Yergi ve taşlama tarihimizin iki zirve isminden nükteler, taşlamalar aktaralım bugün.
Buyurunuz:
MALİYE 'VEKİLİ DEĞİLİM Kİ ÇALMAKTAN ZEVK DUYAYIM'
MALİYE 'VEKİLİ DEĞİLİM Kİ ÇALMAKTAN ZEVK DUYAYIM'
Neyzen Tevfik’e sordular:
-Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?
Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir.
'Maliye vekili değilim ki, çalarken zevk alayım.'
AZRAİL'E BİLE MAKBUZSUZ CAN TESLİM ETMEZMİŞ
İstanbul valisi Muhittin Üstündağ, belediye bütçesinden yoksullara maaş bağlar. Bağlar ya, bu aylığı alabilmek öyle kolay değildir, belediyenin formalite düşkünü muhasebe müdürü, işleri yokuşa sürmekte, durmadan belge istemektedir aylıkçılardan. Ya da eksik bulmaktadır belgelerini.
Neyzen Tevfik de şikâyetçiymiş bu adamdan, dermiş ki:
-Bu adam öyle düşkündür ki kırtasiyeye, Azrail'e bile makbuzsuz can teslim etmez. Azrail okuma yazma bilmediği için alamıyor bunun canını.
NEYZEN’İN VERGİ TAŞLAMALARI
İt yese kudurur, derler ya, aynen öyle Neyzen Tevfik’in dizeleri:
"Eskazâ bir lokma et yersem, hâyâlen, vergici,
Rüzgâr altından geçerken zartımı koklar benim."
“Ağralı, verginin tezyidine kalkmış yeniden
“Ağralı, verginin tezyidine kalkmış yeniden
Doğrusu vergi tahsili yolu eksik gibidir.
Karıştırmışsın Allah için şu işleri
Ele aldıkça büyür vergi s.. gibidir."
ŞAİR EŞREF'İN VERGİ TAŞLAMALARI DA ÖYLE…
ŞAİR EŞREF'İN VERGİ TAŞLAMALARI DA ÖYLE…
Şair Eşref'in "fahişelik vergisi" koymak isteyen dönemin hükümetine yolladığı taşlama da Neyzen’inkileri aratmaz:
"Vergi miktarını ol mertebe artırmalı ki
Sahibi servet olanlar da züğürt kalmalıdır.
Yalnız fâhişeler vergisi haksızlık olur,
Evlilerden de yattıkça rüsûm almalıdır."
Memurlara maaş ödeyemeyen hükümetin, köprüden geçenlerden para almasına ilk tepki de Şair Eşref'ten gelmiştir. 'Hasbihal' adlı kitabında köprü vergisinden şöyle şikâyet ediyor:
“Ahali köprüden on para vermezse geçirmezler,
Ne feyz ummaktayız böyle dilenci hükûmetten?”
VE YİNE ŞAİR EŞREF’TEN…
VE YİNE ŞAİR EŞREF’TEN…
Osmanlı’nın son döneminde şimdiki gibi bütçe devamlı açık verdiğinden, sarayda bir bütçe komisyonu kurulur.
Vilayetler sınıflara ayrılır, buna göre her sınıf vilayetten sınıfına uygun vergi istenir. İstenilen vergiyi göndermeyen il yöneticilerine, tehditkâr uyarı yazıları yazılırmış. İller de birer komisyon kurarak ilçelere vergi salar, onlar da gerekli vergiyi göndermeyen ilçelere sert yazılar yazarmış. O tarihlerde Kırkağaç'ta görevli olan şair Eşref, hem bu yazılar ciddiye alıp vergi toplamaz, hemde tehditkâr yazılara cevap vermezmiş. İzmir Valisi Kamil Paşa kalkmış, Kırkağaç’a gitmiş, kendisini karşılayan Kaymakam Eşref’e çıkışır:
-Ne para yolladın, ne de yazılarımıza cevap verdin!
-Ne yapayım paşa hazretleri kasaba halkı çok yoksul, işsizlik almış başını gidiyor. Kimden nasıl para isteyeyim, der.
O sırada önünden geçtikleri bir evin önünden çalgı sesleri gelir. Kamil Paşa.
-Kasaba halkının vergi verecek hali yok diyorsun, ama bak şu evdekilerin haline, zevklerinden eğlenip duruyorlar. Yoksul olsalar böyle eğlenirler mi?
Okkalı bir cevap yapıştırır Eşref:
-Keyiften değil Paşam, onlar s...me havası çalıyorlar.
ÖP ÜSTADININ ELİNİ BAKALIM
İzmir’e bağlı ilçelerden birinin Mal Müdürü görevden alınır. Defterdar nezdinde ricacı olması için Eşref’e ricacı olurlar. Görevden alınan genç müdürü de alıp Defterdar’a çıkar Şair Eşref.
ÖP ÜSTADININ ELİNİ BAKALIM
İzmir’e bağlı ilçelerden birinin Mal Müdürü görevden alınır. Defterdar nezdinde ricacı olması için Eşref’e ricacı olurlar. Görevden alınan genç müdürü de alıp Defterdar’a çıkar Şair Eşref.
Hatır-gönül dinlemez defterdar, verip veriştirir; ne rüşvetçiliği kalır mal müdürünün, ne ahlaksızlığı.
Eşref, susmasını bekler Defterdar’ın. Susunca da gediğine koyar taşı. Dönüp mal müdürüne:
-Hadi öp bakalım üstadının elini! der.