Ebu Nasır Muhammed b. Muhammed b.Tarhan b.Uzluğ el Farabî et Türkî
Türklerin kadim yurdu Türkistan'ın, Maveraünnehir'deki Horasan bölgesinin Farab şehrinin Vesiç köyünde doğdu. Farabî diye bilindi. Farab şehri bu gün Kazakistan sınırları içerisindedir. Babası Samani Sarayında vazifeli bir kumandan idi, onun isteği doğrultusunda iyi bir eğitim gördü. Doğum tarihi bazı kaynaklarda miladî 871 bazılarında ise 879 olarak geçiyor. Hayatının son yıllarında yaşadığı Şam da 950 yılında vefat etti. Devamlı Orta Asya Türk kıyafetlerini giyinen, kısa boylu, köse sakallı, maddi servete değer vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden, eski dönemlerde filozof sayılacak tek Türk olan Farabî; eserlerinde ana dilini değil Arapça ve Farsça'yı kullandı.
Bağdat'ta Nesturî Ebu Bişr Matta b.Yunus'tan mantık okudu. Harranlı Yuhanna b.Haylân'dan Mantık ve Felsefe ilimlerinde yardım aldı. İslam Dünyasında Kindî ile ivme kazanan felsefi harekete kendi inanç ve kültürünün temelini oluşturan ulûhiyet, nübüvvet ve meâd akidesinin yanında Eflatun ve Yeni Eflatunculuktan aldığı unsurları katarak eklektik (seçmeci) bir sistem kuran Farabî, Aristo'dan sonra dünyada Muallim-i sani diye tanındı. Farabî'nin yol ve yöntemi kendisinden sonra gelen İbni Sina ve Bağdat ekolünden Ebu Zekeriya b.Adi tarafından geliştirilmiştir.
Doğu Bilimleri ve Felsefe alanında yüz civarında eser kaleme aldı.
El Medinetül Fâzıla, Es Siyasetül Medeniyye, Kitabül Mille, Kitabül Huruf ve bu makaleyi yazarken faydalandığım Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalından Mevlüt Uyanık ve Aygün Akyol'un telif ve tercüme ettiği İHSÂ UL ULUM (İLİMLERİN SAYIMI) ilk akla gelen eserleri. Büyük Müzik kitabında kanun, ud gibi müzik aletlerini tarif etmiştir. Farabî; bir sistem filozofu olarak Meşşâi geleneği oluştururken Yeni Eflatunculuktan da istifade eder, meşşailikte temel konular İslama dayanır, yöntem olarak Aristo mantığı esas alınır. Siyaset ve ahlak felsefesinde de önemli tesirleri vardır. Aristocu ve Yeni Eflatuncu etki Farabî'nin "El Cem beyne Ra ye yi Hakimeyn" adlı eserinde net olarak görülür.
Çorum Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin "Felsefeyi Anadolu'da Yeniden Yurtlandırmak" projesi kapsamında Farabî'nin "İhsa ul Ulum’’ yani İlimlerin Sayımı adlı eseri Türkçe'ye çevrilerek 2017 yılı içinde yayınlanmış. Mevlüt Uyanık ve Aygün Akyol birinci bölümde; isimlerini sıraladıkları altı sayfa tutan kaynak eser yardımı ile, Farabî'nin bu eserini ve hayatını anlatmış görüşlerini özetlemişler. Bu bölümden Farabî'nin İlimlerin Sayımı adlı eserinin İslam Felsefesi tarihinde ilk olma özelliğini taşıdığını, lisan ilminden başlayarak ilimleri ve bunlara dair disiplinlerin temelini oluşturan ilkeleri incelediği için aslında bir Yöntem Bilim kitabı olduğunu ve Farabî'nin İslam Felsefesinin teşekkülünü sağlayan kişilerin başında geldiğini öğreniyoruz. İkinci bölümde ise Arapça orjinal metin ile birlikte kitabın Türkçe çevirisi yayınlanmış. Bu eser, üç kez Latince'ye, bir kez İbranice'ye ve bir çok kez Batı Dillerine çevrilmiş; değeri zaman geçtikçe daha da artmıştır.
Aristoteles'in; Hocaları Platon ve Sokrates'ten ilham alarak Batı Felsefesini kurması gibi, Farabî de İslâm Felsefesinin teşekkülünü sağlamıştır. Bu yüzden Aristoteles Muallim-i Evvel; Farabî ise Muallim-i Sani olarak nitelendirilirler.
Farabî, İhsâ ul Ulum kitabını yazmaktaki amacının; "Meşhur ilimleri birer birer saymak, içeriklerini bir bütün olarak sunmak ve bu ilimlerin her birinin içindeki kısımların özetini vermek’’ olduğunu belirtiyor.
