Yaşamak!
Sahi neydi yaşamak?

Yaşamak anlamaktı, anlaşılmayı beklemeden anlama sanatını icra etmek, edebilmek. 
Dünya; İyi ve kötünün mübareze sahası. 
İnsan bedeni; Aklın ve kalbin mübareze sahası.

İnsan hayatı; Hayallerin ve gerçek hayatın biraz daha açarsak Şeytan ve Meleklerin mübareze sahası. Akıl mutlak galip!

Mantık ve hayaller...
Kuşların kanatlarında yitip giden hayaller!
Kalbimize kulak verelim. Kalbimizi tanıyalım...
Kalbimizi tanımıyoruz!

İnsan kendi kalbini, acılarını, neşesini, hüznünü, mutluluğunu tanımalı. Kendimizi tanımadan hayatı tanımaya, anlamaya çalışmak; Emeklemeden yürümeye, yürümeden koşmaya çalışmaya benzer.

Kendimizi tanımak, kalbimizi tanımadan geçer. Önce kalbimize kimsenin ilişmeyeceği bir baraka inşa etmeliyiz. Kimsenin ilişip, döküp dağıtamayacağı bir baraka. Sonra acılarımızın kaynağına inip neşemizi, hüzne saplanıp mutlulukla vuslata ermeyi bilmeliyiz. Sonra anlamaya çalışalım insanları sağlam bir kalbi yaşamla...

Yaşamak anlama sanatını icradır. Kalbine küçük bir baraka inşa eden herkes anlama sanatçısıdır. Edemeyenler sadece anlaşılmayı bekler. İnsanlar hep anlaşılmayı beklemiyor mu?

Beklemek kelimelerin en ucuzu, en adisi, en uğursuzu!

Hüseyin Avni Dede;
"Yaşamak, iyileri ve kötüleri ikiye bölmemektir" der. Devam eder "Ölüme çare buldum, İnsanları sevmek hiç ölmemektir"

İnsanları bölen kim?
İnsanlar...

İnsanlara en büyük kötülüğü yapan insanlığını unutan müsveddeler iken, suçlu kim? Suçlu aramak baktığınız yerle alakalı. Suçlu-suçsuz, diye ayrım yapmadan önce nereden baktığımızı sorgulamamız gerekmez mi? 

Herkes haklı,
Herkes haksız...

Bakanlar ve görenler. Baktığımız yerde gördüğümüz önemli, insan kendini görür baktığı yerde... Haklı-haksız, iyi-kötü ayrımı o zaman kalkacaktır. Sadece anlamayı denediğimiz gün bu ayrım yok olacaktır!

İyi-kötü savaşı yaradılıştan günümüze, günümüzden kıyamete kadar devam edecek bir savaş. Adem balçık, Adem insan, Adem karanlık... Ölümü unutuyoruz, dünyanın ölümlü olduğunu, ölmeyecek gibi yaşıyor, ölmeyecek gibi kırıyoruz.

Yaşamak; bir rüyadır.
Yaşamak; kalbimizi tanımadır. 
Hakikatse; rüyadan uyanmaktır!