Ne demişti M. Akif? KORKMA!!! Korkup teslim olma!.. Ama korkup kabuğuna da kapanma!.. Açıl, aç ve aş!.. Kendine ulaş!.. Nedir bu KORKU ve KARAMSARLIK KÜLTÜRÜ? İngilizcenin gittikçe genişleyen hâkimiyetinden KORKUP sesi soluğu kesilen kimilerinin, ülkemizin kimi insanlarının ana dilinden bu boyutta korkup da "bölüneceğiz" feryatlarına ne dersiniz?
Ne demişti M. Akif? KORKMA!!! Korkup teslim olma!.. Ama korkup kabuğuna da kapanma!.. Açıl, aç ve aş!.. Kendine ulaş!.. Nedir bu KORKU ve KARAMSARLIK KÜLTÜRÜ? İngilizcenin gittikçe genişleyen hâkimiyetinden KORKUP sesi soluğu kesilen kimilerinin, ülkemizin kimi insanlarının ana dilinden bu boyutta korkup da "bölüneceğiz" feryatlarına ne dersiniz?
Korkmayın yahu!.. İngilizcenin okullarda, dilimizin içinde ve şehirlerin sokaklarındaki yayılmacılığına karşı direnin... Korkmayın yahu!.. Kırmanççaya, Zazacaya ve öteki ana dillere sevgi ve saygı gösterin... Bırakın onlar da yaşasın... Yeter ki siz İstanbul Türkçemizin bayrağını en yükseklere kaldırın!.. Bölünmek bir yana, daha da bütünleşiriz.
Elbette ortak ve resmi dilimiz İstanbul Türkçesi olacak... Elbette eğitim bu dilden olacak... Ama "ortak devletimiz" öteki ana dilleri neden ortaöğretimde isteyenlere öğretmesin? Hatta öteki lehçeleri... Türkçenin lehçelerini...
Ya AB’nin ilerlememe raporlarından ya da basınımızdaki AB avukatlarının teröründen çekinip insanlarımızın evangelistleştirilmesine aldırmayanların İslam’ın öteki yorumlarından korkularına ne dersiniz?
CEMEVLERİ´ne "ibadethane" derlerse CAMİLER´e alternatif olurmuş...
Geçiniz!..
Nerenin ibadethane olduğuna ancak YARATAN karar verir ve ona inananlar... Başka kimsenin böyle bir yetkisi olamaz...
Ama niçin geciktirilir ve bir türlü ilerlenemez bu yoldaki açılımlarda... Çünkü korkulur...
Ve bu KORKU’dan kurtulmak gerekir.
Cami cemevinin alternatifi olmadığına göre, niye cemevi caminin alternatifi olsun...
Hepsinin gökkubbenin altında doldurduğu boşluk ayrı ayrı değil mi?
Ve niye cami görevlilerine kamu bütçesinden aylık verilir de, cemevi görevlilerine verilmez?
Niye? Niye? Niye?
Ya o kimi hanımların başlarındaki örtüden korkanlara ne demeli? "Siyasi simge" imiş... Şeriat gelirmiş... Atatürk devrimine aykırı imiş...
Vay vay vay...
Yüzyıl sonra bugünlerimizi okuyacak torunlarımız bize çok gülecekler.
Gülmeyecekler mi?
Yazık öyleyse...
O zamanda da bu zamandaki yerimizde mi sayacağız...
Başörtünün nesi siyasi simgeymiş? Siyasi simge olsa sana ne? Senin rozetini de yasaklayalım mı?
Şeriat gelirmiş? Kolay mı? Nerede şeriatı anlayacak, kavrayacak, razı olacak ve uygulayacak olanlar...
Atatürk devrimi mi?
Söyler misiniz, hangi Atatürk yasasında kadın kılığına karışılmıştır. Yoktur, yoktur, yoktur...
Çünkü Atatürk akıllıdır. Böyle bir şeyin yanlışlığını bilir.
Diyorum ki şu KORKU’lardan artık kurtulalım. İstiklal Marşımızın herkese çağrısına kulak verelim.
Korkacaksak KORKULARIMIZDAN KORKALIM...