Yazıyoooor! Yazıyor!
Muayenehanesinde öldürülen doktoru yazıyor...

Ankara güne bu elemli haberle başlamıştı... Konya sokaktaki kalabalığın uğultusunu küçük çocuğu sesi sessizliğe boğmuştu. CHP il başkanlığının önü ve yanındaki Cihan kıraathanesinin önündeki kalabalığı bir anda ölüm sessizliği kaplamıştı. CHP il başkanlığının balkonunda görünen şık giyimli Cumhuriyet beyefendisi "efendiler, Doktor Neşet Naci Arzan dün akşam muayenehanesinde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmiştir!" diyerek sözlerini bitirip tekrar içeri girmişti...

Kalabalık şaşkınlık kim öldürdü? neden öldürdü? sorularını birbirlerine sorarak yanıt arıyorlardı.

"Sonbahar kendini iyice hissettirmiş, bardaktan boşalırcasına yağan yağmur sokaklarda ve caddelerde derecikler oluşturmuştu. Boş ve ıslak caddeleriyle, karanlık sokaklarıyla Ankara terk edilmiş şehir izlenimi veriyordu. Kıraathaneler, birahaneler ve gazinolar ise bir o kadar kalabalıktı. Ulusta esnaf çekilmiş, hanlar boşaltılmıştı. Hanlar içinde yanan tek tük Avukat ofisleri ve muayenehane caddeye yaşanmışlık hissi veriyordu... Karanlık sokaktan yağmura aldırış etmeden koşarak caddeye yönelen gizemli iki adam. Caddeye yöneldiğinde koşmayı bırakmış, hızlı adımlarla Büyük Toygar Han önüne geldiklerinde kapıda biri nöbetçi kalmış diğer arkadaşı karanlık han koridoruna yönelmişti. Otomatik lambaya dokunup, aydınlanan koridorda merdiven çıkışını gördükten sonra merdivenlerden süzülerek ikinci kata çıktı. Aralık bırakılmış kapıdan içeri girip bekleme salonundaki deri koltuğa yığıldı. Doktor, hastasına reçetesini yazmış geçmiş olsun temennileri arasında hastasını uğurlayıp kapıyı kapattıktan sonra masasına oturmuş kendisini baş aşağı süzen gizemli adama bakıyordu. Bu karşılıklı bakışma bir kaç saniye sürmüştü. Gizemli adam cebinden çıkardığı silahı ateşlemesiyle kafasına isabet eden mermiyle doktor yığılmıştı masasına. Devamında 4 el daha ateş edip, soğuk kanlılıkla kapıya yönelip merdivenleri indikten sonra iki gizemli adam koşar adım karanlık sokağa karışmışlardı..."

Silah sesiyle olay yerine intikal eden güvenlik güçleri, acil yardım ekipleri...

Olaydan bir kaç gün sonra katil zanlısı olarak Reşit Mercan adında bir zat yakalanmış polise ifadesini vermiş suçunu kabul etmişti. Kısa bir süre sonra cinayete bir arkadaşının daha katıldığı ortaya çıktı! Cinayete karıştığı iddia edilen kişi dönemim Genel Kurmay başkanı olan Rauf Orbay'ın oğlu Haşmet Orbay'dı...

Hulasa Reşit Mercan adam öldürmekten 20 yıl, Haşmet Orbay katile silah temin etmekten 1 yıl hapis cezası almıştı. Sıradan bir cinayet gibi gösterilmeye çalışılmış olsa da ince hesapların olduğu zamanla ortaya çıkmıştı.

Bitişte başlangıç!

Avukat Hamit Şevket İnce, fevkalade bir hukuk mücadelesi vermiş "Vali ve Savcının olayı çarpıttığını ima etmiş" iddiasını dikkate alan Yargıtay  kısa bir süre sonra kararı bozarak mahkemenin Bolu'da yapılmasına karar vermişti.

Her şey bir anda değişmiş cinayeti Haşmet Orbay'ın işlediği, Vali Nevzat Tandoğan ve Savcı Kemal Bora'nın Reşit Mercan'a gerçeği söylememesi, suçu üslenmesi için baskı yaptıkları ortaya çıkmıştı!

1- Reşit Mercan cinayeti işleme sebebini namus davası olarak gösterip ifade vermişti.
2- Haşmet Orbay cinayeti işlemiş Reşit Mercan cinayeti üstlenmişti.

Bu iki gençten biri cinayeti işlemişti. Vahim olan işin diğer boyutu...
 
Haşmet Orbay ile Doktor Neşet Naci Arzan arasındaki husumet neydi? Cumhuriyet Savcısı ve Vali neden olayı çarpıtma gereği duydular? Cinayeti Vali Nevzat Tandoğan mı tertip etmişti? Komünist Rusya'nın Türkiye üzerinde ki etkisi neydi? 1944 Türkçülük Turancılık davasıyla bir alakası var mıydı?
 
Varsayımlar üzerinden devam edelim.
 
Balkanlar ve Rusya "Komünist yönetim" sınırları içerisinde zulüm gören Müslümanlara toplanan paralar Doktor Neşet Naci Arzan tarafından mı kontrol ediliyordu? Ediliyorsa parayı Müslümanlara ulaştırdığı için mi? Yahut kendi zimmetine geçirdiği için mi Öldürülmüştü?!

İslamcılara (!) göre; cinayetin tek sebebi mazlum, mağdur, zulm altındaki Müslümanlara toplanan paraları gönderdiği için öldürülmüştü!

Bu suçlamaları reddeden Hükümet kanadına göre; Aralarında açıklayamadıkları bir husumet olduğu yönündeydi cinayetin sebebi...

Hatırıma bir kaç mısra getirmişti bu vaka;
 
"Kapı çalar
Vade dolar
Geride kalanlar
Bazen ahlar
Bazen vahlar
Beddua ile
Seni son yolculuğa
Uğurlar"
 
Ölen toprakta huzur içinde, geride kalanların gözünde yaş...

Öldürenlerin sebebi ne olursa olsun vicdanı rahatsızlıklarını "kıyameti gibi ensesinde" hissederek yaşamıştı. Geride kalanlar tedirgin, korku, hasret içinde gözünde yaş ile...

Garip, gizemli, entrika dolu, aydınlatılmamış bir Ankara cinayeti olarak tarihimizde yerini almıştı bu cinayet vakası...
 
Sonuç olarak Bolu'da yapılan mahkeme sonuçlanmış...

Cinayeti işlediği sabitlenen Haşmet Orbay idam cezasına "afla 10 yıla düşüyor", yardım ve yataklıktan Reşit Mercan 9 yıl hapis cezasına "afla 1 yıla düşüyor" çarptırılmıştır. Devlet bürokrasisinde önemli istifalar, Genel Kurmay Başkanının istifası ve en önemlisi Bolu'da mahkeme nihayetinde intihar eden Nevzat Tandoğan'dır.
 
Ankara'da önemli bir meydana ismi verilmiş, Cumhuriyet Türkiyesinin önemli bürokrasisinden olan, 18 yıl Ankara valiliği görevinde bulunan Nevzat Tandoğan neden intihar etmişti?
 
40'lar ince hesaplaşmaların mübareze sahası!