Kaç yıl oldu, saymadım, cezaevinden önce el yazısıyla yazılmış öyküler geldi, onlar için Yeniçağ Gazetesindeki köşemde övgülü yazılar yazdım, hak ediyordu çünkü.
Yazarın adı Mehmet Ali Bulazar’dı.
Bulazar, öykülerinin kitap olmasını istiyordu, uğraştı, didindi, sevgili eşinden destek aldı bu bağlamda ve ilk öykü kitabını çıkarmayı başardı. Bayburt Postasında 24 Ekim 2022 tarihinde, o kitap için “Cezaevinden gelen güçlü/içli öyküler: Cennet Dağı” başlığıyla yazı yazdım ben.
Şimdi ikinci kitabı geliyor Bulazar’ın cezaevinden. Mahpusluğa yazarak, üreterek meydan okuyor kardeşimiz. Bu kitap bir roman ve “İçimizdeki Putlar” adını taşıyor ve Sınırsız Yayınevi tarafından yayımlanmış.
“Yazarın yerdeş yandaşlıklara, protokol ziyaretlerine, güç odaklarıyla lobi yapmaya ihtiyacı yoktur. Yazar, oturur yazar. Yazdığıdır tüm gücü” demişim bir yazımda. Mehmet Ali Bulazar bu dediğimin en sağlam kanıtı. Oturup yazıyor, cezaevinde yazıyor, yazdığıdır tüm gücü.
Bulazar’ın bu yeni romanının arka kapağı benim satırlarıma ayrılmış. Övünç ve mutluluk benim için.
Sıradan bir roman kurgusu içine, sıradan insanları sokuşturmuş yazarımız, ne var ki, bu karakterlere üflediği tinler ve olaylar örgüsü, iç hesaplaşma epikrizleri hiç sıradan değil, derin ve olağanüstü de…
Yoksulluk, duygusuz yönetsellik, cinsellik tutkusu… Bunların arasında gidip gelen kişiler… Sonunda sular akması gereken yerlere doğru akıyor, varması gereken denizlere varıyor, ölen ölüyor kalan sağlar muratlarına eriyorlar.
Bu romanda hoşuma giden şiirsel söylemler var, sıradanlıktan çıkarıyor kitabı daha da çekici kılıyor. Birkaç örnek vereyim:
“Kulaç atmalıydı güvenin sakin sularına doğru.”
“Bulutlara yanaklarını yaslıyordu.”
“Minnet duy bu cömert ilaheye.”
“Vücut denilen donanıma şehvet yazılımı yüklenmesi bilinçli ve işlevsel bir seçimdi.”
“Cinsel aşkın harareti değildi teninde duyumsadığı.”
“Aşk diyordu tenin var ettiğine.”
İnsanın özgüçsel dokusu bildiği sözcüklerdir. Bulazar’ın bildiği ve içini doldurduğu, anlam ve öykü kattığı sözcükler pek çok, bu dediğimi, bu romanı okuyacak olan edebiyat tutkunları da duyumsayacaklardır.
Kalemin durmasın, özgürlüğe doğru kanatlan kardeşim!