Ay’dur naçar ağlama, Gün’dür geçer ağlama, Bu kapıyı kitleyen, Bir gün açar ağlama... Annem yattığı yerden maniler söylüyor. Babam, söyletip gülüyor. Birisi 84 yaşında, diğeri 85… Acaba hangisi daha büyük? Ya da yaşıtlar mı? Tatlı tatlı konuşup tartışırlar…

Ay’dur naçar ağlama, Gün’dür geçer ağlama, Bu kapıyı kitleyen, Bir gün açar ağlama... Annem yattığı yerden maniler söylüyor. Babam, söyletip gülüyor. Birisi 84 yaşında, diğeri 85… Acaba hangisi daha büyük? Ya da yaşıtlar mı? Tatlı tatlı konuşup tartışırlar…

Biliyorsunuz biz Kitre köyündeniz… Annem Çerçi köyünden… Bayburt, artık koskoca vilayet… Köyden çıkalı 55 yıl oldu ama Annem hala Çerçice, Kitrece konuşuyor… O da ne mi? Bayburtça’nın bir alt ağzı…

Annem çok iyi bir anlatıcı… Babam ise dinleme ustası… Annem eskilerden, yenilerden anlatıyor. Babamın bakışlarından bir şeyler mi sezmiş ne? Soruyor.

- Ne bahisan? Doğru deyirem!..

Babam gülerek karşılık veriyor:
- Bir şey demeyrem… Doğru deyisen!..

Sonra bana dönüp açıklıyor:
- Biz annenle böyle konuşuyoruz…

Babam öğretmen ve İstanbulcayı çok iyi konuşur. Canı isterse de çok iyi bir hatiptir. Altmış yıl önceden beri benim başöğretmenimdir. Öğretmendi, fark derslerini verip lise diploması aldı; sınava girdi kazandı; Üniversiteye benden bir yıl sonra başladı. Birlikte bitirdik. Okumaya onun kitaplarını okuyarak alıştım.

Annemin öğrenimi ilkokul… Ama benim en iyi okuyucum ve dinleyicim annem… Gerektiğinde de eleştirilerini esirgemez…

Annem yataktaydı… Hastalanmış… Babam ilaç vermiş… Dil altı ilacı… İyileşmekte… Annem nazlanıyor:
- Baban toktorum, benim, toktorum…

Sonra bana fısıldıyor:
- Utaniram… Gocamdan utanirem ki hastayam diyem.

Babam duyuyor ve takılıyor:
- Hesna ne yapısan? Eyisen, eyisen… Kemali gördün eyileştin…

Annemin “gözleri ışıklanınca” dili açılıyor ve eskilerden anlatıyor, anlatıyor… Tatlı tatlı… Tatlı çerçi diliyle… Çerçi-Kitre’ce elbette Türkçenin güzelliklerinden biri… Anamın dili…

İstanbul Türkçesi bizim gelişmiş, görkemli ortak dilimiz… Onu çok seviyorum. Ona hayranım. Ama ne olur, anamın dilini de sevmemi de bana çok görmeyin… Bu dili de hor görmeyin… Başkalarının analarının dillerini de…

Babam bana bir şeyler anlatıyor. Annem duyamamış sesleniyor:
- Beni mi donatisan?

“Donatmak” anamın Türkçesinde dedikodu yapmak…

Elbette annemi donatmıyorduk… Babam, Annemin sağlık durumunu anlatıyordu…

DOĞU EFESİ

Annemin adı Fatma… Hesna denilmeye alışılmış… Babam Celalettin… Onun babası Molla Abdullah Efe…

Evet Efe… Biz o Efe’nin çocuklarıyız. Ondan mı Zeybek olmuşuz ne?

Bu yazıyı sevdiyseniz de, sevmediyseniz de Annemin bir manisi ile bitirelim:

Garanfilem biberem
İçiizde dilberem
Tökmeyin üziizi
Misafirem giderem

Mutlu bayramlar…

Kasım / 2010