Başkent sakin ama resmi binalarda kargaşa hakim… Boynumdaki kravat düşman gibi, gömleğimin yakasına sinmiş boğmaya çalışıyor. Terliyorum. Hava, tıpkı Ankara gibi kararsız! Önce yağmur çiseliyor, sonra sel, ardından güneş ve gökkuşağı. Kafanızı uzatıyorsunuz dolu yağmaya başlıyor, üstelik Bayburt kartolu büyüklüğünde!

Başkent sakin ama resmi binalarda kargaşa hakim… Boynumdaki kravat düşman gibi, gömleğimin yakasına sinmiş boğmaya çalışıyor. Terliyorum. Hava, tıpkı Ankara gibi kararsız! Önce yağmur çiseliyor, sonra sel, ardından güneş ve gökkuşağı. Kafanızı uzatıyorsunuz dolu yağmaya başlıyor, üstelik Bayburt kartolu büyüklüğünde!

Sağlık Bakanlığı’ndayım…
Eş, dost, danışman, gazeteci.
Hoş beş…

İhalemiz var diyorum.
Doğal olarak, koca Bakanlık, kimsenin haberi yok.
İyi işte, “haberiniz olsun” diyorum.

İhale TOKİ binasında…
Ankara’nın sonu sayılır.
Tepede, Bilkent’te.
Rüzgarlı.
Soğuk.

14.30 gibi TOKİ’den giriyorum.
Tanıdık kim vardı?
Bir kaç ziyaret.

Burada da "ihalemiz var, takip etmeye geldim" diyorum!
Doğal olarak Bayburt’la ilgili bir ihale burada da kimsenin umurunda değil.

***

Saat: 15.15
Daha fazla dayanamayıp, ihale salonuna iniyorum.
Kırmızı koltuklar.
Bir kürsü.
Mikrofon.

Belli ki, birileri konuşacak.
Biri, mikrofona uzanıp, “ses kontrol” yapacak.
Sonra da ihaleyi kazanan firmayı açıklayacak.

İhaleye girmiyorum ama çok heyecanlıyım.
İhaleye girmesem de ihale salonuna girdim ya!
Bu bana yetiyor!

***

Dünyaya mutlu ve huzurlu gelen çocukları hayal ediyorum.
Sevinç içinde bekleşen baba adayları gibiyim.
Anneler için endişeli değilim artık.

Saat: 15.25

Ha geldiler, ha gelecekler.
Elinde dosya, ince/kalın/şişman/zayıf müteahhitler!

Ben müteahhitleri severim.
Garip insanlardır.
Çeşit çeşittir onlar.

Mesela; gelir, ihaleyi alır giderler.
Çoğu bir önceki akşamdan bağlamıştır işi.
Öylesine güvenle girerler salona.
Kollarının arasında koca koca dosyalar.
Kolları yetişmez dosyaları tutmaya.
Acırsın bazen.
Bazen de imrenirsin, arkalarından izlerken!

Aldıkları ihaleyi zamanında yaparlar, yapmazlar o ayrı!
Çeşit çeşittir onlar.

***

Gözüm ihale salonunun kapısında.
Ha biri geldi, ha gelecek.

Saat: 15.30
Hadi gelin artık!

O ara, biri görünüyor.
Nasıl heyecanlıyım!
İçeri girer girmez, kendimi tutamam, koşup boynuna atlarım diye korkuyorum!

Mavi bir tulum giymiş.
Garip bir giyim tarzı!
Sonra bir mavi tulumlu daha…

Elinde salladığı teklif dosyasına benzemiyor.
Yok yok, kesinlikle değil.
Bildiğin süpürge bu!
Diğer elindeki de faraş!
Rüyada “faraş” görmek hayırlıdır derler ama!
“İnşallah bizim hastane ihalesini buna vermezler” diyorum içimden.

Gelip, tam önümde duruyor.
Bana bakıyor.
Heyecandan ölecek gibiyim.

Ağzını açıp, “ihaleyi ben alacağım, çok iddialıyım” diyecek diye korkuyorum.

-Hayırdır beyefendi?
-İhaleyi bekliyorum.
-Ne ihalesi?
-Nasıl bilmezsin? Bayburt. Kadın Doğum. 50 yatak!
-Bugün artık ihale yok, temizlik yapacağız!
-Peki o dosya, pardon faraş ne arıyor elinde ihale yoksa?
-Temizlik dedim ya, onun için!

***

İhale salonundan çıkıyorum.
Yıkılmışım.

Koridorda, gizlice kafamı uzatıp, köşeden bakıyorum.
Elinde dosyalarla birini salona girerken görsem...
Koşup, o faraşı kafasında kıracağım.
Ama yok!

