Yeni yayımlanmış iki romandan söz edeceğim bugün. İlki yazar dostum Halit Payza’nın “Hrişoma’daki Küçük Çocuk, Nagasaki’deki Şişman Adam” adlı romanı. Japon Yayınları tarafından yayımlanmış bu roman. Halit Payza’nın kaçıncı romanıdır bilmiyorum ama roman konusunda bir hayli deneyimli ve usta olduğunu söyleyebilirim. Genellikle yakın tarihe dair olayları araştırır ve roman eyler. Ve derinliğine, dikkatle araştırır. Bu romanda bu araştırma işi “doruk” yapmış. Bilgi seline kapıldım desem asla abartmış olmam. Hrişoma ve Nagasaki kentlerine atılan ve İkinci Dünya Savaşını bitiren “Küçük Çocuk” ve “Şişman Adam” adlı o iki bombanın sayısal özellik ve bilgilerinden tutunuz da, atılış sırasında ve sonrasında ortaya çıkan kimyasal ve nükleer olguların bilgileri veriliyor ve bu da romanı yararlı kılıyor, belki bazı sayfalarda okuru sıkıp okunaklı kılmasa da… Bu bombaların atılış öncesi ve sonrasına uygun yer, kişi ve olayları, hem Amerikan, hem de Japon tarafıyla bulmuş ve romanını buna göre kurgulamış Payza. Dahası, Big-bang, Darwin, Homo Sapiens, Maymun, Evren’in yaratılışı, Adem’in kaburga kemiği ve Havva, Lut, Sodom ve Gomore gibi dinsel ve bilimsel konular da roman örgüsü içinde anlatılıp tartışılmakta. Roman’ın sonunda bir de kaynakça var işte bunlardan dolayı.

Bu roman okunduğunda bir tarih ve ibret dersi alınacaktır, bu da büyük bir kazanımdır.

Romanın “Patates tarlasında kadınlar” bölümündeki anlatım ve betimlemelere bayıldım.

Okumanızı salık veririm.

İkinci romanımızın adı “Araf”, yazarı Canan Al, yayınevi: Kora. Bir polisiye roman. Okunaklı, sürükleyici bir roman, 208 sayfayı çarçabuk bitireceğinize inanıyorum.

Polisiye romanın özelliği; okuru ize düşürmesi, meraklandırması ve sonra şaşırtmasıdır. Bu romanda bunlar var mı? Var büyük ölçüde… Bu bakımdan kutlamak gerek yazarı. Ancak bir konuda olumsuz eleştirim olacak. Canan Hanım, romanında “Mankurt” imge ya da simgesini de sokmuş. Sokabilir, ancak bu imge ya da simgeyi Çin ve Rus kaynaklarına bağlıyor. Oysa Mankurt imgesini dünyaya tanıtan Cengiz Aytmatov’dur. Dünya ve bizler bu imgeyi “Gün Uzar Yüzyıl Olur” adlı romanla ve bu romandaki “Nayman Ana” söylencesiyle öğrendik. Canan Hanım bunu ya bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor, bu “ya”ların ikisi de kötü.

Evet o ki edebiyattan dem vurduk, şiirle bitirelim, 35 yıl önce yazıp ilk şiir kitabım Ateşkes Çağrısı’na da aldığım bir şiirle bitirelim. İçimden öyle geldi:

İÇİM 

İçtenlik içimin arada biri 
İçten pazarlığın iç güveysiyim. 
Çıfıtın içimde bin güvesi var 
Görkemli ağacın kof gövdesiyim. 
Sığmaz içim içime 
Gönül diye umman var. 
İçime balyoz gibi 
Vicdanın sesi çarpar. 
İçimden okudum volkana eş sırları 
İçime attım güçsüzlüğümü 
İçimden geçirdim kaçan yılları. 
İçim var ya...Bu içim... 
Anlamadım ne biçim? 
Hem kavgalısı, hem gövdesi, hem çatısı 
Duvarlarında kerpicim...