Önce çok mutlu olduğumu söylemeliyim.


Bu sevincin; maceranın, tutkunun, mutluluğun sürekli olmasını istiyorsak, yükseklerden uçmayı bırakıp, yere konup, ayağımızı sağlam basıp, bir önceki deneyimdeki yanlışlıkları ve şapkamızı masa
nın üstüne koyup, sıkı bir özeleştiri yaptıktan sonra gerçekçi hedefler belirleyip, kararlı ve taviz vermeden, popülist olmadan kolkola, omuz omuza yürümemiz lazım.

İş önce yöneticilerimize düşüyor.
Başarılar diliyor, teşekkür ediyorum.
 

ACI...

Bayburtspor'u Bayburt'ta kurulu ama işlemeyen bir kulübün; Kalespor'un karnından sezaryenle çekip alan iki kişiden biriydim. Allah şifalar versin, sevgili Çiriş Abdurrahman ağabeyim (Öksüz) ameliyat ortağımdı.

Sene 1973'tü. Tam 
11 yıl, 1984'e kadar birçok değerli arkadaşımla birlikte Bayburtspor'da yöneticilik yaptım. Ama o arkadaşlarım da takdir eder ki sorumluluk hep bendeydi, kabulümdü.

Şimdi yazacağım olay da tamamen benim insiyatifimdedir ve yukarıda Allah var, bugüne kadar hiç kimseden bu konu hakkında bir sitem bile işitmedim. Hepsine şükranlarımı sunuyorum. Helallik istiyorum.

Karanlık basmış, yaz olmasına karşın serinlik çökmüştü. Ertesi gün Şairzihni Kulübü'yle bir maç oynayacaktık. Bizim oynanan ligde hiç bir iddiamız kalmamıştı ama onların vardı ve şampiyon olmaları için bizi yenmeleri şarttı. Yoksa bir Gümüşhane takımı şampiyon olacaktı, kimin şampiyon olacağı bizi pek ilgilendirmezdi.

Oynayacağımız maçın fikri hazırlıklarını yapıyorken, pansiyon gibi kullandığım odanın kapısı yarım saatlik aralıklarla 4 kere vuruldu.

Her seferinde samimi olduğum veya hiç hazzetmediğim, her gün birlikte vakit geçirdiğim veya odama bir kere bile uğramamış insanlar ellerinde çikolatalar, içecekler, yiyecekler ile yüzlerine gülücük maskelerini takarak girdiler. Hepsinin ziyaret sebebi ayniydi. Yarın ki maçta Şairzihni'ye karşı maçı kaybetmemiz yani "şike" teklif ediliyordu.

Hepsini hediyeleri ile birlikte geri püskürttük ama bize de olan oldu.
Sabaha kadar uyuyamadım.



Takımlar seremoniye çıkmak üzereydi. Rakip takımın yöneticisini çağırdım ve bu konuşmanın aramızda kalacağına yemin ettirdikten sonra maçta sahte lisansla oyuncu oynatacağımı, eğer maçı kazanırlarsa sorunun kendiliğinden ortadan kalkacağını ama biz kazanırsak oyuncu listesindeki sahte lisanslı oyuncuya itiraz etmelerini ve maçı "hükmen" kazanacaklarını söyledim. Gitti.

5 dakika sonra takımın arkasından sahaya çıktım ve gördüm ki yaptığım "şike" yi kendi sporcularım dahil bilmeyen bir tek kişi bile kalmamış.

Hayatımın en büyük utancı içinde maçı bitirdim ve kulübün anahtarlarını masanın üstüne bırakıp Bayburtspor'u ve kısa süre sonra da Bayburt'u terkettim.

Adlarını vermediğim ziyaretçiler ve yaptığımız rezilliği yayan yönetici, şükürler olsun sağlık içindeler, yaşıyorlar. İsimlerini isterlerse kendileri açıklasınlar. 

Bu olayı tarihe not düşmek için anlatmam gerektiğini düşünüyordum.

Anlattım.
O rezilliği, o utancı tekrar yaşamak pahasına anlattım.

Mağdur ve mahcup ettiğim herkesten özür diliyorum.