Asım Us’un 1930-1950 dönemi anılarını okuyorum. Bu anılar 1966 yılında kitap haline getirilmiş ve tam 765 sayfa. Bu kitabı bana, halamın oğlu sevgili Salih Zeki Tekin yolladı (bir Hakkak olan bu hala oğlumun bana yolladığı kitaplar, kütüphanemde bir rafı dolduracak duruma geldi). Teşekkür ediyorum sağanak halinde.
Evet önce Asım Us’un kısa özgeçmişini yazalım, sonra da anılardan bir kesit:

1884 Manisa Kula doğumlu. 1967 yılında İstanbul’da öldü. Yazar ve siyaset adamı. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi, çeşitli görevlerde bulundu. Daha sonra memuriyetten ayrılarak Ahmet Emin Yalman’la birlikte Vakit Gazetesi’ni çıkardı (1918). Cumhuriyetten sonra Artvin ve Çoruh milletvekillikleri yaptı. Birçok kitabı var.

ANKARA’YI DENİZE BAĞLAMAK VE POLATLI’YA LİMAN

“Yunus Nadi ‘Ankara kanalı ile denize bağlanabilir mi?” başlığı ile yazdığı makalede diyor ki ‘Başka hiçbir şey yapmayacak olsak Ankara’nın limanının şimdiden Polatlı ilerisinde kurmak kabildir. Halbuki bu limanı Ankara’nın içerisinde tesis etmek de asla imkânsız değildir.”

Yunus Nadi kim, Cumhuriyet Gazetesinin kurucusu, sahibi ve başyazarı… Bunu bugün yazsak “Amma da uçmuşsun” derler. Kanal İstanbul bile bundan daha yapılabilir olduğu halde ne kadar tartışıldı, tartışılacak.

MECLİS’TE AT, ÖKÜZ VERGİSİ TARTIŞMASI

“Hükümet hayvan vergilerinden muhtelif nispetlerde (çeşitli oranlarda) tenzilat (indirim) yaptı. At’ı, merkebi vergiden bütün bütün istisna etti. Bu ameliyenin bütçe üzerine 2,5 milyon lira tesiri olacaktır. Halil Menteşe’nin Meclis’te ‘At vergiden istisna edildi. Öküzün vergisi yarıya indirildi. Bu bir müsavatsızlıktır (eşitsizliktir)’ diye yaptığı tenkid, münakaşalara (tartışmalara) vesile oldu. At, bilhassa (özellikle) himayeye muhtaçtı. İstisna yerindedir. Zira memlekette motorlu vesaitin (taşıtların) nakliye işlerinde taammüm etmeye (yayılmaya, genelleşmeye) başladığı günlerden beri ve demiryollarının tekemmülünden (gelişmesinden) beri at nesli tehlikeye düşmüştür. Bunu koruman bir milli müdafaa meselesidir. Bu da ancak ziraata mevki vermekle mümkün olabilirdi ki hükümetin yaptığı budur. Öküze nisbetle atın fazla himaye görmesi ziraatte mevki almasına hizmet edecektir. 25.3.1938”

VAN MEBUSU MÜNİP BEY’İN KİNYAS KARTAL’IN AŞİRETİNE DAİR ANLATTIKLARI

Asım Us’a milletvekili arkadaşı Münip Bey yöresine değgin birçok gerçeği anlatmış. Bunlardan biri de o yörenin en ünlü aşiretlerinden biri olan Bruki aşiretine ilişkin verdiği bilgiler. Brukiler bugün de Van siyasetinde etkindiler. Ama bir zamanlar çok ünlü bir politikacıları vardı: Kinyas Kartal.

Münip Bey’in anlattıkları şunlar: “Revan ile bize hudut olan yerlerde Bruki Aşireti vardır. Bunlardan 50 bin nüfus Van’ın istirdatı (geri alınması) sırasında Türkiye’ye iltica etmişlerdi. Bunlar ne Türk’tür, ne Kürt’tür, ne Ermeni ve ne de Rus’tur. Fakat dört kavmin de dilini bilirler. Meslekleri de çobanlıktır. Ziraat bilmezler. Kendilerine sorulursa Müslümanız derler, fakat Allah nedir bilmezler.”

