Dört bisiklet tekerleği ve üzerine tahtadan bir kasa, biraz süs... 
Oldu bize "münübüs". 

***

Bayburt'un evveliyatında
Tahsildar Niyazi Emi'nin kızları  
basmalığa "tek" taşırlardı el arabasıyla.
Ve mesela Darahcıların Apduraman inşaata kum, harç çekerdi. 
Ya da Çaruhcuların delikanlıları "Dabakhane"ye gön taşırdı...

El arabaları o zamanlarda marangoz yapımıydı.
Ya da mesela 
Yobaz Tacettin veya Bağcı Ayvaz 
Söktükleri kelemi ve pürçükliyi
Topladıkları yerli tombul hıyarı 
Kimi zaman at arabalarıyla
Kimi zaman
Çuvallayıp sırtta taşırlardı 
Pazar yerine, hal evine... 
Kabzımal esnafa inat.

Üç tekerlekli, 
camekanlı arabalarda, 
nar gibi kızarmış kuzu eti satardı
Ve kelle satardı ve ciğer
saathananın oralarda, 
Gasap Necat
Ve şarbondan mütezarrır Behçet Emi'nin diğer uşahları
Beçiko Naci ve Neşat.

Hamal Nuri dev cüssesiyle,
ve de
Tanko Arife ile İsmail Eminin oğli 
Hamal Ramiz, 
sırtındaki ağırlığın hapsettiği sesiyle
günde üç kamyon boşaltırdı
esnafa, tüccara, adrese teslim
gerisi teferruat, gerisi falan filan.

Aşurların Korkmaz, 
rahmetli,
üç tekerlekli motorlu aracı
"motoguzzi" ile 
rençberliğe teknoloji eklerken... 
Gümüşhane'ye, 
Konursu'ya, Kısanta'ya, Hart'a
Züccaciye yüklerken... 
Münübüs dediğimiz muhteşem sistemden habersizdi.

Sonradan çıktı bu meret, 
bu dört teker ve bir tabladan ibaret, 
her derde deva hacet.

"Rehmetli Fehim Emi" mesela...
Uşahlarını evden işe, işten eve münübüs ile taşırdı.
Bazen de onları gezdirip, eğlendirmekle uğraşırdı.

İnhisarcı Seyfettin ağabeyimin ikinci oğlu "Oloş" mesela... 
Neyetti etti bir münübüs edindi ,
adını da Mersedes koyup üstünde yolcu taşıdı;
Hamama, çarşıya, Galardı'ya...