1800’lü yılların ortalarında yazıyordu bu dizeleri Victor Hugo. Okuyunca, değişen dünyada hiç değişmeyenlerin, hatta geriye ve kötüye gidenlerin olduğunu görmekteyiz. Okuyalım hele:
“Ocak kirlidir, memleket nankör, her şey yalan!
Rahip, İsa’yı düşün, yargıç Sokrat’ı düşün!
Adalet çarkı zar atarak dönüyor ancak.
Sırayla hepimizin elinde aynı kitap
Durmadan aynı sayfaları çeviriyoruz.
Ve ölüyoruz. Ne işe yarar hukukunuz,
Konseyiniz, meclisiniz, senato ve divan?”
Bu dizeler o günün Fransa’sı mı, bugünün bu ülkesi midir acaba? Karar sizin.
Doğurgan bir şairdir Victor Hugo. Duyargaları açık, çağını iyi okumuş, etkilenmiş ve yazdıklarıyla geniş bir kesimi etkilemiş bir şairdir.
İşte şu dizeler… Şimdi okuyunca sizler bile çağrışımlar, benzerlikler bulacaksınız, çok etkileneceksiniz, ülkeniz adına kaygılara kapılacaksınız:
“Değil mi ki uçurumun dibinde doğrular
Değil mi ki baş tacı edilmiş tüm suçlular
Değil mi ki gerçekler ihanetin içinde
Değil mi ki sınır taşına memleketimin
Adı yazılmış utancın ve şerefsizliğin
Değil mi ki onurlu insan keder içinde.”
Ama yetmez bu büyük şairden bu bağlamda başka dizeler de aktarmak gerek. “Halkın Kurtuluşu” adlı şiirinden olsun bu dizeler de:
“Bir zorbanın ayakları altında
Ey Fransa’m sen diz çöktüğün zaman
Ürperecek zincire vurulanlar
Sesim yükselecek mağaralardan.
Bakıp yıldızlara, sulara bakıp
Sürgün kumların üstünde ayakta
Rüyalarla duyulana benzeyen
Sözler söyleyecek karanlıkta.
Yıldırımdan ışık alan sözleri
Alev alev tehditler yağdıracak
O sözler gecenin karanlığında
Kılıç tutan güçlü eller olacak.
Şekil değiştirmiş soylar üstünden
Bir kasırga gibi süzülecekler
Yaşayanlar uyanmazlarsa eğer
Uyanacak mezarında ölüler.”
Duyguları, coşkuları gerçeklerle yoğrulur Hugo’nun, romantik şair olarak tüm dünyada ünlenmesine karşın, aşkta abartısızdır, yalın bir dil kullanır, sözünü dümdüz der. Coşkuyu ve duyguyu kolayca aktarmak ve bölüşmek amacı güdülür. Hugo’dan bu bağlamda iki şiir sunalım, ilki “Kadına” adlı:
“Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı
Memleketin halkını dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı
Bir tek bakışın için sana feda ederdim.
Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
Kâinatın, semanın, denizlerin, her yerin
İrademin önünde eğilen meleklerin
Sevgilim bir busene hepsi senindir derdim”
Ve bu da “Bakışların Şiiri”:
“Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur…
Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
Sevişenler daima gözlerle yemin eder…”
Victor Hugo şiirleriyle de derin iz bırakan edebiyatçıdır. Onun “Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı” şiiri tüm dönemlerde sevilip ilgi görmüştür. Hugo bu şiirinde insanın göz yaşı dökmeden de için için ağlayabileceğini belirtmek yanında, yaşamın ve insanın çelişkilerine de dikkati çeker:
“Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?”(1)
Victor Hugo gibi bir şair ölüm olgusunu işlemez mi? İşler. İşler ama farklı işler. Bu farklılık çarpıcıdır, umut vericidir, “Mezar ve Gül” şiiri ölümü umut haline getirir gül’le mezarı tartıştırırken:
“’Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar
Seher vakti yağdığında yağmurlar?’
Diye mezar sordu güle.
‘Ya senin o kuyu gibi ağzına
Düşen insan ne yapar daha sonra?’
Diye sordu ona gül de.
‘Ey karanlık mezar, amber ve bal
Kokusuna döner o damlacıklar
Anladın mı beni şimdi?’
Mezar da dedi ki ‘Ey dertli çiçek,
Melek olup göklerde süzülecek
İçime düşen her kişi.’”
Doğanın döngüsü, diyalektiği, mevsim geçişlerinin hüznü Hugo şiirine de girmiştir, böylesi iki dörtlükle bitirelim:
“Bak işte artık mevsim dönüyor
Mavi azaldıkça artıyor karanlıklar
Tepeden bir serin rüzgâr esiyor
Kuşlar titriyor, üşüyor otlar.
Ağustos Eylül’e karşı savaşıyor
Su kuşlarından eser yok deryada.
Her geçen gün biraz daha kısalıyor
Ağlıyor her tan bir gün ışığıyla.”
1) https://www.milliyet.com.tr/siirler/aglamak-icin-gozden-yas-mi-akmali-siiri-victor-hugo-6474865