Hüzün hep bizimle, bağdaş kurmuş oturuyor yüreğimizde…
Sonbaharla sararan yapraklar, bir bahaneyle dalından koparak savruluyor meçhule. Kuşlar hüzünle göç ediyor, güneş sancılı doğuyor!
Ayrılan iki sevgili belki de, sonbaharla birlikte. Mevsimler insan hayatının ta kendisi. Hayatının ve hayattaki aşamalarının, garip bir oyun işte ve bizler sadece oyuncuyuz bir bahaneyle ağaca veda eden yaprak gibi görevini yerine getiren birer oyuncu.
Hüzne batıyor insan! Savrulan yaprakları düşündükçe, yaprakları ve insanları… Yapraklar savrulurken, insanlar ölürken değerli oluyor.
Çıplak kalan ağaçlar, yuvasız kalan kuşlar, sancılı doğan güneş ve yıldızsız gece. Sonbahar işte sonbahar!
“Hepimiz rüyadayız, Ölüm uyandıracak hepimizi!”
Ölüm haberi geldikçe ahlar yükseliyor ocaklardan… Oysaki ah dememeli insan!
Sonbahar: göç,
Sonbahar: veda,
Sonbahar: ölüm…
Şimdi nefes alıyoruz, şimdi kuşlar terk etmeden şehri, onları beslemeli. Şimdi nefes alıyoruz, etrafımızda insanlar terk etmeden bizleri onları mutlu etmeli. Şimdi nefes alıyoruz anların kıymetini bilerek, anları ertelemeyerek yarınlara bakmalıyız.
Ölüm haberleri geliyor etraflıca ve pişmanlık feryatları yükseliyor: evlerden, mahalle odalarından, kabristanlardan...
Mahalle Odası demişken, ne kadar güzel bir gelenektir bu gelenek? Cenaze sahiplerinin tüm sorumluluklarını üzerine alan hayır kurumu!
Zaten cenazesi var, acısını doyarak yaşasın diye var Mahalle Odası. Birliktelik için var Mahalle Odası.
Ertelememeli insan hayatı, sonbahar bunun idrakine vardırmalı insanı. Şimdi yine mevsim sonbahar, savrulan yapraklar, göç eden kuşlar ve insanlar birbirini anlamsızca kırar, oysaki ölüm var!
Ve ölüm unutturmuştu kendini...
Ölmeyecekmiş gibi hoyratça yaşıyoruz, yarınlara erteleyerek. Ölmeyecekmişler gibi kalp kırıyoruz, kin kusuyoruz! Oysaki ölüm var!
Ölümü hatırlayınca kendime dair inancım kayboluyor, korkuyorum. Hakikat karşısında cüceleşmek, hakikat karşısında devin cüceleşmesi. Devin yani insanın!
Haydi, ne bekliyoruz? Ölümle kol kola gezdiğimiz bu dünyada kırgınlıkları giderip, kalpleri tamir etmek için çok mu erken?
Geç kalmayalım, ölüm bizimle yaşam gibi…