Erzurum rüştiyesinde okurken, okulda keman çalan bir öğretmeninin müzik kabiliyetiyle dikkatini çeken ve bilâhare bu öğretmenden keman dersleri alan ve bu üstün musiki yatkınlığıyla kısa zamanda bir bestekar ve "Keman Virtiözü" olan Bayburtlu Emin Fevki Efendinin hikâyesidir aslında Aşık Şem'i-ye ait bu şaheser şiir...

Şöyle ki, değerli dostlar benim tahminim 1. meşrutiyet ve müteakip yıllar olsa gerek; O dönemde düğün kutlamaları Erzurum, Bayburt yöresinde hanımlar arasında ince saz takımı, erkekler arasında davul zurnayla kutlanırmış. Dolayısıyla Emin Fevki efendi saz arkadaşlarıyla genel olarak hanımların meclislerinde sazende olarak icrai sanat eylermiş.

Yine böyle bir gün hali vakti yerinde olan, düğün sahibesinin mütevazı konağında düğün eğlencesine çağrılmış; Erzurum, Bayburt, Harput, Erguvan yöresinden eserler çalınmış söylenmiş, meşkedilmiş ve misafirlerden sesi güzel bir hanıma (Fevziye hanım) 'Baytar' (Yar) Nasıl vasfedeyim halların senin, Aleme destandır dillerin senin... (a beyler) ... türküsünü söylemesi rica edilmiş. O'da bu güzel Bayburt Türküsünü o tatlı sesiyle başlamış terennüm etmeye...

Evet şimdiki gibi değil, o zamanlar Bayburt, Erzurum birer kültür merkezleriymiş.. Sazendeler namahrem sayılmıyormuş. Hatta sayılmıyordu bizim de hatırladığımız yakın zamanlara kadar.

Emin Fevkî efendi, kemanıyla bir nihavent açışla, Hüseyni makamında Fevziye hanımın naif, taze sesinden nağmeler yükselmiş odada. Şairler gibi müzisyenlerde fıtratları gereği hassastırlar sevgili dostlar, Emin bey coşmuş, hiç çalmadığı kadar güzel çalmış ara nağmeleriyle Baytar türkümüzü.

İşte böyle coşkuyla meşk etmişler. Evin hanımı sonrasında Emin bey'den segah bir eseri söylemesini istemiş, bu güzel sesten bu kez Fevziye hanım etkilenmiş, kaptırıvermiş gönlünü Emin Fevki efendiye. Elbet Emin Fevki efendi de boş değil, o daha ziyade kaptırmış Fevziye hanıma gönlünü.. Platonik bir aşkın kıvılcımı sıcramış her iki gönüle oracıkta.

O günden sonra Emin Fevki efendi ve Fevziye hanım da içlerine kapanmışlar.

Emin Fevki'nin annesi; "oğlum vazgeç kâtip olsan neyse, çalgıcıya bey kızı mı verirler hiç" demişse de, ışk'ın ateşiyle yanan gönüle söz geçer mi?.. Ceste ceste dillere düşmüş bu aşk, sayha sayha yayılmış aleme, ta kızın babasına ulaşmış. Tez elden Fevziye'yi beşik kertmesi olan gençle evlendirmişler.

Emin Fevkî'nin gönlü kırılmış, insanlara küsmüş... memleketini terk etmiş, mutriplere katılmış, aşk acısının etkisiyle işte bu Aşık Şem'i-ye ait güftenin bildiğimiz kadarıyla 3-5 makamda (belki de daha fazla) bestelenen şaheserle derunundaki aşkı ölümsüzleştirmiştir.

Kim midir Emin Fevki efendi; yaşı 40'ın üzerinde ve Bayburtta ikamet eden çoğumuzun tanıdığı yine bir Keman Virtiözü olan ve Atatürk'e 1936 da Keman çalan Zakir Peksert'in (lakabıyla Kör Zakir) babasıdır..

HÜSNÜNE GÜVENME EY RÛ-Yİ MÂHIM

Hüsnüne güvenme ey rû-yi mâhım 
Niceler bu tarz-û revîşten geçti 
Sana kâr etmedi feryâd-û âhım 
Benim âhım kûh-i keşişten geçti

Seni bî-mürüvvet seni bî-vefâ 
Kim kime etmiştir ettiğin bana 
Şimdi yâr olmayı istersin amma 
Nideyim güzelim iş işten geçti

Benden sana destur ey çeşm-i âfet 
Kiminle istersen eyle muhâbbet 
Şimden gerû sen sağ ben de selâmet 
Fevki ya bu alış verişten geçti

Makam: Hicâz 
Beste: Emin Fevki Efendi (Haydar TELHÜNER) 
Şiir (Güfte): Âşık Şem’i

(BEŞİROĞLU | 19.09.2015)