Yılmaz Saka (Hafıza-i Beşer’den)

Bilenler bilir, efsane bir insandan bahsediyorum. Her yönü ile memleketimizin efkârına uygun, ağırbaşlı, çelebi, oldukça nezaket ve zarafet sahibi, bilgili; kendini sürekli yenileyen, okuyan, oldukça kültürlü, müktesebat sahibidir. 1970’li yıllarda görev yaptığı Bayburt Kadızade Mahallesi Camii imam hatibi iken engin kültürü ve olağanüstü hitabeti ile gönüllere taht kurmuştur.

Üstün belâgat kabiliyetiyle hamasete bir irtifâ kazandırmıştır, bizce öyle.

Asilzade ve köklü bir ailenin ferdi. Aslen Örence köyünden Madenli Ali Saka beyin iftihar vesilesi olarak yetiştirdiği bir memleket evladı.

Yılmaz ağabey, bizim kuşağa çok emeği geçenlerin başında gelir desek yalan olmaz. Bizim kuşak için söylüyorum, bizler ona gıpta eder, en azından onun gibi güzel konferanslar vermek, etkileyici olabilmek ve konuşabilmek için, çok okumamıza ve gayret etmemize, öğrenmemize vesile biricik bir örnektir diye düşünüyorum.

Güzel, etkileyici ayni zamanda davudi ses tonu ile Türk kültürü ve İslami bilgilere havi konuşmalarına, hutbelerine, vâzı nasihatlerine doyum olmazdı. Çok genç olmasına rağmen kitleleri etkileyen olağanüstü bir cazibesi de vardı. Aldığı dini eğitim ve edindiği lokal kültür ile Türk kültürünü o genç halinde bile çok etkileyici bir uslupla insanlara aktarabiliyor ve yıllarca etkisinde bırakabiliyordu. Onu o günlerde tanıyanların ilk söyledikleri intibaları; "hitabette bir numara" yaklaşımıdır.

12 Eylül 1980’de Milliyetçi Hareket Partisi parti müfettişi ve eğitimcilerindendi.

Bu gün kemâlatının zirvesinde olan bu ağabeyimiz hayatın türlü zorlukları ile özellikle memleket severliğin ağır faturasına fütursuzca göğüs germiştir.

İlahiyatçı olan bu güzel insan, gurbette Bayburt ve Bayburtlu hemşehrileriyle irtibatını kesmemiş olup, vefalı, kadirşinas bir yapıya sahiptir. Nezaket ve zarafeti dillere destan olup, insana hizmet ve hürmetin hakka hizmet ve hürmet olduğu bilinci içinde kendisi ile hemhâl olanlara bir güzel hoş sada nakşeden bir değerimizdir.

Hafıza-i Beşer / 30 Eylül 2010