Soma’da, kömür ocağı faciasında yüzlerce vatandaşımızı, kardeşimizi şehit verdik. Allah hepsine rahmet eylesin. Başımız sağ olsun.

Milletimizin, devletimizin sorunları çok! Bir yazımda “Vatanımızın Sorunları Neden Bu kadar Çoktur” sorusunun cevabını aramaya çalışmıştım.

Başlığı herhalde merak etmişsinizdir! Bu başlık “Demokratik İslam Kongresi” adı altında, Diyarbakır’da yapılan kongrede bir “sunum” başlığıdır. Sunumu Prof. Kadri Yıldırım yapmıştır.

Demokratik İslam Kongresi’nin toplanmasını APO sağlamıştır.

Ve bu kongre Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesi dışında yapılmıştır.

Kongrede “Cizêrê Kantonu Din Akademisi” temsilcisi Nurettin Şakir bir konuşma yapmış ve şöyle demiştir:

“Rojava devriminin başarısı Kürdistan’ın başarısıdır. Bu nedenle Önder APO’nun çağrısı ile başlayan kongrenin anlamı büyüktür. Rojava halkı için en büyük emeği Önder APO vermiştir. Büyük demokratik özerkliği tüm Kürdistan halkına ve Önder APO’ya borçluyuz. Şehitlerimize borçluyuz. YPG ve YPJ şehitlerimize borçluyuz.”

Toplantıya katılan bazı isimleri buraya yazmaya çalışacağım. 14 kişilik bir “Delegasyon” varmış her şeyden önce.

Önemli isimler şunlar:

- Ayetullah KANHAN,

- Şeyh Sait’in torunu Kasım FIRAT,

- Rojava’dan Cizêrê (Cizre) Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi Din İşleri Bakanı Şex (Şeyh) Mihemed El QADİRİ,

- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gülten KIŞANAK,

- HDP Gurup Başkan vekili İdris BALUKEN, (TBMM’de milletvekili!)

- Güney Kürdistan Federal Kürdistan Bölgesi’nden 17 kişilik din âlimi gurubu,

- İlahiyatçı İhsan ELİAÇIK.

- Avrupa’dan Kürdistan İslam Toplumu temsilcileri!

Toplantı “Kur’anı Kerim okunmasıyla başlamış!

Sunumu yapan Prof. Kadri Yıldırım, Kürtlerin yurdu ve Kürdistan konusunu işlemiş. Sunumun başlığı; “Kürtler ve İslamiyet – Kürt Sorunu ve İslam’ın Hakemliği”

“Tek kimlik”, “tek dil” ve “tek renk” yerine,

“Çok kimliklik”, “çok dillilik” ve “çok renklilik” istediklerini anlatmış.

Açılış konuşmasını yapan Nurettin Şakir’in şu sözleri çok önemlidir:

“Kardeşlerim; Rojava bir onur oldu. Bizler sizin vicdanlarınıza bırakıyoruz artık. Kendisine insan diyen herkesin Rojava’ya destek vermesi gerekiyor. Elimizi vicdanımıza koyalım. Kardeşlerimizin elleri sınırlar yapıyor, hendekler kazıyor. Bu kutlu toplantıda; şehitlerimizin sözüyle, YPG’yle, Önder APO’yla Kürdistan’ı savunacağız. Bizler saldırılara izin vermeyeceğiz.”

İlahiyatçı İhsan Eliaçık ise “Birlikte yaşama” şartlarını anlatırken şöyle söylemiş:

“Bölgemizde Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, Şiiler, Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler, Rumlar, Araplar ve Farslarla nasıl bir ortaklık kurabiliriz! Bu ortaklıkta nasıl bir arada yaşayabiliriz!”

Bu açıklamadan sonra şimdi, şu soruları azıcık vicdanı, duygusu, vatan endişesi olan herkese sormak istiyorum. Bu büyük bir millî meseledir. Lütfen siyasî düşünmeyiniz.

1)   
Cizre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde çok güzel bir ilçemizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kanun çıkarılarak Cizêrê Kantonu Din Akademisi adıyla bir Akademi kuruldu mu?

2)   
“Önder Apo” devletimizin onayladığı bir isim midir? YPG ve YPJ devletimizin onayladığı silahlı örgütler midir?

3)   
Sınırlarımız içinde “Kürdistan” diye resmen bilinen, tanınan bir yer var mıdır?

4)   
“Şehitlerimiz” diyerek kastedilenler hangi şehitlerdir? Bunların ailelerine şehitlik kaleminden maaş bağlandı mı?

