Bugünlerde yine Başkanlık Sistemi gündem de... Hiçbir siyasi sistemin mutlak anlamda iyi veya kötü olduğunu söylemek doğru değildir. Ama bizdeki "Parlementer Sistem"in adından başka bir tarafı kalmadığı da bir gerçektir.

Bugünlerde yine Başkanlık Sistemi gündem de... Hiçbir siyasi sistemin mutlak anlamda iyi veya kötü olduğunu söylemek doğru değildir. Ama bizdeki "Parlementer Sistem"in adından başka bir tarafı kalmadığı da bir gerçektir.

Doğrudan Demokrasi mümkün olmadığından temsili demokrasi bir çözüm olarak ortaya çıkmış değil miydi? Halkın temsilcilerinin halk adına yasaları çıkarmaları ve yöneticileri oluşturmaları gerekiyordu...

Çoktandır bizde böyle mi?

Partilerin Genel Başkanlığını ele geçirmiş olanların, yakın çevrelerinin yardımıyla yaptıkları milletvekili dizinlerine alınan oylarla seçilen milletvekilleri...

Gerçek de "Tek Seçmenli" milletvekillerince eğer tekrar seçilmek istiyorlarsa Genel Başkanlarının buyruğundan çıkmamaları gereği...

Ve kurdukları düzenle "Ebedi Genel Başkan" haline gelmiş kişilerin kesin hakimiyeti...

İktidardaki Partinin (veya partilerin) Genel Başkanlarınca hazırlanan yasaların, Meclislerden geçmesine sadece bir biçim konusu durumuna dönüşmesi...

Dahası mı?

Milletvekilleri içinden seçilen Bakanların hali... Seçim bölgeleriyle ilgilenmek ile işleri arasında sıkışıp kalan Bakanlar...

Ve doğrudan yürütme ve yasama yetkileri kullanan Yüksek Yargı Kurumları...

Nerede kuvvetler ayrılığı?..

Bu karmakarışık sistemi düzeltmektense yenisini kurmak daha doğru olduğundan ben "Başkanlık Sistemi" doğru olur diyorum.

Ayrıca yürütme organının daha verimli ve daha duraklı (istikrarlı) çalışması için de Başkanlık Sistemi daha iyidir, diye ekliyorum.

Milletvekilini de dar bölge sistemi ile seçersek ve demokrasi yanından hiç bir savunulacak yanı olmayan barajları da kaldırırsak demokrasimizi de demokratikleştirilmiş oluruz..

Aslına bakarsak bugünkü Anayasamızın düzenlediği de "Yarı Başkanlık" sisteminden başkası değildir...

Yarı Başkanlık Sisteminin en tanınan örneği Fransız Anayasasının Cumhurbaşkanına verdiği yetkilerle bizimkini bir karşılaştırın göreceksiniz.. Ben karşılaştırdım ve gördüm ki bizimkisinin yetkileri daha çok... Ayrım nasıl seçildiğiyle ilgiliydi. Fransız Cumhurbaşkanı halk bizimkisini Meclis(?) seçiyordu. Şimdi bizimkisini de halk seçecek… Bu fark da kalktı.

Oldu olacak bu yarım yamalaklık yerine gerçek bir Başkanlık Sistemi neden olmasın..

"Ama o zaman valileri de halk seçer?" diyenler var…

Niye böyle olsun ki?
Ama ABD de de böyle!..
ABD´de olması bizde de olmasını niçin gerektirsin.
Biz bize uygun bir sistem bulmalıyız...
İşte benim teklifim...

1. Başkan halkın oylarıyla ve iki turlu olarak seçilmeli.. (Elbet de birinci turda yüzde elliden çoğu alan çıkmazsa.) Başkanlık süresi beş yıl olmalı ve iki defadan fazla seçilmemeli.
2. Başkan, bakanlarını (milletvekilleri içinden değil) konunun deneyimli ve bilgili uzmanlar arasından seçmeli.
3. İl Valileri mülki idare amirleri içinden Başkan tarafından seçilmeli ve Bakanlarla aynı özlük haklarına sahip olmalı.
4. İl Valileri il ile ilgili: asıl yönetme yerleri olmalı. Bakanlıklar kural koyan ve denetleyen durumuna getirilmeli. Mülki idare sistemi güçlendirilmeli ve yetkilendirilmeli.
5. Başkan, Meclis ve Bağımsız Yargı arasında ki ilişkiler kuvvetler ayrılığı ilkesi esas alınarak yeniden düzenlenmeli.

Hak ve özgürlükler, çoğulculuk ve katılımcılık ilkeleri anayasa ve yasalarla güvence altına alındığı takdirde şimdikinden çok daha iyi olacaktır.  

Mayıs / 2010