Çağımız çok hızlı bir şekilde değişen bir iletişim çağı, teknolojik değişimlerle birlikte dünya artık mesafelerin ve zaman kavramının bir mana taşımadığı bir konuma gelmiştir. Dünyanın neresinde olursanız olun meydana gelen her türlü olay ve değişim anında gözlerinizle görebiliyor kulaklarınızla duyuyor, olayın olduğu yerdeki insanların düşüncelerini paylaşabiliyorsunuz. Dolayısıyla sınırların artık sadece haritalar üzerinde çizildiği ve düşüncelerin sınır tanımadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Çağımız çok hızlı bir şekilde değişen bir iletişim çağı, teknolojik değişimlerle birlikte dünya artık mesafelerin ve zaman kavramının bir mana taşımadığı bir konuma gelmiştir. Dünyanın neresinde olursanız olun meydana gelen her türlü olay ve değişim anında gözlerinizle görebiliyor kulaklarınızla duyuyor, olayın olduğu yerdeki insanların düşüncelerini paylaşabiliyorsunuz. Dolayısıyla sınırların artık sadece haritalar üzerinde çizildiği ve düşüncelerin sınır tanımadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Toplumları millet yapan temel esas hiç kuşkusuz ki onu oluşturan ortak kültür değerleri, tarih bilinci ve kısaca asırlardan geriye kalan birikimlerdir. Yaşadığımız çağda da milletlerin kendi milli menfaatleri her işe yön veren ana faktör olmaya devam ediyor. Bu nedenle adaletin, hukuk kavramının ve insan haklarının hep güçlüden yana bir tavır sergilediği bir dünya düzeni içerisinde yer alıyoruz.
Milletler mücadelesinin en şiddetli şekliyle süre geldiğimiz dünyamızda, bizi biz yapan temel değerleri dünden bugüne ve yarına taşıyarak, sistemi kendi içimizde kurmak zorundayız. Dün bir anlam ifade eden bir takım değerler, bu gün bir mana taşımıyorsa ve milli şuur üzerine yoğun ve planlı bir saldırı sürdürülüyor ve nesiller arası ana harç tahrip ediliyorsa, kültür açısından tehlike var demektir. Bu nedenlerle Türk kültür ve düşüncesini, yapıcı ve akıllı bir anlayışla geleceğe taşımak, yeni kuşaklarla buluşturmak zorundayız.
Teknolojideki hızlı değişim ve dönüşümle birlikte, belki tarih boyunca “bilgi” ilk kez bilgi teknolojileri sayesinde saklanabilen ve büyük bir hızla iletilebilen özelliğiyle de sektörel bir içerik kazanmıştır.
Bayburt Postası, Bayburt Gazeteciler Cemiyetini kurduğumuz, birlikte çalışmaktan onur duyduğum Osman ağabeyimizin hatırası. O zor şartlarda yürüttüğü ve devam ettirdiği Bayburt Postası; Bayburt adına kültürün, tarihin ve yaşananların gelecek kuşaklara aktarılışın adıdır, o Bayburt’un canlı tanığı, bugünün ve yarınların arşividir.
Ondan sonra görevi devam ettiren oğulları ve torunları tipo sistemden ofsete, bugünde ‘İnternet Gazeteciliği’ ile farklı bir yere taşıdılar.
Bayburt ortak tutkumuz olduğu müddetçe ayrımız gayrımız olmaz. Bir yazarımızın dediği gibi, “insanın geçmişi kayıplarla, geleceği umutlarla doludur”.
Nice umut dolu günlere.
Nisan / 2009