz ve Valimizden ricada bulunmuştum. Türbenin yan duvarları sarı Bayburt taşı ile yeniden yapılmasına karşılık üstü saç ile kapatılmıştı.
Valimiz Kerem Al ve İl Kültür Müdürümüz Hüseyin Günaydın sac örtünün Ahiemir Ahmedi Zencani Hazretlerine yakışmadığını gördüğü için, aynı Bayburt taşından türbenin çatı pramidini tamamlamıştır. Ziyarete gelenlerin, güzel görüntüyü görenlerin takdir ve hayır duasını alacaklardır.
Bayburt Postası Gazeteside Osman Okutmuş zamanında olduğu gibi kültür değerlerimizin peşinde olduğunu baş sayfaya bu güzel eseri koyarak kanıtlamıştır.