***

Bugün, bu satırlarda ihaleyi alan firmanın yetkilisi ile yaptığım sohbeti, ihale şartlarını, kazmanın vurulacağı ilk günü anlatmak isterdim ama şansınıza “faraş” çıktı!

Faraş diyip geçmeyin.
Temizlik için “faraş” şart!

***

5. Kata çıkıyorum.
3, 5 oda girip çıkıyorum.
İhalelerle ilgili uzmanlarla sohbet ediyorum.

-Neden ihale yok?
-Ertelendi!
-Şubat’ta da ertelenmişti?
-Bugünde ertelendi!
-Sebep?
-Sebebi yok!
-Ne zaman olur peki?
-Ne, ne zaman olur?
-İhale?
-Vekillerine soracaksın!
-Her şey onlara mı bağlı?
-Her şey!

***

İşin aslı, astarından pahalı.
Yer tahsisinde sorunlar mevcut!
Proje eksik.

O eksik, bu eksik, şu eksik.
Uzun uzun anlatacak halim yok.

Özetten anlar mısınız?

Tek kelime…
Üç beş harf…
Biraz acı ama samimi…

Sa-hip-siz-lik!

***

Vicdanı olan savunsun! Bayburt Devlet Hastanesi’nde Kadın Doğum Uzmanı konusunda yaşanan rezaletin, vurdumduymazlığın ve sahipsizliğin özrü yok. Tıpkı, Bayburt’un “taş atma, top at” projesine dahil edilmesi gibi!

Tıpkı, yukarıda anlattığım “ihale günü rezaleti” gibi.

***

Gerek telefon ve mail yoluyla, gerekse yorum yazarak bu talihsizliklere isyan eden okuyuculara teşekkür ediyorum.

Ya hiç sesi çıkmayanlar!

Başta iktidar partisi AKP ve yöneticileri olmak üzere CHP, MHP, SP, DSP, BBP ve DP yöneticilerine ne demeli?

İl Sağlık Müdürlüğü?
Hastane Başhekimliği?
Belediye?
Valilik?
STK?
Odalar?
Dernekler?
Basın?
Neredeyse her gün bir fotoğraf eşliğinde basın açıklaması gönderen sendikalar?

Neyiniz var?
İzinde misiniz?

Saat 15.30
Yoksunuz!

26.05.2010

 

BAYBURT / Bayburt Belediyesi’nin Bayburt’a kazandırmayı planladığı Şehit Osman Hidroelektrik Santrali ve 2010 yılında Bayburt’un yaşadığı MR’sızlık ayıbı hakkında bazı araştırmalar yaptım. Önümüzdeki günlerde bu iki konuda çok ilginç bilgiler aktaracağım sizlere.

ANKARA / TÜRKSAV’da Yahya Akengin hocamızla çok uzun bir sohbet yaptık. 7 yıldır Bayburt’a uğramıyor. Biraz bunu, biraz da daha başka konuları konuştuk. Bayburt Postası’nda ki köşesinde daha sık yazma ve bu yaz nasipse Bayburt sözü aldım kendisinden… Ayrıca; Anıtkabiri, Çanakkale’yi, Kocatepe’yi, Milli Mücadelenin ilk şehidi Bayburtlu Şehit Agah Anıtı'nı Afyon’a diken, Genelkurmay Başkanlığı Sanat Danışmanı Mehmet Özel’le koca bir gün geçirdik. Makamı, atölyesi, kendi, dünyası ve duygusu çok başka bir adam. Kop’a dair kafamızda kurmaya, yavaş yavaş kağıda dökmeye başladığımız projeyle beraber, bu çok özel sanatçıyı, "yaşayan tarih" Mehmet Özel’i de uygun bir zamanda anlatacağım sizlere...

İSTANBUL / İstanbul Valisi Muammer Güler’i uğurluyoruz. Gazetecilik yıllarımda “İstanbul’un başına bir şey gelmesin, yoksa Vali Bey zorda kalır” dediğim ender bürokratlardandı. Sevecenliğini ve iyi niyetini televizyon muhabirliği yıllarımdan; zeki, pratik, kafasına koyduğunu yapma ve tuttuğunu koparma becerilerini ise son 3 yılda üstlendiğim görevlerde öğrendim. Dışardan "Basın Danışmanlığı" ve PR hizmeti verdiğimiz gerek İl Özel İdaresi, gerek İl Genel Meclisi, gerekse İSMEP kanalıyla Muammer Güler’in öncülüğünde, İstanbul’a gerçektende inanılmaz hizmetler kazandırıldı. Bütün bu kazanımlarda, öncesi ve sonrasında, açılış programlarında, proje hazırlıklarında; hem zekasını, hem de esprili kişiliğini yaşadığımız, saygıya değer, özlenmeye değer bir devlet adamı ve gerçek bir bürokrattı Muammer Güler… Kendisine yeni görevinde üstün başarılar diliyorum.