Şiiliği, Sünniliği tartışılır da, imanı asla tartışılmaz, Kerbela'yı en güzel o anlattı. Su Kasidesi bir tasavvuf anıtıdır, çoğu din uluları "Hazreti Fuzûli" derler ona.
İşte bu Fuzûlî, "Selam verdim rüşvet değildir deyü almadılar" diyerek yönetimdeki çürümeyi ortaya dökerken, aşağıya alacağım, çok az bilinen, hatta hiç dillendirilmeyen şiirinde; müftüleri, vaizleri, imamları, müezzinleri topa tutmaktadır. Dört yüz küsur yıl önce yazılan bu şiir sanki bugünü anlatıyor, değişen hiçbir şey yok.
"Gönül tâ var elünde câm-i mey tesbihe el urma/namaz ehline uyma anlar ile durma oturma/eğilüb secdeye salma feragat tacını başdan/vuzû suyu bile rahat yuhusu gözden uçurma/sakın pâmâl olursun bûriyâ tek mescide varma/eğer nâçar girsen anda minber gibi çok durma/müezzin nâlesin alma kulağa düşme teşvişe/cehennem kapusun açdırma vaizden haber sorma/cemâat izdiihâmı mescide saldı kudûretler/kudûret üzre lütf it bir kudûret hem sen arturma/hatibin sanma sâdık müftinin kavline fi'l itme/imamın sanma âkil ihtiyarun ona dabşurma/fuzûlî behre vermez taat-ı nakıs nedir cehdin/kerem kıl zerki taat suretinde hadden aşurma”
Bugünkü Türkçesi:
"Ey gönül elinde şarap kadehi var, bırak, tesbihe el sürme/namaz kılanlara uyma, onlarla durma, oturma/secdeye eğilerek özveri tacını başından düşürme/abdest suyuyla esenlik uykusunu gözünden kaçırma/ayak altında kalırsın, sakın, hasır gibi camiye varma/elinde olmadan gidersen de orada minber gibi çok durma/müezzini dinleme, içine bulanıklık-karışıklık düşürme/vaizden bilgi isteyerek cehennem kapısını açtırma/kalabalık yığıldı, camiye bir soğukluk-katılık doldu/kendine gel, sen de camiye gidip soğukluğu çoğaltma/hatibin söylediğine, bakma, müftünün sözüne inanma/imamı akıllı sanma, kendini ona verme, güvenme/ey fuzûlî. ne uğraşırsın, eksik tapınmada yarar yok/kendine gel, ikiyüzlülüğü tapınma sayıp aşırılığa vardırma..."
İslamî aşk sözleriymiş bunlar
Erişim adresi işte burası: http://www.sohbetgor.net/guzel-sozler/islami-sevgi-ask-sozleri.html
Ve işte o sözler:
Mükemmel erkeği dışarda aramayın o şimdi camide
İşte bu Fuzûlî, "Selam verdim rüşvet değildir deyü almadılar" diyerek yönetimdeki çürümeyi ortaya dökerken, aşağıya alacağım, çok az bilinen, hatta hiç dillendirilmeyen şiirinde; müftüleri, vaizleri, imamları, müezzinleri topa tutmaktadır. Dört yüz küsur yıl önce yazılan bu şiir sanki bugünü anlatıyor, değişen hiçbir şey yok.
