Türkiye kamuoyu, ülkeye karşı yapılan operasyonel olayları tartışmaktan çoğu zaman kendi gerçeğini, sorunlarını konuşmaya vakit bulamıyor. Bilhassa Gezi Parkı olayıyla başlayan bir dizi eylemden sonra, "gençliğin nasıl bir eğilim içinde olduğu"na dair tartışmaların yaşandığı bir dönem yaşandı. Gençlik sorunları mutlaka daha geniş bir çerçevede ele alınıp değerlendirilmek durumundadır.
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) geçtiğimiz günlerde "Türkiye Gençlik Profili Araştırması" başlıklı çalışmayı, bir panelle kamuoyuna takdim etti.
Araştırmayı gerçekleştiren Memur-Sen ve araştırma yöneticisi Dr. Murat Yılmaz bu çalışmayla Türkiye'nin gençlik sorunlarının anlaşılmasına önemli bir katkı yaptılar.
Nasıl bir gelecek
Bir toplumsal sistemin gençlikle ilişkilerini, üç düzeyde ele almak mümkündür. Bunlardan ilki kültürel düzeydir. Eğer bir toplum kendi kültür sistemiyle, genç kuşaklar arasında sağlıklı bir ilişki kuramıyorsa ciddi sorunlar yaşamaktan kurtulamaz. Bu mesele basitçe bir kültür aktarması değil, kendi kültür birikimini değerlendirerek, gelişme imkânı yaratmakla ilgilidir.
Bu, bir anlamda değişim içinde süreklilik yaratma meselesidir.
Bizim ülkemizde olduğu gibi, devlet eliyle Batılılaşma vasıtasıyla uzun yıllar boyunca yerli kültürün tasfiye edilmesine odaklanmış "resmi kültür politikalarının tahribatını" dikkate alınca bu meselenin önemi daha da artmaktadır. Gençlik ve toplum ilişkilerinin düzenlenmesinde diğer bir aşama, gençlerin toplumsal fonksiyonlara katılmasıyla ilgilidir. Gençlerin eğitim sürecinde kendisini geliştirmesi, zenginleştirmesi ve potansiyelini özgürce ortaya koyması için şartların hazırlanması gerekir. Böyle bir ortam gençlerin meslek seçimi, bilgi ve kabiliyetlerini toplumsal fonksiyonlara katacak bir biçimde hazırlanmaları için gereklidir.
Üçüncü mesele gençliği geleceğe hazırlanması bugünle gelecek arasında olduğu kadar geçmişle gelecek arasında bir zaman anlayışına ve tarih bilincine sahip olmasıdır. Dünyayı, çağı ve kendi uygarlık değerlerini bir "gelecek vizyonu" içinde kavrayacak bir gençlik politikası olmadan, genç nüfusun potansiyelini enerjisini ve avantajını topluma katmak mümkün olmayacağı gibi bunun başarılamadığı durumlarda gençlik kriziyle karşılaşmak ihtimali ortaya çıkar.
Yarının toplumu
Türkiye Gençlik Profili Araştırması gençliğin işsizlik, eğitim, eşitsizlik konularını ülkenin en önemli sorunları olarak gördüğünü ortaya koymaktadır. Gençlerin eğitimi "sorunlu bir alan" olarak görmeleri ve üretime katılmada yaşanılan istihdam meselesi insan yetiştirme düzeninin iyi işlemediği ortaya koymaktadır. Araştırma verilerine baktığımızda ümit veren bir tablo, gençlerin demokratikleşme sürecine dair olumlu tutumlarıyla ilgilidir.
Araştırma kapsamındaki gençlerin yarısından fazlasının darbe ve müdahaleler döneminin kapandığını düşünmesi ve yaklaşık %25'nin en azından yakın dönem için böyle bir tehlikenin savuşturulduğunu düşünmesi, Mısır'daki darbeye eleştirel bir tavır alması gençlerdeki "demokrasi bilincinin yükselmekte olduğu" konusunda olumlu bir işarettir.
Gençlerin başta kılık kıyafet özgürlüğü olmak üzere, inanç ve düşünce özgürlüğü, seçmen yaşının düşürülmesi ve siyasal katılım taleplerinin yüksekliği bu olumlu eğilimi destekleyen verilerdir. Türkiye paralel yapı müdahalesi, büyük gözaltı, koca kulak skandalları ve tartışmalarıyla uğraşırken, gençlerin demokrasi hassasiyetlerinin yüksekliği ümit vericidir.