“Giderem giderem bende giderem, / Künde bir gam ile akşam ederem.” Yıllar önce nüfusu yüzbinin altına düşmeyen, sakinlerinin “tam yüzbin nüfusa sahiptir Bayburt” diye türkü söylediği şehir, vilâyet olup kamu yatırımlarından azamî istifade etmeye başlamasına ve Türkiye’nin en huzurlu ünvanına sahip olmasına rağmen, nasıl olur da nüfusu 76 bine düşer?

“Giderem giderem bende giderem, / Künde bir gam ile akşam ederem.” Yıllar önce nüfusu yüzbinin altına düşmeyen, sakinlerinin “tam yüzbin nüfusa sahiptir Bayburt” diye türkü söylediği şehir, vilâyet olup kamu yatırımlarından azamî istifade etmeye başlamasına ve Türkiye’nin en huzurlu ünvanına sahip olmasına rağmen, nasıl olur da nüfusu 76 bine düşer?



Bu soruya başta idarecilerimiz ve seçilmişlerimiz olmak üzere bu şehri, yaşayacakları şehir olarak seçen bizlerin düşünüp cevap bulması elzemdir.



Metropol şehirlerde ve yurtdışında yetişmiş insan gücü çoğu şehirleri kıskandıracak düzeyde olmasına rağmen Bayburt’un gelişememesi çok yönlü ve bilimsel olarak düşünülmelidir. Bu birikimlerle binlerce kişinin çalışacağı sanayi tesisleri kurulamamış, (Bayburt’un soğuğunda sanayi olmaz diyenlere Aşkale’yi hatırlatırım) kış ve yayla turizminde dişe dokunur bir gelişme olmamıştır.



Şehirde yıllarca çalışıp başarılı olan insanlar daha ileri gidememiş ya işlerini kaybetmiş, ya da şehri terk etmiştir.



Şehir merkezinin, sağlık ve iş olarak düşük kapasiteli olması köy nüfusunun büyük şehirlere kaymasına yol açmıştır. Eğitimde son yıllarda sağlanan gelişme sağlıkta ters yönde olmuştur.



Bayburt yaşadığı nüfus kaybına paralel, ekonomik, kültürel kayıp ve kaygılar yaşamakta, gidenler ve kalanlar buruk bir hicran duygusu ile baş başa kalmakta, adet ve gelenekler değişime uğramaktadır.



Bayburt Üniversitesi bu makûs talihi düzeltir mi dersiniz?



Ağustos 2009

-