İl Genel Meclisi ve Büyükşehir Belediye Meclisi oyları, resmi olmayan kesin sonuçlara göre %43.30 AKP, %25.64 CHP, %17.67 MHP, %4.68 BDP…
AKP’nin 2011 seçimlerinde %49.9 oy aldığını ve açılımla birlikte oylarının kamuoyu yoklamalarında %53 kadar çıktığını bilerek değerlendirme yapmak gerekiyor.
Gezi olaylarından sonra, AKP oylarında bir düşme görülmüşse de üstün ve propaganda imkanlarıyla RTE bunu durdurup tersine çevirebilmişti.
Şimdi asıl sorunun cevabını aramalıyız. Ses kayıtlarıyla ortaya çıkan 17 Aralık
“Rüşvet ve Yolsuzluk” konusu ve arkasından RTE’nin oğlu Bilal ile yaptığı konuşmanın kayıtlarıyla ortaya dökülen kaynağı belirsiz ev dolusu dövize rağmen niye AKP’nin oylarında ciddi düşüş olmadı? Önce bu soru doğru mu, ona bakmalıyız. AKP oyları %53 olarak beklenirken %43.30 düşmüş. 10 puana yakın bir düşme var. Az mı? Geçen seçimdeki oylarıyla karşılaştırırsak %6.6 düşüş kesin… Bence bu da az değil…
Yani halkımız birilerinin söylediği gibi yolsuzluklar konusunda duyarsız değil. Ancak aradan geçen 3.5 ay içinde, AKP’nin açığa çıkmış rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ne ölçüde halka ulaştırılmış ve ne kadar inandırıcı olduğuna iyi bakmak lazım. Sanıldığı gibi bu olaylar halkın tamamının bilgisine inanmalarını sağlayacak boyutlarda ulaşmış mıdır? Bence ulaşmamıştır. RTE’nin sahip olduğu Basın Yayın imkanları ve üstün propaganda gücü ile bu konuyu da adına
“Paralel Yapı” denilen yeni bir düşman yaratarak, savuşturmuştur.
Buna karşılık saldırıya hedef olan ve kendilerine
“Hizmet Hareketi” diyen Gülen Camiası, AKP’nin birinci derecede rakibi gördüğü CHP’yi destekleyerek karşı harekete girişmiştir. Camianın sözcüsü sayılan Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce
“Kapı kapı dolaşılarak CHP’ye oy istendiğini” açıkladı. Camia yanlışı burada yaptı. Haklı ya da haksız muhafazakar kitleler tarafından, benimsenmesi zor olan CHP’ye bir dini topluluğun vereceği desteğin etkisi ne kadar olabilirdi ki? Bu destek bu boyutlarda MHP’ye verilmiş olsaydı, AKP’ye oy verenlerden bir kısmının MHP’ye oy vermesi sağlanabilirdi.
Halkımızın küçümsenmeyecek bir yüzdesinin oy vermek konusunda
“Manevi değerlere” öncelik verdiği inkar edilemez. CHP’nin ne yaparsa yapsın bu konudaki olumsuz görünüşünü kısa vadede silmesi mümkün değildir. MHP ise gerçekte AKP’den ve hatta onu doğuran MSP hareketinden bile daha çok manevi değerlere yakındır. MHP’nin geçmişinde bünyenin içinden doğan temel sloganın
“Kanımız aksa da zafer İslam’ın” olduğu ve hareketin en başında dahi
“İslam Ahlak ve Fazileti, Türklük Şuur ve Gururu” sloganının lider tarafından sık sık dile getirildiği hatırlanmalıdır. MHP kadrolarında manevi değerler uğruna kendi maddi varlığından vazgeçmek esastır. AKP’nin ise kökünden başlayarak manevi değerleri maddi varlık ve makam elde etmek için kullandığı gerçeği, gerçi ince bir gerçektir. Ama gerçektir.
CHP bu seçimlerde, Parti geleneğiyle ilgisi olmayan kişileri aday göstererek sonuç almak ve oylarını arttırmak yoluna girmiştir. Bu sayede Ankara başta olmak üzere oylarını artırmayı başardı. Ama bu geçici bir durumdu. Aksi halde bu çizgide gelişmeler CHP’nin bölünmesine kadar gidecek rahatsızlıklara yol açabilir. CHP şu haliyle bile en az iki partinin birbirine yapıştırılmasından doğmuş bir partiye benziyor. Kemal Bey’in dürüstlüğü ve bu konudaki titizliği dışında belirgin hiçbir rengi olmayan ve gelecek ile ilgili umut vermeyen bir parti… AKP’yi CHP ile yenmek mümkün değildir.
AKP’yi yenmek gerekir. AKP mutlaka yenilecektir. Seçim dolayısıyla durdurulan zamlar, doların değer kazanmasının ekonomiye yansıması, yoksullaşan kitlelerin yolsuzlukları hissetmelerinin artması, Suriye ile gayri meşru ve gayri resmi savaş şartları, gittikçe yaygınlaşan yasakçı ve baskıcı yönetim ve hepsinden önemlisi Güney Doğuda kaçınılmaz olarak beklenen gelişmelere RTE’nin retorikinin bile dayanması mümkün değildir.
Türk Devletinin devamını, Milletin birliğini, Vatanın bütünlüğünü ve Halkın refahını düşünenlerin AKP’yi iktidardan kovmayı birincil görev saymaları kaçınılmazdır.
Son seçimde oylarını ciddi olarak artıran tek parti MHP’dir. MHP tırmanma sürecindedir. Doğacak boşluğu dolduracak siyasi kadrolar MHP’de vardır. Türkiye’nin umudu MHP’dedir ve MHP’nin tek başına iktidarı artık bir hayal değildir.