Eylem yapmayı sevmeyen şehrimizde vilayet olmak için yapılan faaliyetler, Araklı yolunun açılması ve tünel ilavesi gibi kampanyalar olmadı değil.
“Şehrimi geri istiyorum” kampanyası da bu faaliyetlerden biri...
Kampanyanın ağırlığı üç binanın yıkılması üzerine olduğu için, ister istemez şehrin yakın geçmişindeki yıkımlar akla geliyor:
* Dört dönem önce kaldırımlara, saat kulesinin dibine yapılan; sonradan lüzumsuz olduğu görülüp yıkılan havuzlar,
* Bir dönem önce yapılıp Çoruh'u bataklığa çevirme riski olduğundan yıkılan setler,
* Temelleri çok zor sökülüp yerine daha büyüğü, fakat daha çirkini yapılan Belediye Hizmet Binası,
* 40 yıl öncesine kadar ayakta iken, zamanla kendi kendine ya da yıkım ekipleri tarafından yıkılan taş yapılar,
"Ozulu Ethem Efendi Konağı" gibi konaklar..
Kenan Yavuz aslında olması gerekeni söylüyor, lâkin; şehrin ses etmeyen sakinlerinin de bu tartışmada ilgililere bazı ikaz ve soruları vardır:
* Erzurum'da ve Trabzon'da bin kat pahalı ve daha yeni gerçekleşen örnekleri var iken, şehrimizde Bedesten gibi tek tük ayakta kalabilmiş, ata mirası eserlerin etrafının açılması için neden gayret yok?
* Sayın Yavuz'un
''Bu şehre hizmet etmek zorunda olan insanların şehrin en güzel YEŞİL ALANININ ortasına dünyanın en ucube binasını kondurup" sözünde kastedilen, biçimsiz Belediye Binası; Astsubay Gazinosu'ndan saat kulesine doğru uzanan eski bir yapı adasında değil mi?
* İki dönem önce ortasından yol geçirilen güzelim çay bahçesine kimsenin itiraz etmemesi örneğinde olduğu gibi, şehir halkı olarak imarla ilgili uygulamalarda duyarsız olduğumuz eleştirisi haklı ama; bu bir Türkiye gerçeği değil mi? Türk filmlerindeki İstanbul'u, yeşil Bursa ovasını hiç kimse geri istemiyor mu?
* Yanlışlar neden yıllar sonra dile getiriliyor?
*
"Yağmaya dur demeli" ifadesi güzel de, bu şehrin vakıfları, medreseleri, tarihi yapı olan miri malları yeni mi yağmalandı?
* Seksenli yıllara kadar yakınımızdaki büyük şehirlerden gelerek, gündüz Bayburt'u gezip öğlen yemeğinden sonra dönen turist kafileleri güvenlik ve diğer olumsuzluklardan mı, yoksa bu üç çirkin binanın yapılmasından mı artık gelmiyorlar?