SALA, ANLAMI VE ATATÜRK DÖNEMİNDE KALDIRILMASI

Salâ verilir Cuma namazı için, ölü için, hatta hükümet darbesi için. Benim halkım anlamını merak bile etmeden makamından etkilenip kulak verir huşû ile.

Biz diyelim salanın anlamını:  

es salatu ve's-selamu aleyke ya rasulallah
Anlamı şudur: salat ve selam sana olsun ey resulallah
Bu övgüler, İslam Peygamberinin sıfatlarına göre çeşitlenerek devam eder.
es salatu ve's-selamu aleyke ya rasulallah (allah'ın resulü)
es salatu ve's-selamu aleyke ya habiballah (allah'ın sevgilisi)
es salatu ve's-selamu aleyke ya nûre arşillah (allah'ın arşının nuru)
es salatu ve's-selamu aleyke ya hayra halgillah (allah'ın yarattıklarının en hayırlısı)
es salatu ve's-selamu aleyke ya seyyidel evveline vel ahirin (öncekilerin ve sonrakilerin efendisi)

Bu denilenlerin ölenle, Cuma namazına çağrılanlarla, hükümet darbeleriyle ne ilgisi var ne bağı var? Bizce yoktur, halkımız bunu düşünüp sorgulamalı. 

Bunu Atatürk görüp sorgulamıştı ve kaldırtmıştı, hem de Diyanet eliyle. 15 Nisan 1937 tarihinde, sala’nın kaldırıldığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yazısı ile illere bildirilmişti.(1)

Ya sonra, sonrakiler ya karşı devrimci ya da siyaset cambazı ilkesiz insanlardılar, üç beş oy uğruna o sala yine geri geldi. Şimdi okunuyor halk da anlamını bilmeden, merak bile etmeden türkü gibi dinliyor.

HAZIR DUA OLMAZSA DUA EDEMEYEN BİR HALK VE SEMTLERE GÖRE DUALAR

Yakınıyor, bakınıyor, tıkınıyor bu toplum, bir de dindarlık takınıyor.

Tanrı'ya içinden geldiği gibi, kendi ürettiği tümce ve imgelerle yakarmayı bile beceremeyen bir halk yaşıyor bu ülkede. 

Sosyal medyada dindarlık takınan herifin biri "Peygamberin duası"nı yazmış, birileri de beğeniyorlar. Bu tip insanları sınava alacaksın "Şunun bunun duasından kopya çekmeden 3 dakika yakar" diyeceksin. Lal olur çoğu, dilleri başka yerlerine kaçar. Tanrı'nın da kabul edeceğini sanmam bu duaları.

***

“Mine (Kılıç) kapıp getirdi. Kitabın adı ‘Esenler’den Etiler’e, Karşıyaka’dan Çankaya’ya il il - SEMTLERE GÖRE DUALAR’ (Çankaya yahut Etiler il değildir ama olsun!) Hüseyin Akın, İlahiyat mezunu genç bir lise öğretmeniymiş. Dua ve bedduaları derlemiş. Mesela ‘Kepek sorunlarımla baş edebilme gücü ver Tanrım!’ bir Nişantaşı duasıymış. ‘Tanrım beni baştan yarat!’ da estetik ameliyatlı Etilerli kadınların duası...

‘Allah’la aramızdaki barikatları kaldırıp, dudaklarımız Amin’e alışsın diye’ yazmış bu kitabı Hüseyin Akın. Önce duanın ne olduğunu, kimlerin duasının kabul olduğunu anlatıyor, Duanın şakası olur mu? diye soruyor. Mesela önce dua edip, sonradan ‘Hayır Allahım, bunu öylesine istedim, boşta bulundum, duamı geri alıyorum’ tarzında bir yaklaşım kabul edilebilir değil, diyor. (Kaza anında korkudan Allah’a dua eden ateistin duası kabul olunur mu, sualine de kurnazlıkla cevap veriyor yazar: Dua ettiği anda ateist olmaktan çıktığına göre, evet!)

Arada ‘Ateist Temel’ başlıklı ‘okuma parçası’ var, onu geçiyorum...

Duanın kısa olanı makbüldür, diyor ü’lerin üstüne basa basa, derken internet kullanıcılarına has ‘e-mail’in bozula da kimseyle mesajlaşamayasan’ yahut ‘bütün hatlar dolu ola da bağlanamayasan’ gibi özel beddualar çıkıyor karşımıza, yahut Zede’lenesen de Merkez Bankası para piyasalarına müdahale ede’ gibi ekonomik beddualar...

Tayvan’da kafese girip aslanları Hz.İsa’ya inanmaya davet eden meczupun duasını, dönmelerin (hayır hayır travestiler değilmiş, sabatistlermiş bu dönmeler!) duasını geçip ‘Beddua nedir ve ne işe yarar?’ bahsine geliyoruz.

