Öğretmen-yazar Nihat Ahlat’ın imzalı olarak gönderdiği “Oluk” adlı öykü savındaki kitabını (Artshop Yayınları) yeni bitirdim.

Nihat Ahlat, öğretmenlik yıllarında yaşadığı ilginç anıları anlatmış aslında. Bunlara öykü demek ne kadar doğrudur?

O zaman gelsin başlıktaki soru: Anı ve anlatı, nasıl öykü olur? 

Salt olgu aktarımı değildir öykü, düz anlatım da değildir. Romansal anlatı da değildir, kısa roman da değildir.

Peki nedir? İmgeli ve iletili anlatımdır, şiirsel anlatımdır. Edebî insan çözümlemeleri içerir öyküler. Bu bağlamda diyebiliriz ki, öykünün deneme ve mensur şiirle sınır uyuşmazlıkları çıkar sık sık

Nihat Ahlat’ın kitabında anlattıklarının çok azı öykü ölçütlerine sığıyor, çoğu anı-anlatı kapsamında görülmeli bence.

Peki değersiz mi bu anı-anlatılar? Değil kesinlikle değil, ama öykü değiller.

Özellikle yazarın şehirlerimiz ve geçmişimiz bağlamında yazdıkları, tarihsel ve sosyolojik olarak pek değerli. 

Şehirler yazarlarının anlatıp aktardıklarıyla kimlik, kişilik, özgünlük ve özellik kazanırlar, övünürler, örneklik sergilerler. Bir söz, bir anekdot, bir fıkra, bir şiir, bir türkü, bir atasözü, o şehri sizden yapar, sizi o şehirli. Bir tarihi eser, bir dağ, bir akarsu, bir göl, bir anıt ağaç, bir sokak ya da cadde ve bunlara değgin söylenceler, sizinler özdeşleşir, sözünüze öz katar, izinize çekicilik. Şehirleri herkes anlatır ama yazarlar o şehre bellek verirler, anılarını geleceğe taşırlar. 

Nihat Ahlat’ın köy yaşamı ve köy öğretmenliğine ilişkin anı ve anlatıları bu bakımdan ilginç ve etkileyici. Bunlar bizim gerçek yakın toplumsal tarihimiz ve o yakın tarihin gerçek tanıklıkları. Yer yer gülmece türüne doğru da kayıyor yazarın anlatıları ve bence kalemi gülmeceye daha yatkın. 

Ve bu kitap Nef’i’nin “Sözüm Kasidesi” ile başlıyor. Kim günümüz Türkçesine aktarmışsa kutlamak gerek. “En derin uykulardan kaldırandır sözüm/Güne el koyanları yıldırandır sözüm” dizeleriyle başlıyor ve bu şiirli sunuş için bile okunmaya değer bu kitap.   

Anıları yazmak, hangi tür ve kalıpçada olursa olsun yazmak önemlidir, bu bakımdan sevgili Nihat Ahlat Öğretmenimizi kutluyorum ve kitabını başta öğretmenler olmak üzere herkese salık veriyorum, sözüm kasidesinden iki beyitle söze yekûn vuruyorum:

“Ey umutsuzluk gecesinde bunalanlar
Size müjde yıldızları saçandır sözüm.

Dünya bir benimdir diyenlere derim ki
bu sofrayı herkeslere açandır  sözüm.”