Yıl 1967… Yaz mevsiminin en sıcak günleri, rahmetli Özcan’ın anlattığına göre Temmuz ayı. Harputlu Mehmet Efendi yani Kemal’in babası vefat etmiş, ben o yıllarda Hopa’da yedek subaylığımı yapıyorum. Fatih camiinde cenaze namazı kılınıyor, mevtayı cenaze arabasına götürecekler…
Yıl 1967… Yaz mevsiminin en sıcak günleri, rahmetli Özcan’ın anlattığına göre Temmuz ayı. Harputlu Mehmet Efendi yani Kemal’in babası vefat etmiş, ben o yıllarda Hopa’da yedek subaylığımı yapıyorum. Fatih camiinde cenaze namazı kılınıyor, mevtayı cenaze arabasına götürecekler…
Cemaatten birisi, “Muhterem cemaat, rahmetlinin bir vasiyeti vardı, derdi ki, sakın beni arabayla mezarlığa götürmeyin omuzlarınızda taşıyın” der demez Hamamcıgil’in İlhan Şimşek (İlhan ağabey), Hikmet Saatçi’ye (Hikmet ağabey’e) döner ve şöyle der: “Ne ula, bize mi sordu da öldü, kim götürürse götürsün, haydi yemeğimizi yiyip arabaya atlar mezarlığa gideriz.” (Bu ifadeler yumuşatılmış ve sansürlenmiştir).
Bu olayın devamı var, biz sadece girizgah yaptık. İşte Kemal Harputlu bu olayın müsebbibinin oğludur.
Kemal Harputlu 157 numara ile ortaokula başlamış, sessiz, soğuk nevale ama çalışkan, cana da yakın, şakalara, esprilere gülen, cevabını da espri ile karşılayan bir genç. Kemal ortaokulda sessiz ve derinden gitmeyi seven biri idi. Derslerdeki başarısı onu biraz şımartmış olacak ki, yavaş yavaş ortaya çıkmış, daha sonra grubumuzun içinde yer almıştır. 1956 yılında hepimiz mezun olup, çeşitli liselere dağılmış olsakta üniversite yıllarında yollarımız tekrar kesişmiş, İstanbul ve Ankara Üniversiteleri üs olmuştu.
Harputlu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirmiş, 1966 yılında Erzurum, Aşkale ortaokulu sosyal bilgiler öğretmenliğine atanmış, 1968 yılında Burdur tarih öğretmenliği, 1970 yılında müdür yardımcılığı, 1973 yılında da Ordu, Ünye Lisesi Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur.
1975 yılında Bakanlık Müfettişliğine atanıp, 1980 yılında Başmüfettiş olan Kemal, 2004 yılında emekliye ayrılmış olup, halen Bedrettin Dalan’ın Vakıf okullarında müfettişliğe devam etmektedir.
Kemal kendi branşındaki hayırları ile çok dua almış ve de almaya devam etmektedir. Şengül kardeşimiz ile evliliğinden 3 oğlu olmuştur. Biri mühendis, biri diş hekimidir, üçüncüsü halen yüksek okulda tahsiline devam etmektedir.
Rahmetli Rıdvan gibi Harputlu da, benim ve Lütfü Kıldı’nın kapsama alanı içindedir. Ona takılmayı, onu işletmeyi çok severiz. Kendisine sorsanız işletilemediği iddiası her zaman geçerlidir, ancak, her zaman oltamıza takılmaya da mahkumdur.
Kahve kültürü oldukça gelişmiştir. Mustafa Kılıçoğlu, Cengiz Kurşunoğlu oyun arkadaşlarıdır. Tarih öğretmenliği yapmıştır, fakat ona o diploma nasıl verilmiştir, hala aramızda tartışılmaktadır.
Kemal klinik bir olaydır. Tarih derslerini bizden almakta, Türkçe dersleri ise şirketimizde bedelsiz verilmektedir. Gülüşü meşhurdur, espriyi iyi değerlendirir, kendi esprisine gülmeyi de becerir. Bu saf görünüşü altında anasının gözü olduğu da gözden kaçırılmaz.
Harputlu kışın kukul takmayı, yemeğe geleceği zaman önceden telefonla menüyü öğrenmeyi ve atama işlerinde benim müşavirliğimi yapmayı çok sever.
Kemalciğim, sana her şey yakışıyor, esprin de, gülüşün de, kukulun da harika. Sen çok yaşa. Prostatında iyi çıktığına göre neşen yerindedir. Canım arkadaşım benim.
EDİTÖRÜN NOTU: Suat Müftüoğlu'nun doyulmaz anlatımı eşliğinde Bayburt'tan renkli simalar ve anılar devam edecek.