Farabî'ye göre erdemli şehri kuracak, bireysel ve toplumsal hayatı ıslah edecek, hastalıklarını tedavi edecek devleti yönetendir. Yönetici; erdemli uzman, diğer bir ifadeyle bilge kral olmalı, tek bir kişi olmadığı zaman ise yöneticilik değerlerine sahip en çok altı kişilik konsey kurulmalı.
Farabî'nin medeniyet tasavvuru birey, aile ve toplum uyumu üzerine kuruludur; dinî, ahlakî, ilkelerin hedefi bunu temin etmektir.
Farabî bu eserleri yazıp, kendini dünyaya kabul ettireli bin yılı çoktan geçmiş. Bize düşen onu anmak, eserlerini okumak, düşünmek tıpkı Hitit Üniversitesi gibi…
Farab beldesinde doğmuş Farabî
Türklerin kadim yurdu Türkistan'ın, Maveraünnehir'deki Horasan bölgesinin Farab şehrinin Vesiç köyünde doğdu. Farabî diye bilindi. Farab şehri bu gün Kazakistan sınırları içerisindedir. Babası Samani Sarayında vazifeli bir kumandan idi, onun isteği doğrultusunda iyi bir eğitim gördü. Doğum tarihi bazı kaynaklarda miladî 871 bazılarında ise 879 olarak geçiyor. Hayatının son yıllarında yaşadığı Şam da 950 yılında vefat etti. Devamlı Orta Asya Türk kıyafetlerini giyinen, kısa boylu, köse sakallı, maddi servete değer vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden, eski dönemlerde filozof sayılacak tek Türk olan Farabî; eserlerinde ana dilini değil Arapça ve Farsça'yı kullandı.
Bağdat'ta Nesturî Ebu Bişr Matta b.Yunus'tan mantık okudu. Harranlı Yuhanna b.Haylân'dan Mantık ve Felsefe ilimlerinde yardım aldı. İslam Dünyasında Kindî ile ivme kazanan felsefi harekete kendi inanç ve kültürünün temelini oluşturan ulûhiyet, nübüvvet ve meâd akidesinin yanında Eflatun ve Yeni Eflatunculuktan aldığı unsurları katarak eklektik (seçmeci) bir sistem kuran Farabî, Aristo'dan sonra dünyada Muallim-i sani diye tanındı. Farabî'nin yol ve yöntemi kendisinden sonra gelen İbni Sina ve Bağdat ekolünden Ebu Zekeriya b.Adi tarafından geliştirilmiştir.
Doğu Bilimleri ve Felsefe alanında yüz civarında eser kaleme aldı.
El Medinetül Fâzıla, Es Siyasetül Medeniyye, Kitabül Mille, Kitabül Huruf ve bu makaleyi yazarken faydalandığım Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalından Mevlüt Uyanık ve Aygün Akyol'un telif ve tercüme ettiği İHSÂ UL ULUM (İLİMLERİN SAYIMI) ilk akla gelen eserleri. Büyük Müzik kitabında kanun, ud gibi müzik aletlerini tarif etmiştir. Farabî; bir sistem filozofu olarak Meşşâi geleneği oluştururken Yeni Eflatunculuktan da istifade eder, meşşailikte temel konular İslama dayanır, yöntem olarak Aristo mantığı esas alınır. Siyaset ve ahlak felsefesinde de önemli tesirleri vardır. Aristocu ve Yeni Eflatuncu etki Farabî'nin "El Cem beyne Ra ye yi Hakimeyn" adlı eserinde net olarak görülür.
Çorum Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin "Felsefeyi Anadolu'da Yeniden Yurtlandırmak" projesi kapsamında Farabî'nin "İhsa ul Ulum’’ yani İlimlerin Sayımı adlı eseri Türkçe'ye çevrilerek 2017 yılı içinde yayınlanmış. Mevlüt Uyanık ve Aygün Akyol birinci bölümde; isimlerini sıraladıkları altı sayfa tutan kaynak eser yardımı ile, Farabî'nin bu eserini ve hayatını anlatmış görüşlerini özetlemişler. Bu bölümden Farabî'nin İlimlerin Sayımı adlı eserinin İslam Felsefesi tarihinde ilk olma özelliğini taşıdığını, lisan ilminden başlayarak ilimleri ve bunlara dair disiplinlerin temelini oluşturan ilkeleri incelediği için aslında bir Yöntem Bilim kitabı olduğunu ve Farabî'nin İslam Felsefesinin teşekkülünü sağlayan kişilerin başında geldiğini öğreniyoruz. İkinci bölümde ise Arapça orjinal metin ile birlikte kitabın Türkçe çevirisi yayınlanmış. Bu eser, üç kez Latince'ye, bir kez İbranice'ye ve bir çok kez Batı Dillerine çevrilmiş; değeri zaman geçtikçe daha da artmıştır.