5)   
Cizêrê Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi Din İşleri Bakanlığı adıyla hükümetimizin kurduğu bir bakanlık var mıdır

6)   
Güney Kürdistan Federal Kürdistan Bölgesi’nden gelen 17 kişilik din âlimi ifadesinde bahsi geçen “âlimler” diplomalarını nereden almışlardır? Bunların âlim olduklarını devletimiz onaylamış mıdır?

7)  
  Hem “sözde” birlikte yaşamak isteyip, hem de “Kardeşlerimiz elleri ile sınırlar yapıyorlar, hendekler kazıyorlar” demek ne anlama gelmektedir?

8)   
“Şehitlerimizin sözüyle, YPG’yle, Önder APO’yla Kürdistan’ı savunacağız. Bizler saldırılara izin vermeyeceğiz” derken, bahse konu Kürdistan hangi ülkeye karşı savunulacak? Hangi ülkenin saldırılarına izin verilmeyecek?

Gerçekte tam bir ateist ve Marksist olan, İslam Dini ile hiçbir ilgisi olmayan APO’nun çağrısı üzerine toplanan Demokratik İslam Kongresi, Diyarbakır’da yapılmıştır. Orada Türkiye Cumhuriyeti Devleti yoktur. T.C Savcıları yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün bu olup bitenlere göz yummaktadır. “Paralel” diyerek saldırılan örgütler, aslında paravan örgütlerdir. Paralel örgütle yapılıyormuş gibi gösterilmeye çalışılan kavga, tam bir aldatmacadır. Bir kayıkçı kavgasıdır.

AK Parti hükümeti; Güneydoğumuzda kurulan Kürdistan devletini gizlemek, Kürtlerin rahat hareket etmesini sağlamak için “Paralel” olayını bir manivela olarak kullanmaktadır. Çok büyük bir ustalıkla bu manevra başarılmıştır.

Yukarıdaki soruların hepsine olumsuz cevap vereceğine inandığım milletimizin çocuklarının dikkatleri “Paralel” olayına çekilmiş, Fethullah Gülen “düşman” olarak gösterilmiş, saldırılar, nefretler Cemaat’e yöneltilmiş,  böylece Kürdistan Devleti’nin oluşumu bilerek unutturulmuştur. Demokratik Açılım olayının, Akil İnsanlar olayının da amacı bu idi. Cizre yerine Cizêrê yazılmasını mevcut hükümet sağlamıştır
. Türk alfabesine bu isimlerin yazılabilmesi için üç yeni harfi mevcut hükümet bir kanun çıkararak alfabemize ilave etmiştir. Görüyorsunuz ki şimdi Cizre yerine Cizêrê yazıyorlar.

Kardeşlerimiz elleri ile sınırlar yapıyorlar, hendekler kazıyorlar”, “Kürdistan’ı savunacağız, saldırılara izin vermeyeceğiz” diyenler şimdi büyük bir kararlılıkla Kürdistan devletini kurmaya çalışıyorlar.

Kürtler, “Kutlu Doğum Haftası” kutlayıp, “Biz de Ümmetiz” diyorlar ve Kürt Devleti’nin kuruluşunu Türk milletinin izanından kaçırmaya çalışıyorlar.  

Bu durum Kürtlerin başarısı değildir. Bu başarı BOP projeleri ile “Kürt Devleti” yani “Büyük İsrail Devleti” kurmayı büyük bir stratejik hedef olarak ortaya koyan güçlerin başarısıdır. Bu başarı BOP eş başkanlarının başarısıdır.

Bu durum Amerikan devletinin başarısıdır.

Türk milleti çok vahim bir şekilde, hem de kendi idarecileri tarafından aldatılmaktadır.

Soma faciası nedeniyle içimin kan ağladığı böyle bir günde bu konuyu yazmak benim için bir büyük görevdir.

Aziz milletim, Kürt devletinin kurulmasına, vatanınızın parçalanmasına onay verdiyseniz mesele yoktur.

Atalarımızın bilek gücüyle aldığı bu toprakların tapusu bize aittir.

Ümmet meselesini ortaya atanlar coğrafyamızdaki büyük güçlerdir. Irak’ı, Mısır’ı, Libya’yı lütfen unutmayınız. “Bizim yöneticilerimiz Kur’an okuyorlar, namaz kılıyorlar, Müslüman insanlardır, böyle bir ihaneti yapmazlar” demeyiniz.

Tarih kitapları, ihanetlerle yıkılan yüzlerce devletin adından bahsetmektedir. Meşhur Göktürk Devleti hakanının Çinliler tarafından elde edilerek Göktürk Devleti’nin bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını ve 50 yıl sonra yeniden, hem de müthiş kanlı çarpışmalardan sonra yeniden bağımsızlığını kazandığını biliyor muydunuz? Göktürk Devleti de bir “Türk” devleti idi. Unutmayınız.