Nasıl bir sancı karnımdaki bilemezsiniz. Kıvranıyorum diyeceğim de yer uygun değil, karşımda koskoca (resmen 150 kg.) bir Nevvare abla oturuyor.
Hakim Naci Bey'in eşi oluyor kendisi. Mahallemizde oturuyorlar, rahmetli Hasan Türkoğlu'nun evinde kiracılar, Bent Mehlesi'nde. İki de kızı var Füsun ve Tiraje diye, arkadaşlarım. Onlar da odadalar. Küfrediyorum karnıma "sırası mı ulan şimdi?" diye.
...
Sabahın köründe uyanmıştım o gün. Ramazan bayramıydı. Yeni "popollarımı" heyecanla giydim. Bir an önce sokağa kapağı atmak için deli gibi mutfağa girdim. Anamın elini öptüm, bir iki lokma atıştırıp uzayacağım güya ama kaşlar fena çatıldı. "Baban namazdan gelsin, otur şuraya, bekle" dedi.
Geldi sonunda. Biraz sonra bayramlık toplamak üzere oraları terkedip, yollara fırlayacağımı hayal ederken, anamın fena kaşlarıyla bi daha karşılaştım. "Öp babanın elini" sinyaliydi bu. Öptüm, sininin başına oturdum, yalandan yedim, bir yolunu buldum, kaçtım.
Sırasıyla; Seher Abla'ya (Selim Yılmaz'in nenesi), Müşide Abla'ya (Emetullah Zeki Beyin bacısı), Refıge Abla'ya (Basri ve Osman Mutlu'nun anası), Helime Abla'ya (Nuran Güler'in anası), Nezük Abla'ya (tanımazsınız), Fadime Abla'ya (Tıs Erden'in anası), Tülin Abla'ya (Nilgün ve Nilüfer Bayramoğlu'nun annesi), Gülhanım Teyze'ye (Eczacı Erdal Kadıoğlu'nun anası) ve Emine Abla'ya (İrfan Türkoğlu 'nun nenesi) uğradım.
Ceplerim "gaga" doldu.
Bir yandan yiyorum, fena yiyorum.
Derken kendi ablamın (Kenan'ın Solmaz Abla'sı) evine geldim. Hane halkıyla bayramlaşıp külliyetli miktarda çikolata hazmettim. Hafiften karnımda hareket hissetmekteyim. "Oturmaktandır" deyip sokağa çıktım.
Solmaz Abla'ya (Suzin ve Sibel Kocaman'ın anası) ve Fatma Abla'ya (Ahmet Türkoğlu'nun anası) uğrayıp ellerini öpüp bayramlıkları cukkaladım ve işte o evin bitişiğindeki Nevvare Abla'ya sıra geldi. İçeri aldılar beni, çikolata ve limonata ikram ettiler. Sonra olan oldu.
Sancıların arasına "ben gidirem"i sıkıştırıp, fırladım ama dış kapıya varamadan, koridorun sonuna doğru, askılı kısa pantolonumun arasından bacaklarıma doğru sıvılaştırılmış nonan gazının akmakta olduğunu hissettim. O arada herhalde binlerce şey daha hissetmiş ve hala hissediyor olacağım ki şu anda bile aynaya bakmaktan utanıyorum. Ateş bastı.
Ev 15 metre ötede.
Anam kapıyı açtı, halimi gördü, kokuyu aldı.
Kapının önünde soyundurdu beni.
Güldü, güldü, güldü.
Sonra dooooğru çimmeye...
Çocuklara öğüdüm olsun.
Nevvare Abla'ya uğramayın.
Hakim Naci Bey'in eşi oluyor kendisi. Mahallemizde oturuyorlar, rahmetli Hasan Türkoğlu'nun evinde kiracılar, Bent Mehlesi'nde. İki de kızı var Füsun ve Tiraje diye, arkadaşlarım. Onlar da odadalar. Küfrediyorum karnıma "sırası mı ulan şimdi?" diye.
...
Sabahın köründe uyanmıştım o gün. Ramazan bayramıydı. Yeni "popollarımı" heyecanla giydim. Bir an önce sokağa kapağı atmak için deli gibi mutfağa girdim. Anamın elini öptüm, bir iki lokma atıştırıp uzayacağım güya ama kaşlar fena çatıldı. "Baban namazdan gelsin, otur şuraya, bekle" dedi.
Geldi sonunda. Biraz sonra bayramlık toplamak üzere oraları terkedip, yollara fırlayacağımı hayal ederken, anamın fena kaşlarıyla bi daha karşılaştım. "Öp babanın elini" sinyaliydi bu. Öptüm, sininin başına oturdum, yalandan yedim, bir yolunu buldum, kaçtım.
Sırasıyla; Seher Abla'ya (Selim Yılmaz'in nenesi), Müşide Abla'ya (Emetullah Zeki Beyin bacısı), Refıge Abla'ya (Basri ve Osman Mutlu'nun anası), Helime Abla'ya (Nuran Güler'in anası), Nezük Abla'ya (tanımazsınız), Fadime Abla'ya (Tıs Erden'in anası), Tülin Abla'ya (Nilgün ve Nilüfer Bayramoğlu'nun annesi), Gülhanım Teyze'ye (Eczacı Erdal Kadıoğlu'nun anası) ve Emine Abla'ya (İrfan Türkoğlu 'nun nenesi) uğradım.
Ceplerim "gaga" doldu.
Bir yandan yiyorum, fena yiyorum.
Derken kendi ablamın (Kenan'ın Solmaz Abla'sı) evine geldim. Hane halkıyla bayramlaşıp külliyetli miktarda çikolata hazmettim. Hafiften karnımda hareket hissetmekteyim. "Oturmaktandır" deyip sokağa çıktım.
Solmaz Abla'ya (Suzin ve Sibel Kocaman'ın anası) ve Fatma Abla'ya (Ahmet Türkoğlu'nun anası) uğrayıp ellerini öpüp bayramlıkları cukkaladım ve işte o evin bitişiğindeki Nevvare Abla'ya sıra geldi. İçeri aldılar beni, çikolata ve limonata ikram ettiler. Sonra olan oldu.
Sancıların arasına "ben gidirem"i sıkıştırıp, fırladım ama dış kapıya varamadan, koridorun sonuna doğru, askılı kısa pantolonumun arasından bacaklarıma doğru sıvılaştırılmış nonan gazının akmakta olduğunu hissettim. O arada herhalde binlerce şey daha hissetmiş ve hala hissediyor olacağım ki şu anda bile aynaya bakmaktan utanıyorum. Ateş bastı.
Ev 15 metre ötede.
Anam kapıyı açtı, halimi gördü, kokuyu aldı.
Kapının önünde soyundurdu beni.
Güldü, güldü, güldü.
Sonra dooooğru çimmeye...
Çocuklara öğüdüm olsun.
Nevvare Abla'ya uğramayın.