Sevgili Çiriş Abdurrrahman (Öksüz) çocuğu kundağa bile sarmadan kucağıma bıraktı gitti.

Bu iş yürümeliydi...

Kısa zamanda, bir genel kurul hazırladım.
Yılmaz Kırali başkan, Rahmetli Mikdat Bölen (Mamuh) sayman, ben de yardımcıları oldum.

Oyuncularımızı belirledik, lisanslarını çıkardık derken, sıra geldi maç yapmaya.

Ama bir tane, kırk yamalı, falso yapmış toptan başka malzememiz yok.

- “Ben gidiyorum Trabzon'a, kulübe malzeme almamız lazım..” dedi Mamuh rahmetli...
- “Neyinen?” dedim ama duymadı bile.

Gitti...

Döndüğünde, masamın üzerinde, boyumuzu 3 fersah aşan iki ayrı rakam vardı.

-
Neyettin ağabeyi, ne bunlar?
- Senet!

Biz parasızlıktan "itleri gırharken", o gitmiş iki takım forma, bir takım eşofman, mebzul miktarda krampon, bir sürü top ve birinci sınıf bir futbol takımı için gereken hatta gerekmeyen her şeyi sipariş etmiş, karşılığında kısa vadeli iki senet vermiş, dönmüştü.

Neydek, kadere karşı gelinmez.

***

Bir süre sonra malzememiz geldi… 

Hem hatıra olsun, hem de havamızı atalım dedik ve giyinerek, şimdi ki Pilavefendi Camii'nin yerinde bu fotoğrafı çektirdik…

Bayburt'ta Bayburtspor'un kullandığı spor malzemesi o günlerde efsane olmuştur… Gerek çeşitliliği, gerek temizliği, gerekse de güzelliği ile...

Sarı siyah destan böyle başladı işte...



Saygı ve sevgilerimi sunduktan sonra fotoğraftakileri isimlendireyim de merak edenler bilsin:

Ayaktakiler (Soldan Sağa): Efsal Balyer, Lokman Turan, Vedat Bayrak, Bayram Daştan, Yılmaz Kırali, İbrahim Etem Turgut, Metin Tarı (Trabzonlu, antrenör, futbolcu), Mikdat Bölen...

Oturanlar (Soldan Sağa): 
Hayrettin Çebi, Gültekin Çobanoğlu, Nabi Özeler, Bedri Turhan, Yemane Budak, Kenan Abdullahoğlu, İhsan, Ahmet Gürbüz (Şobo)...

Bu arada en sondakini tanıyan varsa, yazsın da ben de öğreneyim!