İlk hedef, büyük Türk Milletinin layık olduğu milletler ailesi içinde hakettiği yere, onu ulaştıracak olan.. muasır medeniyete inkişafının, idrak ve inşasını sağlamak üzere, fetret dönemine girmiş şuur ve idrak sahibi Türk Milliyetçilerinin yeniden organize ile bir ve cem olması hedefidir.
Heyhat.. Hal'e baktığımızda, hasıl olan manzaradan bir çoğumuzun kemâli yaşı geçmemize rağmen, henüz has bir kemâlat ve olgunluğa sahip olamadığımız anlaşılıyor.
On asırdan ziyade yaşadığımız, adeta dünyanın kalbi olan bu kutlu topraklarda, bu güzelim iklim ve medeniyet bakiyemizi ve her halükarda insan, zaman ve zemini birbirine müsavi kılıp: layık ve olması gereken yerde olduramayıp, rüyalarımızı süsleyen huzuru tesis edemedik! Çığlık çığlığa bir idraksizlik ve şuursuzluk içinde ceste ceste harap ve bitap düştük..
Şuursal eksikliğimizin temel taşı, bize emanet edilen engin müktesebattan beslenen ülkümüzü tüm detaylarıyla, tarihi misyonu ve felsefesini, tefekkürü sebep ve sonuçlarıyla tededbür ettiği inkişâfı itiraf edelim ki anlayamadık. Ezberi münbit, ezgin mankurtlara döndük.. Ne hazin bir akibet bu Allah'ım?
Bu saatten sonra ve bu bağlamda bize düşen, kadimden bu güne makam, mansıp, mevki ve maddi hiçbir süfli, dünyevi maksat ve ihtiras gütmeyen gazilerimiz ile aziz şehitlerimizin bu güne tevdii ettikleri şuursal derinliği tevlit ve tevhit ederek; maksat (uzak ya da yakın hedef) olarak güttüğümüz: taraf ve müntesibi olmaklığından onur ve şeref duyduğumuz, uğruna her türlü mahrumiyeti göze aldığımız.. Yarım asırdır, özellikle siyasi, sosyal ve içtimai sahada verdiğimiz FAZİLET mücadelemizin yeniden cari ve müessir olması için, rahmete giden gazi ve şehitlerimiz ile hayatta olan DAVA arkadaşlarımızın emaneti KUTSAL davamızı, bütün bu sebep ve saiklerle TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ülküsünü, İSTİKBALİMİZİN yegâne teminatı olan evlatlarımıza aktarmak olmalıdır, hiç değilse bunu yapmalıyız..
Böylece, 'çığlığın, şuurun sesi' olmadığına inancımız artacak.. Hususen el'an yaşadığımız şer ve belaların şimdi değilse bile yakın bir gelecekte def olacağından şek ve şüphe etmiyorum. Yoksa münhasıran lüzumsuz bilgi ve özellikle bizi bizi olmaklığımızdan eden, hurafe, biat, bi'dat, ve diğer edepsiz, basit ve gündelik suni ve güncel materyallerle mutlu olan, tarih diye yutturulan yalandan, eğreti ve afaki felsefi algı ve olgusuz yaklaşımlar, menkıbelerden, hamaset destanlarından ne medet..!