"Gönül tâ var elünde câm-i mey tesbihe el urma/namaz ehline uyma anlar ile durma oturma/eğilüb secdeye salma feragat tacını başdan/vuzû suyu bile rahat yuhusu gözden uçurma/sakın pâmâl olursun bûriyâ tek mescide varma/eğer nâçar girsen anda minber gibi çok durma/müezzin nâlesin alma kulağa düşme teşvişe/cehennem kapusun açdırma vaizden haber sorma/cemâat izdiihâmı mescide saldı kudûretler/kudûret üzre lütf it bir kudûret hem sen arturma/hatibin sanma sâdık müftinin kavline fi'l itme/imamın sanma âkil ihtiyarun ona dabşurma/fuzûlî behre vermez taat-ı nakıs nedir cehdin/kerem kıl zerki taat suretinde hadden aşurma”
Bugünkü Türkçesi:
"Ey gönül elinde şarap kadehi var, bırak, tesbihe el sürme/namaz kılanlara uyma, onlarla durma, oturma/secdeye eğilerek özveri tacını başından düşürme/abdest suyuyla esenlik uykusunu gözünden kaçırma/ayak altında kalırsın, sakın, hasır gibi camiye varma/elinde olmadan gidersen de orada minber gibi çok durma/müezzini dinleme, içine bulanıklık-karışıklık düşürme/vaizden bilgi isteyerek cehennem kapısını açtırma/kalabalık yığıldı, camiye bir soğukluk-katılık doldu/kendine gel, sen de camiye gidip soğukluğu çoğaltma/hatibin söylediğine, bakma, müftünün sözüne inanma/imamı akıllı sanma, kendini ona verme, güvenme/ey fuzûlî. ne uğraşırsın, eksik tapınmada yarar yok/kendine gel, ikiyüzlülüğü tapınma sayıp aşırılığa vardırma..."
İslamî aşk sözleriymiş bunlar
Erişim adresi işte burası: http://www.sohbetgor.net/guzel-sozler/islami-sevgi-ask-sozleri.html
Ve işte o sözler:
Mükemmel erkeği dışarda aramayın o şimdi camide
Duyuyor musun beni yâr? Çayı açık, seni kapalı severim!
O ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!
Ey Yar, ben senin kömür karası gözlerine değil, Allah diyen yüreğine vuruldum.
İlle de romantik mi olayım, o zaman gel mum ışığında Kur'an okuyalım sevdiğim.
Sevgiden anlamayanlar sevdiklerini hep yarı yolda bıraktı, oysa sevgi Cennet yolunda sadece bir duraktı.
Kur'an-ı Kerim oku bana sevdiğim, dünyanın en güzel sesinden dünyanın en güzel cümlelerini duyayım.
Öyle kahvaltıları yatağa istemem, sabah namazına kaldır yeter.
Ben seni severek "ayvayı" yedim diyorsun. Benden başkasını seversen "helvanı" yerim biliyorsun.
Bu içtenliksiz, insan doğasına karşıt, aşk gibi aşkın bir duyguyu din'le sınırlayan sözleri duyunca aklıma önce Mevlana'nın o dizesi geldi: "Aşk kâfiriyiz biz, Müslüman başka", sonra da şu fıkra: Erzurum Hasankale'de iriyarı bir adam kaplıcada yüzüyormuş, yüzerken de zikrediyormuş güya. Birisi sormuş ne yapıyorsun diye, "Ben Hak âşığıyım" demiş. Adam şöyle bir bakmış, "Ulan ben gençliğimde bir kıza âşık oldum, çöpe döndüm, kurudum kaldım. Sen nasıl Hak âşığısın ki boynun kilise direğine benziyor" diye yanıt vermiş ona.
Bu içtenliksiz, insan doğasına karşıt, aşk gibi aşkın bir duyguyu din'le sınırlayan sözleri duyunca aklıma önce Mevlana'nın o dizesi geldi: "Aşk kâfiriyiz biz, Müslüman başka", sonra da şu fıkra: Erzurum Hasankale'de iriyarı bir adam kaplıcada yüzüyormuş, yüzerken de zikrediyormuş güya. Birisi sormuş ne yapıyorsun diye, "Ben Hak âşığıyım" demiş. Adam şöyle bir bakmış, "Ulan ben gençliğimde bir kıza âşık oldum, çöpe döndüm, kurudum kaldım. Sen nasıl Hak âşığısın ki boynun kilise direğine benziyor" diye yanıt vermiş ona.