Öyle acımasız bir dünya da yaşıyoruz ki bir tarafta toplam dünya nüfusunun yarısını kontrol eden % 1. Diğer tarafta yarısı ile yaşamaya çalışan 7 milyar.
Bu %1 de Allah korkusu yok, bu olmayınca vicdan, ahlak, onur kısaca ideal insan hasletlerin den hiç biriyle tanışmamış bir güruh. Aslında bu %1 , %99’a güruh diyor, ama biz doğrusunu söylemek zorundayız.
Allah ve kitabı para olan bu %1; insanı asla düşünmüyor. Sömürmek için ne kadar dolap varsa hepsini çevirmekten asla vazgeçmiyor.
Medya yolu ile algı oluşturmak onlarda, gizli servisleri ile ülkeleri karıştırmak onlarda, para gücü ile insanları, ülkeleri satın almak onlarda, kendi kurdukları terör örgütleri ile ülkelerin, özellikle İslam ülkelerini karıştırıp istedikleri hükümetleri kurdurmak onlarda, kurdukları bu terör örgütlerinin karşısına geçip, onlarla mücadele etmek onlarda, ülkelerin siyasetini dizayn etmek onlarda, hükümet kurup, hükümetleri yıkmak onlarda, hülasa ne kadar şerefsizlik varsa hepsi onlarda ama demokrat yine onlar!
İnsanlık değerlerine önem veren yine onlar,
Vicdan, ahlak, dürüstlük örneği sergileyenler onlar,
İkiyüzlülük, çifte standardı kendilerine düstur edinen yine onlar...
Çıkarları için krallıkmış, demokrasiymiş hiçbir şey onları ilgilendirmiyor yeter ki dünya onlara hizmet etsin, onları beslesin.
Kendileri dışında kim ölürse ölsün, kim sefalet için olursa olsun onların umurlarında olmaz. Çünkü onlar dünyaya kazık çaktıklarını hiç ölmeyeceklerini zannederler.
Şunu düşünmezler. Hesap döner, sap döner bir gün gelir devran döner. Bir gün bu yaptıklarının kendilerine döneceğini akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Onların bütün işi şeytanla ortak çalışmak. Tuzak kurmak bilmezler ki Allah’ın da bir tuzağı var o tuzak bu gafillerin tuzağına benzemez.
Batı Batı diye diye bizi ve de tüm Müslüman ülkeleri tuzaklarına düşürdüler. Aslında onlara kızmaya hakkımız yok. Bunlar nasıl Müslüman ülkeler ki, yan yana gelemiyorlar, İslam birliği diyorlar ama birlik olamıyorlar, çıkarları olunca İsrail’in, ABD’nin, batının kucağına oturuyorlar.
Bakınız 1821 yılında Fener Rum Patriğinin Rus Çarına yazdığı mektubu okuyalım. Yazan Patrik Gregorius. Bu zat daha sonra paskalya gecesinde resmi elbisesi ile idam edilmiştir. Mektubun metni şu;
"Türkler’i maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Türkler Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetlidir .Gayet mağrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına (Devlet adamlarına, büyüklerine) olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının sağlamlığından gelmektedir. Türkler’de evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, dini sağlamlığını zayıflatmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, milli geleneklerine ve maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün Türkler’in kendilerinden şeklen çok güçlü, kalabalık kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir."
Bu mektup bize hiçbir ders vermiyor mu? Bu gün ülkemiz ve İslam ülkeleri bu kumpasın, bu girdabın içinde değil mi? Biz hala batı batı diyoruz. Ama özellikle ülkemizin aydın geçinen yobazları bu yozlaşmaya çağdaşlık diyor.
Bu yobazlar beyne bakmıyor, insanların kılık kıyafetleri ile çağdaş olunur diyor!
Ne kadar acı, ne hüzün verici ne düşündürücü durum değil mi?
Bu %1 de Allah korkusu yok, bu olmayınca vicdan, ahlak, onur kısaca ideal insan hasletlerin den hiç biriyle tanışmamış bir güruh. Aslında bu %1 , %99’a güruh diyor, ama biz doğrusunu söylemek zorundayız.
Allah ve kitabı para olan bu %1; insanı asla düşünmüyor. Sömürmek için ne kadar dolap varsa hepsini çevirmekten asla vazgeçmiyor.
Medya yolu ile algı oluşturmak onlarda, gizli servisleri ile ülkeleri karıştırmak onlarda, para gücü ile insanları, ülkeleri satın almak onlarda, kendi kurdukları terör örgütleri ile ülkelerin, özellikle İslam ülkelerini karıştırıp istedikleri hükümetleri kurdurmak onlarda, kurdukları bu terör örgütlerinin karşısına geçip, onlarla mücadele etmek onlarda, ülkelerin siyasetini dizayn etmek onlarda, hükümet kurup, hükümetleri yıkmak onlarda, hülasa ne kadar şerefsizlik varsa hepsi onlarda ama demokrat yine onlar!
İnsanlık değerlerine önem veren yine onlar,
Vicdan, ahlak, dürüstlük örneği sergileyenler onlar,
İkiyüzlülük, çifte standardı kendilerine düstur edinen yine onlar...
Çıkarları için krallıkmış, demokrasiymiş hiçbir şey onları ilgilendirmiyor yeter ki dünya onlara hizmet etsin, onları beslesin.
Kendileri dışında kim ölürse ölsün, kim sefalet için olursa olsun onların umurlarında olmaz. Çünkü onlar dünyaya kazık çaktıklarını hiç ölmeyeceklerini zannederler.
Şunu düşünmezler. Hesap döner, sap döner bir gün gelir devran döner. Bir gün bu yaptıklarının kendilerine döneceğini akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Onların bütün işi şeytanla ortak çalışmak. Tuzak kurmak bilmezler ki Allah’ın da bir tuzağı var o tuzak bu gafillerin tuzağına benzemez.
Batı Batı diye diye bizi ve de tüm Müslüman ülkeleri tuzaklarına düşürdüler. Aslında onlara kızmaya hakkımız yok. Bunlar nasıl Müslüman ülkeler ki, yan yana gelemiyorlar, İslam birliği diyorlar ama birlik olamıyorlar, çıkarları olunca İsrail’in, ABD’nin, batının kucağına oturuyorlar.
Bakınız 1821 yılında Fener Rum Patriğinin Rus Çarına yazdığı mektubu okuyalım. Yazan Patrik Gregorius. Bu zat daha sonra paskalya gecesinde resmi elbisesi ile idam edilmiştir. Mektubun metni şu;
"Türkler’i maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Türkler Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetlidir .Gayet mağrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına (Devlet adamlarına, büyüklerine) olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının sağlamlığından gelmektedir. Türkler’de evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, dini sağlamlığını zayıflatmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, milli geleneklerine ve maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün Türkler’in kendilerinden şeklen çok güçlü, kalabalık kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir."
Bu mektup bize hiçbir ders vermiyor mu? Bu gün ülkemiz ve İslam ülkeleri bu kumpasın, bu girdabın içinde değil mi? Biz hala batı batı diyoruz. Ama özellikle ülkemizin aydın geçinen yobazları bu yozlaşmaya çağdaşlık diyor.
Bu yobazlar beyne bakmıyor, insanların kılık kıyafetleri ile çağdaş olunur diyor!
Ne kadar acı, ne hüzün verici ne düşündürücü durum değil mi?