“Biz”i yani kendisini TÜRK hissedenleri… Unutmayın, ya da hatırlayın, ya da bilmiyorsanız öğrenin! Sınırları içinde yaşadığımız ve imkanlarından yararlandığımız; devletli olmanın nimeti içinde olduğumuz bu devletin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ’dir. Bu devlet TÜRKİYE DEVLETİ’dir ve bin yıllık bir tarihi vardır.

“Biz”i yani kendisini TÜRK hissedenleri… Unutmayın, ya da hatırlayın, ya da bilmiyorsanız öğrenin! Sınırları içinde yaşadığımız ve imkanlarından yararlandığımız; devletli olmanın nimeti içinde olduğumuz bu devletin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ’dir. Bu devlet TÜRKİYE DEVLETİ’dir ve bin yıllık bir tarihi vardır.

Bu devleti dünya coğrafyasında binlerce yıllık tarihi olan TÜRKLER kurdu… Doğudan gelen TÜRKLER ve buralarda yaşayan TÜRKLER… Binlerce yıldan beri Anadolu’da ve çevresinde, Trakya’da, Balkanlar’da yaşayan TÜRKLER…

Başka yerli halklardan, Balkanların, Kafkasya’nın, Güneyin halklarından Dünyanın başka yerlerinden, TÜRKLÜĞE katılanlar oldu. Onlar da TÜRK oldular ve kurucu hakkına sahip oldular… Onlar bugün milyonlarca ana dili başka olan TÜRKLER’dir.

Onlardan Hakan katunu da oldu; Sadrazamlar da, vezirler de, paşalar da ve her türlü görevlerde bulunanlar da…

Kurucu atalar Kınık boyu Selçuklularıydı… Yeniden kuranlar Kayı boyu Osmanlıları… Yeniden kuran ve adını TÜRKİYE CUMHURİYETİ koyan Karamanlı Yörüklerden Mustafa Kemal oldu. Ona yürekten ATATÜRK diye seslendiler…

TÜRK’ün konağına konuk olup ta TÜRK olmayanlar da her türlü insani hakkın sahibi oldular… Selçukluda da, Osmanlıda da, Cumhuriyette de…

Elbette olmalıydılar. TÜRK’ün töresinin üç temeli vardı: Milli, Manevi, İnsani…

Şimdi, insani değerlerin en önemlilerinden olan, hak ve özgürlükler ve demokrasi çağındayız. Demokrasi insanlık değeridir ve biz onda herkesten daha ileri olmalıyız. Gerçekten halkın kendisini yönetmesi temel olmalıdır. “Gerçekten” olması için de, Genel Başkanlık Sistemi, Milletvekili Dokunulmazlığı ve Halkın iradesine konulan barajlar kaldırılmalıdır.

Gerçekten hak ve özgürlükler geçerli olmalıdır. “Gerçekten” olması için de, iradenin hür ve eşit biçimde yaşama özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, düşünce özgürlüğü tam anlamına ulaşmalı ve girişim özgürlüğünde ve tüketimde adalet sağlanmalıdır.

Katılımcılık ve çoğulculuk sadece yasalara değil; gönüllere yerleştirilmelidir.

Ve bütün bunlar yapılırken unutulmaması gereken bir öncelik vardır: TÜRK kimseyi zorla, baskıyla TÜRK yapmamıştır, yapmamalıdır… Ana dilleri yasaklamak ahmaklıktan başka anlam taşımaz.

TÜRK olmak isteyenlere de kimse engel olmamalıdır, olamaz…

Kendilerini insancıl ve çağdaş sanan birçok ırkçı bu TÜRK OLMAK kavramını anlamazlar.

Çünkü onlar liberal geçinen despot ruhlulardır.

TÜRKLÜK elbette bir tercih meselesidir ve kendisini TÜRK hisseden ve TÜRK KÜLTÜRÜ içinde yaşayan herkes TÜRKTÜR…  

Ne demiştik?

İçinde yaşadığımız devlet TÜRKİYE DEVLETİ’dir. Türk, ana dili ne olursa olsun kendisini TÜRK hissedendir ve onlar TÜRKİYE halkının büyük çoğunluğudur; ezici çoğunluğudur…

Kendisini TÜRK saymayanlara da saygımız vardır ve onları saygı içinde dinleriz ve onlarla anlaşırız…

Bir de ötekiler var:

Onlar ana dilleri Türkçe olsa da, olmasa da TÜRK’e, Türk’ün milliyetine, maneviyatına, devletine ve ülkesine düşmanlık duyanlardır.

Onlar, ne derlerse desinler bu ülke TÜRKİYE’dir. Ve bu ülkeyi kuranlar TÜRKLER’dir.

Ve elbette: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Ağustos / 2010