‘Allah ne yapacağını en iyi bilenken kalkıp da akıl verir gibi bir edayla ‘şunu yapsın, bunu yapsın’ demek neden sakıncalıymış” onu da öğreniyoruz: ‘Kul ile Allah arasındaki nezaketle bağdaşmadığı için!’

Ve semtlere göre dualara geliyoruz. Çok var, birkaç örnekle yetinelim:

* Oyak sitesinden gelin gele bize! (Ayazağaköyü duası. Oyak lojmanlarındaki güzel kızlara imrenen ve oğulları için pembe düşler kuran anneleri mutlu eden dualardandır.)
* Pantalonumuzu ütüsüz, evlatlarımızı İTÜ’süz bırakmasın Rabbim! (Ayazağaköyü duası. Açıklamaya gerek yok sanırım...)
* Allahım aklını akbil gibi kullananlardan eyleme bizi! (Beyoğlu duası)
* Rabbim aklını ve gönlünü başkalarından ırak kılıp özüne çevirsin! (Çeliktepe duasıymış. Yazar şöyle izah ediyor: ‘Çeliktepe’nin karşısında yer alan 4.Levent’e gereksiz öykünmeden Allah’ın inayeti seferber ediliyor. Kültürel dejenerasyondan emin kılma duasıdır.’)
* Rahmetini zahmete dönüştürme Allahım! (Mealinden de anlaşılacağı gibi bir Alibeyköy duası imiş bu.)
* Peronunu şaşırmış kul şaşkınlığı vermesin Yaratan! (Topkapı duası. ‘Belli bir zaman önce Topkapı adıyla özdeşleşmiş otobüs terminaline atıfta bulunarak, dünyada yanlış perona sapıp da yaradılış hedefini şaşırmış kullar zümresine girmekten Allah’a sığınmayı ve yardımı ifade eder’miş.)
* Allah ev soğukluğu ve bel soğukluğundan korusun! (Lâleli duası. Rusçası da var mıdır acep?)
* Tanrım rüküş ortamlardan uzak tutsun, ben böyle isterim, ne var bunda, tabikine... (Bu da ‘yeni yetme Nişantaşılı kızın tepkisel duası’ imiş. ‘Türkçeyi yeterince öğrenmeye fırsatı olmadığı için kırık dökük konuşur...’)
* Aman Tanrım! Olamaz! Olmasın! Ne gerekirse yapın! (Etiler duası. ‘Buyurgan ve cüretkâr dualardandır, acı ve sıkıntı tatmamış kesimlerin reflekslerinden taşar’ mış)
* Triplex dairem, son model arabam var, Tanrım n’olur mutluluk da senden olsun! (Ortaköy duası)

Hadi İstanbul’a takılıp kalmayalım, Anadolu’muzun güzel kentlerinden de birkaç örnek verelim:

* Borsada iyi kâğıt oynadım, elimden geleni yaptım, Allahım devemi sağlam kazığa bağladım. Bir iç ya da dış karışıklık, bürokratik ya da siyasi hapşırma ve tıksırma gibi şeylerle borsadaki nakdimi dibe vurdurma, tavan yapması nasip ve müyesser eyle Yarabbi! (Ankara-Seyranbağları duası. ‘Allah’a duayı şahsi emellerine peşkeş çeker türden profan bir duadır’ diyor yazar.)
* Oyuna gelmeden oyundan çıkmayı nasip et Allahım! (İzmir-Alsancak duası)
* Tanrum hamsi paluğu gibi hop hop oynatma bisu, haçan ne olacaksa olsun daa! (Trabzon)
* Allah evi demirden olanlardan kılmasın! (Sinop duası. Meşhur Sinop Cezaevi’ni gönderme imiş...)
* Gafılım gadaya gelesin! (Tunceli)
* Ğmertma gamçenelma gagapakos! (Allah seni paklasın, anlamında Ordu-Ünyeli Gürcülerin bedduası imiş.)
* Allahım senden isteriz, versen de olu, vermesen de oluu! (Bolu duası)

Yine yazarın bir duasıyla bitirelim yazıyı:

Gökyüzüne, güneşe, yağmura, toprağa, fidana, tomurcuğa ve çiğ tanesine: Amin!
Noktaya, harfe, kelimeye ve cümleye : Amin!
AMİN!

(Esenler’den Etiler’e, Karşıyaka’dan Çankaya’ya il il - SEMTLERE GÖRE DUALAR, Hüseyin AKIN, Akis Kitap)”  (2)

Yaa benim ülkemde böyle kitaplar da yayımlanır ve de okunur.

1) Sami N.Özerdim-Atatürkçünün El Kitabı  
2) https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/semtlere-gore-dualar-277814