Geçen yıl bu günlerde gezdiğimiz Kop Dağları’ndaki mevzi yerlerinin çokluğu, doksan küsur yıl geçmesine rağmen harbin şahitleri olan boş kovanların hâlâ toplanabilir olması ve siper yerlerinde defnedilmeden öylece kalan şehitlerin olmasına hayret etmiştik. Bu mevzilerde anlı şanlı Rus ordusu beş buçuk ay durdurulmuş, milli mücadeleye çok büyük destek sağlanmıştı. Dağdaki mermiler, top yolları ve siperlerden etkilendiğimiz kadar, dönüş yolunda yeni yeni yeşermeye başlayan dağların; otuz metre eninde yirmibeş kilometre boyunca kanallarla yarılmasından da etkilenmiştik.

Geçen yıl bu günlerde gezdiğimiz Kop Dağları’ndaki mevzi yerlerinin çokluğu, doksan küsur yıl geçmesine rağmen harbin şahitleri olan boş kovanların hâlâ toplanabilir olması ve siper yerlerinde defnedilmeden öylece kalan şehitlerin olmasına hayret etmiştik. Bu mevzilerde anlı şanlı Rus ordusu beş buçuk ay durdurulmuş, milli mücadeleye çok büyük destek sağlanmıştı. Dağdaki mermiler, top yolları ve siperlerden etkilendiğimiz kadar, dönüş yolunda yeni yeni yeşermeye başlayan dağların; otuz metre eninde yirmibeş kilometre boyunca kanallarla yarılmasından da etkilenmiştik.

Kop Köyü’nden olan arkadaşım Halil’in anlattıkları ile 1916 Bayburt Savunmasını tekrar hatırlarken, böyle bir savunma ile bilimsel olarak ilgilenmeyen yakınımızdaki üniversitelere de sitemlerimizi göndermiş olalım.

“-Yıllar önce köyün odun, geven satışı dışındaki bir geliri de Kop dağı savunma hatlarında toplanan boş kovanların satışı imiş. Babam, 8-10 yaşlarında köycek kovan toplamaya gidildiği bir gün Kurugöl’de tek bir mevzide 5-6 çuvalı dolduracak boş kovan bulmuş. Kurugöl düzlük bir yer, burada pek ot bitmez. Kop savunmasının en şiddetli çarpışmalarının geçtiği yerdir. Bu çarpışmalarda kandan göl olurmuş. En çok kovan toplanan yer burasıdır. Abidenin ilerisinde, radarın sağında ve Ağdaş’ın arkasında uzanan Kurugöl’de yağmur yağınca kırmızı bir su toplanır.”

Köylü yağmur yağınca toplanan bu kırmızı suyun şehit kanlarından oluştuğuna inanıyor. Sebep topraktaki madenler olsa dahi benzetme ve efsaneleştirme mükemmel…

Bugüne kadar işittiklerim, şairin; ‘Binlerce kefensiz yatan’ benzetmesini sanki bu topraklar için yaptığı düşüncesini uyandırıyor bende.

Yine Halil’in anlattığı şu olayın benzerleri menkıbe gibi yıllardır dilden dile anlatılır:

“Yakın akrabamızdan bir kadın, siperde defnedilmeden kalmış. Şehitlerden birinin ayağından botunu çıkarmaya uğraşırken, şehit kadının yüzüne üflemiş. Kadının yüzü ölünceye kadar çillerle kaplı idi.”

Binlerce siperin her birinde çuvallarla boş kovan toplanan, yıllarca bir büyük köyün geliri olacak kadar çok merminin atıldığı savunma büyük bir savunmadır. Yazılı belge olarak yalnız Genelkurmay kayıtları Kop ve Bayburt savunmasından bahseder, bu kaynaklarda binlerce sivil şehitin ismi ise maalesef geçmez. 

Mayıs / 2009