Aristoteles'in; Hocaları Platon ve Sokrates'ten ilham alarak Batı Felsefesini kurması gibi, Farabî de İslâm Felsefesinin teşekkülünü sağlamıştır. Bu yüzden Aristoteles Muallim-i Evvel; Farabî ise Muallim-i Sani olarak nitelendirilirler.
Farabî, İhsâ ul Ulum kitabını yazmaktaki amacının; "Meşhur ilimleri birer birer saymak, içeriklerini bir bütün olarak sunmak ve bu ilimlerin her birinin içindeki kısımların özetini vermek’’ olduğunu belirtiyor.
Farabî'ye göre erdemli şehri kuracak, bireysel ve toplumsal hayatı ıslah edecek, hastalıklarını tedavi edecek devleti yönetendir. Yönetici; erdemli uzman, diğer bir ifadeyle bilge kral olmalı, tek bir kişi olmadığı zaman ise yöneticilik değerlerine sahip en çok altı kişilik konsey kurulmalı.
Farabî'nin medeniyet tasavvuru birey, aile ve toplum uyumu üzerine kuruludur; dinî, ahlakî, ilkelerin hedefi bunu temin etmektir.
Farabî bu eserleri yazıp, kendini dünyaya kabul ettireli bin yılı çoktan geçmiş. Bize düşen onu anmak, eserlerini okumak, düşünmek tıpkı Hitit Üniversitesi gibi…
Farab beldesinde doğmuş Farabî
Felsefe ilminin olmuş sahibi
Muallim-i Sani olduğu yaşta
Neslimizi alim eyle Yarabbi
Alim eyle daim eyle yarabbi
'Belediye'ye Dair
Eskiden beri şehrin imar, temizlik, kanalizasyon, içme suyu, fukaraya ekmek yardımı, ilan, şehir içi yol ve kaldırım yapımı gibi belli hizmetlerini, rutinin çok dışına çıkmadan yapagelen belediyemiz; Nihat Köklü'nün yetmişli yıllarda aldığı otobüsler, Muammer Daştan'ın su şebekesi ve parke tesisi faaliyetleri, Hükmü Pekmezci'nin belediyeye mülk kazandırma, Bekir Çetin'in "kaldırımları açma’’ icraatları ile biraz atak hale geçmişti.
Son dönem çok sıkıntılı başlasa da; güneş enerji tesisi, tarım yerleşkesi kampüsü, Kaleardı Mahallesinin perişanlığının düzeltilmesi, çok zarurî hale gelen otoparklar, tamamen yenilenen su ve kanalizasyon şebekeleri, bu defa sağlam ve kalıcı görünen yol ve kaldırımlarla sonunda tüm çekilenlere değecek gibi. Şehrin derlenip toparlanması ile şehir sakinlerini sırf bu yüzden kaplayan karamsarlık havası uzaklaşıyor, bu duruma gelmede Maliye Bakanımızın katkısının çok büyük olduğu muhakkak..
Eskiden beri şehrin imar, temizlik, kanalizasyon, içme suyu, fukaraya ekmek yardımı, ilan, şehir içi yol ve kaldırım yapımı gibi belli hizmetlerini, rutinin çok dışına çıkmadan yapagelen belediyemiz; Nihat Köklü'nün yetmişli yıllarda aldığı otobüsler, Muammer Daştan'ın su şebekesi ve parke tesisi faaliyetleri, Hükmü Pekmezci'nin belediyeye mülk kazandırma, Bekir Çetin'in "kaldırımları açma’’ icraatları ile biraz atak hale geçmişti.
Son dönem çok sıkıntılı başlasa da; güneş enerji tesisi, tarım yerleşkesi kampüsü, Kaleardı Mahallesinin perişanlığının düzeltilmesi, çok zarurî hale gelen otoparklar, tamamen yenilenen su ve kanalizasyon şebekeleri, bu defa sağlam ve kalıcı görünen yol ve kaldırımlarla sonunda tüm çekilenlere değecek gibi. Şehrin derlenip toparlanması ile şehir sakinlerini sırf bu yüzden kaplayan karamsarlık havası uzaklaşıyor, bu duruma gelmede Maliye Bakanımızın katkısının çok büyük olduğu muhakkak..