Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Atatürk ve Atatürk devrimleri hakkında birçok şiir ve yazıdan oluşan kitapları bulunan rahmetli Ceyhun Atuf Kansu, aşağıdaki şiirinde yine bu dediklerimizi yapıyor ve Dede Korkut ayağından, biçeminden yapıyor. Yani boy boyluyor, soy soyluyor, yurdu ve milleti güzelliyor.

Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Atatürk ve Atatürk devrimleri hakkında birçok şiir ve yazıdan oluşan kitapları bulunan rahmetli Ceyhun Atuf Kansu, aşağıdaki şiirinde yine bu dediklerimizi yapıyor ve Dede Korkut ayağından, biçeminden yapıyor. Yani boy boyluyor, soy soyluyor, yurdu ve milleti güzelliyor.

Bu güzellemede 'Bayburt Ayazı' da yerini alıyor. Şiirin bazı bölümlerini okuyalım önce, sonra bu ayaza döneriz:

*

Biri öldü, biri yerini aldı
Böylece vatan oldu
Issız bozkır toprağı
Yıllar sonra alsanız koklasanız
Bir avuç kır toprağını
Çaldağı'yla Haymana arasında
Bayburt kokar ayazıyla, Ürgüp kokar üzümüyle
Gerze tuzlu deniziyle
Manyas Gölü kanlı yeşil sazlarıyla
Anamur'dur yeşil limon gözleriyle
Sille'lidir kaşık oynar nazı ile
Pütürge'dir ulaşılmaz yazı ile
Ulukışla melim melim kuzu ile
Burdur öter göllerinin kazı ile
Bolu iner çıkar dağı ile düzü ile
Muğla tüter tütün yaprak dizi ile
Pülümür'dür bir incecik sızı ile
Gördes yatar halısında gün görmemiş kızı ile
Birleşmişler çizgi çizgi
Çiçeğe durmuş bakarlar
Eğilmişler bir şey söylerler hepisi
Kendi topraklarından bu topraklara
Arzu ile....

Mustafa Kemal Paşa durmuş bakar
Tepelerin birisinden hepisine
Gerilmiş acı yiğit yüzü ile
Hepisine bakar kardaş gözü ile

*

Evet, Bayburt ayazı, bu ayazı Ceyhun Atuf Kansu, yaşamış. “Balım Kız Dalım Oğul” adlı kitabının bir yerinde Kop dibindeki Pırnakapan hanlarında kaldığını, oradan Kop’a vurup Bayburt’a vardığını şöyle anlatmakta: “Hele balım kız, hele dalım oğul, bir Anadolu akşamı daha oldu ki kervan çöke, han kapısı açıla, burası Pırnakapan hanlarıdır ki, aşağı yüzü toprak damlı Erzurum köyleri, öte yüzü, Kop Dağı geçilip Bayburt düzü, kavaklı, söğütlü Çoruh düzüdür. Kop Dağı’nın tadını almaya, suyuna testi salmaya ve de her mevsim çiçeklere yazısı doruğundan kar emciği çiçek koklamaya, bir gece bu Pırnakapan hanlarında kalalım bir. Yükümüz çiçektir bizim/İşimiz gitmektir bizim”

Sonra Ceyhun Usta, bu Bayburt ayazının kokusunu teeey Çaldağı ile Haymana arasında, Sakarya Savaşı’nı destanlaştırırken duymuş ve şiirine almış.

'Bayburt Ayazı' nasıl kokar, ne kokar peki, hiç düşündük mü?

Öncelikle, şimdilerde büyük şehirlerimizde kilosu bilmem kaç dolara bulunamayacak olan tertemiz hava kokar.
Çoruh nemi kokar ki, direşken ve çevik eder adamı.

Esin kokar, şiirler alsın diye.
Sevda kokar, selam kokar, kelam kokar, kahvehane sohbeti kokar, nükte kokar…
Kerti kemik kokar, kavut çorbası, ekşi lahana, kelem dolması kokar.
Kavurma kokar, kavurga kokar…
Çetinlik kokar, metinlik kokar, yakacak derdinin kokusunu da ondan alırsınız.

Evet haklı Ceyhun Atuf Kansu, farklıdır Bayburt Ayazı, yiyen bilir, duyan bilir…

***

“Azerbaycan şairi Mehemmed Emani 1535-ci ilde (yılda) Osmanlı Türkiye’sinin Bayburt şeherinde anadan olmuşdur (doğmuştur). O, Fuzuli edebi mektebinin devamçılarından biri kimi şöhret gazanmışdı.

Emani, Şah I Tahmasb’in və Şah I Abbas’ın dövrlerinde gızılbaş emirlerinden biri idi, bir çoh herbi yürüşlerde (askeri harekatlara) iştirak etmişdi. Hakim dairelerin böyük etimadını  gazanmış Mehemmed Emani, bir müddet Yəzd vilayetinin hakimi (bey’i, valisi) olmuşdu. Onun Azərbaycan ve Fars dillerinde divanları mövcuddur. Azərbaycan edebiyyatının klassik ve folklor üslublarının govuşması prosesinde Mehemmed Emani’nin müeyyen rolü olmuşdur. O, folklor nümunelerini yazılı edebiyyata getirmesi ile ferqlenen (farklanan) Azerbaycan edebiyyatında dünyevi meyllerin güçlenmesine hizmet etmişdir.” (Kaynak: Xeyirbey Qasımov/Orta Asırlarda Azerbaycan Medeniyyeti)

***

Bu Bayburt doğumlu şairi, büyük ihtimalle ilk kez biz, Bayburt’a sunmaktayız. Qasımov’un yukarıya aldığım araştırma-inceleme eserinde, şairin şiirlerinden örnekler ne yazık ki yok. Prof. Dr. Ahmet Pirverdioğlu, Muhammed Emanî’nin klasik şiir örnekleri dışında “Devesi ölmüş karı”, “Tiryekçi”, “Hatemi Tai ve Garip” gibi manzum hikâyeler yazdığını bildiriyor. Dileriz, bu hemşehrimizi genç araştırmacılar daha genişçe araştırır, şiirlerini de bulup bizlerle buluştururlar.

Ekim 2013