Evet bu bilgileri koyunuz belleğinizin seçkin bir yerine sevgili okurlar, gerekli ve yararlı olurlar bir gün.

1933’ÜN ALMANYASI’NA BAKIN HELE…

Asım Us’un “kısa kısa” olarak verdiği bilgilerin bazısı çok ilginç. Yıl 1933… Almanya borç batağında. Hitler’e de gebe… Asım Us şunları yazmış: “Almanya borçlarını vermiyor. Ancak ticaret eşyası verebilirim” diyor.

Kime diyor? Bize elbette, Türkiye’ye. Ama sonra o Almanya 1939 yılında bir ekonomik dev olarak savaşa giriyor.

İSMET PAŞA, MUHALEFET PARTİSİNİN GEREKLİLİĞİNE ÖYLE İNANIYORDU Kİ…

Yıl 1930, Atatürk Serbest Fırka’yı kurdurarak birçok partili yaşam denemesi yapmış, fakat olmamış, karşı devrim bu fırsatı ganimet bilip ortalığı karıştırmış. Biraz daha beklemek gerek. Fırka (parti) kendi kendisini feshetmiş. İşte o günlerde İsmet Paşa, Asım Us’a demiş ki: “Bu memlekette bir muhalefet partisine öyle ihtiyaç vardır ki, eğer Fethi Bey’in fırkası muvaffak olamazsa ben bir kanun çıkaracağım ve Büyük Millet Meclisinde ekseriyet (çoğunluk) fırkasının sayısı muayyen (belirli) bir miktardan fazla olamaz, diyeceğim.”

Asım Us, şöyle devam ediyor anılarına: “Bu söz İsmet İnönü’nün 1945’te muhalefet partisinin kurulması yolundaki gayretlerinin nasıl bir siyasi kanaatten doğduğunu gösterir. Sonra 1937 yılında İsmet İnönü, Atatürk’ün işareti ile Başbakanlığı Celal Bayar’a bırakmıştır. Bu hadise şimdiye kadar iyi izah edilmemiş ve bu hadiseden sonra Atatürk’ün İsmet İnönü’ye dargın kaldığı zihinlerde yer etmiştir. Benim 1937 senesine ait hatıralarım arasında şöyle bir fıkra görülecektir: İsmet İnönü Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra bir akşam Atatürk’ün sofrasında bulundu. Atatürk sofrada kendi yanına oturttu. İsmet İnönü bir kâğıt parçası üzerine şöyle bir sual yazdı:

-Hâlâ bana dargın mısınız?

Atatürk bu sualin altına şunları yazdı:

-Bugün de arkadaşımsın, kardeşimsin…

İsmet İnönü, Atatürk’e bu kâğıdın altına imza koymasını rica etti. Atatürk imzaladı. İsmet İnönü bu imzalı yazıyı cebine koydu.”

ATSIZ’A BAYBURTLU VE BOŞNAK DİYOR ASIM US..

Asım Us, 1944 Irkçılık-Turancılık olayları ve davasında, elbette iktidarın ve İnönü’nün yanında yer alıyor. Bunu doğal karşılarım. Ancak Atsız’ı suçlarken, bilgisizliği sırıtıyor.

“Turancılık ve ırkçılık davasında olanlar bu davalarında samimi değillerdir. Çünkü Reha Oğuz Türkkan, kendi Türklüğünü ispat için Gürcülerin Türk olduğunu ispat ile işe başlamıştır. Zeki Velidi, Kazan Tatarıdır. Nihal Atsız, Bayburt’ta doğmuş olmakla beraber aslen Boşnak olduğunu söylerler.”

Bunu söyledikten sonra Asım Us, Atsız ve diğer arkadaşlarının ırkçılığını ve Türkiye dışından gelme olmalarına sözü getirip sitem yolluyor: “Bize göre Türk’türler, fakat kendi davalarına göre değil.”

Bu sitemde gerçek payı var elbet, var da Atsız, Bayburt doğumlu değil, Torul’ludur ailesi, doğum yeri ise ne Bayburt’tur, ne Torul, İstanbul’dur. Boşnaklıkla da zerre kadar ilgisi yoktur. Zeki Velidi Togan ise Kazanlı değil Başkurdistanlıdır.