Günümüzde sık sık antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımından dolayı insanlığın felaketle karşı karşıya olduğu ilgililerce belirtiliyor. Bundan tam 26 yıl önce 1989 yılında Bayburt Postası Gazetesi'nde yayınlanan, antiboyitiklerin bilinçsiz kullanımı hakkındaki makalemi yeniden okuyucuyla paylaşıyorum. 

***

"Kemoterapi vücudu istila eden mikroorganizmaların veya parazitlerin, vücuda zarar vermeden öldürebilen ilaçlarla yapılan tedaviye denir. Kemoterapötik ise bu tedavide kullanılan ilaçlara denir. Antibiyotikler de kemoterapötik ilaçlardandır. Vücuda giren hastalık etkeni olan mikroorganizmalar çok çeşitlidir. (Helmintler, amip, plazmodi, laysmanya ve diğer protozonlar, bakteriler, funguslar, riketsiyalar, viruslar) o yüzden kemoterapide de kullanılan maddelerde o oranda eşitlidir.

(Antibiyotik ismi daha çok bilindiği için kemoterapötik yerine geçmek üzere yalnızca bu ismi kullanmayı uygun bulduk.) Çevremizde gözlemlediğimiz kadarı ile en ufak bir rahatsızlıkta hovardaca antibiyotik kullanılmaktadır. Son zamanlarda çeşitli kurumların sigorta imkânının artması da, bu bilinçsiz israfı hızlandırmıştır. Bu tür ilaçları kullanırken, aşağıdaki hususların bilinmesi hayati önem taşımaktadır. 

a) Bazı antibiyotiklerin selektifliği çok azdır, bakteri (mikrop) kadar vücut hücrelerine toksik (zehirli) etki yapar. (Penisilinin bu toksik etkisi azdır.)

b) Başlangıçta ilaç bakteriler üzerinde etkilidir, temas süresi boyunca veya tekrarlanan temaslar sırasında bakterilerde ilacın etkisine karşı direniş (rezistans) gelişir. Bu sebepten bir antibiyotik aynı bakteri türüne karşı başlangıçtakinden binlerce kere daha yüksek konsantrasyonlarda dahi etkisiz kalabilir. Üstalik bir antibiyotik çeşidine karşı duyarlılığını kaybeden bakteri türü, buna yakın kimyasal yapıda olan veya farklı yapıda fakat, benzer etki mekanizmasına sahip olan diğer bir antibiyotiğe de direnç kazanabilir. (Çarpraz rezistans) Örneğin oksitetrasikline direnç kazanan bir bakteri bu maddeye benzer kimyasal yapıya sahip tetrasiklin (Tetra, azetetralet) klor tetrasiklin ve dimetil klor tetrasikline karşıda direnç kazanmış olur. Ayrıca tetrasiklinlere direnç kazanmış gram negatif bakteriler, benzer bir etki mekanizmasına sahip olan kloramgenikola (Kemisetin, Viklorin, Liyomisetin) genellikle direnç gösterirler.

Antibiyotiklerin yoğun kullanıldığı hastanelerde, hastane dışına göre direnç susları daha fazla oluşmaktadır. 

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Glasgow Roval hastanesinin ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmada, hastalık etkeni olan mikro organizmaların antibiyotiklere olan direncinin ülkeden ülkeye, şehirden şehire farkılık gösterdiği bir kere daha ispatlanmış. Bu araştırma sonuçlarına göre antibiyotiklerin mikropları yok etme yüzdesi: İngiltere'de yüzde 97,1, Ankara'da yüzde 26, Trabzon'da yüzde 60. 

Bu sonuçlar memleketimizde ne kadar bilinçsiz ve çok miktarda antibiyotik tüketildiğinin ispatıdır.

Antibiyotik ilaçlara karşı bakterilerde rezistane (direnç) oluşmasının sakıncaları: 

1- Normal tedavinin başarısız kalmasına neden olur.

2- Normal doz etki etmediği için daha fazla ilaç kullanılmasına ve tedavi süresinin uzanmasına yol açar. Hastada yan tesir imkânı artar ve tedavinin parasal maliyeti artar.

3- Henüz direnç oluşmamış yeni, pahalı ilaçların kullanılmasına ve kombine ilaç kullanılmasına yol açar.
Bakterilerin direnç kazanma ihtimalini azaltmak için neler yapılmalıdır:

a) Hastalık etkeni bakterinin duyarlı olduğu ilaç kullanılmalıdır. Soğuk algınlığı gibi viruslardan ileri gelen ve antibiyotiklerin etkisiz kaldığı durumlarda bu ilaçların kullanılması yanlış ve zararlıdır.
b) İlaç yeterli dozda ve mümkün olduğu kadar kısa kullanılmalıdır.
c) Mümkünse, ilaç uygulanmadan önce hastadan izole edilen bakteri ile duyarlılık testleri yapılarak bu testlerin sonucuna göre ilaç kullanılmalıdır.
d) Mümkün olduğu kadar dar etki alanlı antibiyotikler kullanılmaldır.
e) Salmonella, Shigella türleri gibi bazı bakteriler, insana kısmen hayvanlardan geçtiğinden antibiyotik ilaçların hayvanlarda kullanılmasında da bu hususlara uyulmalıdır.

Antibiyotiklerin önemli yarı tesileri:

İlaç alerjisi, Nörolojik ve psişik bozukluklar, sindirim sistemi ve barsak florası bozuklukları, böbrek, karaciğer zedelenmesi, kemik iliği depresyonu (kloramfenikolde), Hemolitik anemi, Teratöjenik etkiler (gebelerde yavruda olabilecek yan etkiler).

Bu hususların dışında, antibiyotikler ve diğer ilaçları kendi kendine ve tıpla ilgisi olmayan tanıdıkların tavsiyesi ile kullanılmamalıdır."

(2-9 Kasım 1989 - Bayburt Postası Gazetesi)

***
O tarihlerde 1 gramlık enjektabl şekilleri dahi, ayaktan, raporsuz, kültür antibiyogramsız, uzmansız ödenen 1. sınıf antibiyotiklerin aşırı sarfiyatı üzerine bu yazı yazılmıştır. Aynı tarihlerde Gümüşhane Bağkur İl Müdürlüğüne bu ilaçların bu şekilde kontrolsüz kullanımının yanlış olduğu hakkında yazılı görüş bildirilmiştir.