Çoruh’un duvarlarını iyileştiriyorlar, iyi tamam ama daha yanlışlarını bitirmediler ki!
 
Size biraz kibirli, biraz kışkırtıcı, biraz da havalı bir giriş gibi gelse de bu ünlü söz, sanki tam da bizim bahtsız Çoruh’un ıslahı için söylenmiş gibi. Söz şöyle: “Amerikalılar doğruyu bulur fakat tüm yanlışları bitirdikten sonra!”
 
Şimdi muhataplarım yine bana kızabilirler; olsun projeyi bir ‘fotoshop’ hünerinden bir de inşaat başlangıcı fotoğraflarından gördüm. Bir iki kaynaktan da takip ettim.
 
Bayburt’ta da İstanbulda’da, orda da burda da bu konuyu belki 20 yıldır fikri takip yaparak ve yaza, çize yoruldum ama susmayacağım, ‘yanlış karşısında susarsam dilsiz insan olurum’!
 
Bir kez daha anlatayım..
 
Yıllar boyu yaptığımız eleştiriler ‘en’ sonunda ‘en’ tepedeki ‘en’ yetkililerin bile kulağına gitmiş ki Bayburt’u ziyaretinde “Çoruh’u insanla ve yeşille buluşturun” demişti! Paranın ‘en’ tepesindeki kişi de parayı verdi ama neye yarar. Yanlışa devam..
 
Taa 6-7 yerel yönetim öncesinden beri süren yanlışlıklar serisiyle başlayan tahribat, şimdi de yeni rıhtım ve yürüme yoluyla devam edecek gibi.. Pes!
 
Sonunda, iş başında karar vericiler bizi anladılar ama yanlış anladılar. Yıllarca onca eleştirdik, kongreler düzenledik ve konuştuk da, sonucu bu mu olacak ey aklı başında hemşerilerim?
 
Şimdi, yıllar boyu Çoruh’un etrafında ıslah adı altında yapılanlara karşı çıktık ya, onların bundan anladığı şu: 4-5 metrelik o korkunç istinat duvarlarının 2-3 metre aşağısına şerit gibi ikinci bir üstteki yola paralel yürüme yolu yapmak!
 
Bakın ey karar vericiler, ey sevgili hemşerilerim, nehir ıslahı çok özel bir eğitim, birikim, deneyim ve bilgi alanı. Mimarlığın çok özel bir disiplini, tasarım, malzeme ve inşa işi. Ne sıradan kent planlamacıları, ne yapı mimarları ne Devlet Su İşleri teknokratları bu işi bilebilir; ne de inşaatçılık marifetiyle işe girişen inşaat mühendisleri ve yerel yönetim oluruyla bu işler yapılır!
 
Nehir islahı ve çevre tasarımı öyle siyasi irade, para ve adanmışlıkla da çözülemez. Hatta şimdi ortalarda yayınlanan ‘fotoşopunu” gördüklerim gibi yapılırsa kaş yapılırken göz çıkarılır. Yazık!
 
Son on yıl içerisinde oraya arkadaşlarımla birlikte üç kez bu konunun uzmanı kent planlamacıları, alanında uluslararası saygınlığı olan mimarlar, biliminsanları, usta akademisyenler, tasarımcılar getirdik, seminerler, konferanslar düzenledik, kitaplar yayınladık... Gelinen yer bu mu olmalı? Çok üzülüyorum ya medet ey!.. Bu yapılan kamburun üstüne kambur eklemek oluyor.  Ayıp, yazık, günah!
 
Ya hu Allah lillah aşkına bir durun, düşünün! Bu işi iyi bilen önemli mimarlar var; onları, akademisyenleri, uzmanları bir çağırın bu çözümü millete açın, Bayburtluları dinleyin. Partinizin üyelerini, destekçilerini değil de azıcık muhalif akla bir bakın. Bu çok mu zor?
 
Onca yazdık, çizdik konuştuk ama bir kez daha açıklayayım: Mekan, bağlam ve bütünsellikten uzak, yine kalfalık marifetiyle yapılan bu rıhtım önce yanlış, sonra çirkin, en son da işlevsel değil.
 
Yanlış: Çünkü Çoruh; Menderes veya Po’nun bir kolu ya da Porsuk gibi debisi düşük bir nehir değil! İlk taşkında rıhtımını, ağacını, yeşilliğini, çamur ve ‘selinti’ ile örtüp gider. Tamam, bu yürüme yolu olmalı ama kademelerden sadece biri olarak ve çimensiz, çiçeksiz ve de kod farklarıyla tasarlanmalı.
 
Çirkin: Çünkü 4-5 metrelik dimdik duvarı takip eden yeknesak bir görüntü oluşacak. Üstteki duvarı takip eden altta ona paralel bir yürüme yolu, göründe bakın estetik de olmaz. Üstüne üstlük bir de yukarıda yarım daire balkonlar var ki tam dekorasyon peşinde ucuz çözüm.
 
Sonra da işlevsel değil: Çünkü üst rıhtımdan alt rıhtıma dik merdivenlerle inilecek ya da dönülecek. Oysa bu hem doğru olmaz, baharda su akışını engeller hem de su ile temasta çoklu sorunlar oluşur. Ve bu inşa anlayışıyla daha bir sürü anlatmakla bitmeyecek sorunlar yumağı da cabası..
 
İnanın o resmini gördüğüm köprü var ya, şimdikilerden daha kötü. Kemer biçim ve ölçüleri ne gelenekten beslenmiş ne de kolon ve yürüme yolu çağdaş mimari eğilimlerle çözümlenmiş.
 
Bakın hayrıma sonunda söyleyeyim işin doğrusu şöyle yapılır: Kulağınızı iyi açın! Önce 40-50 metrelik bir kısım doğru çizimler ve akılcı çözümlerle 2-3 hatta 4 kademeli yatay veya dikey hatta engelliler için farklı yönlere bakan kademeli yol, rampa ve merdivenlerle çözülür. Sonra uygulamadan önce bu mimarı çizim ve üç boyutlu maket Bayburtluların eleştiri ve onayına sunulur, gelen istek ve öneriler dinlenir, düzeltiler yapılır, sonra sadece o kısım için işe girişilir. Biten iş görülür sonra tümden ıslah işine girişilir. Bütün bu işler merak etmeyin sizin kaybettiğinizden daha az zaman alır. Yeter ki istensin..
 
Bu iş böyle yapılmalı çünkü hayati öneme sahip bir kamusal yapının çözümüne başta o kentte yaşayanların istekleri ve sizin partinizden olmayan (çünkü anlaşıldı ki parti içerisinde böyle bir alan yok!) ortak akıl çözümü katılmadığı sürece yanlışlar zinciri devam edecek.
 
Şimdi bakın eğer birilerini kırmak ya da aşağılamak aklımın köşesinden geçerse çarpılayım! Benim derdim sadece dürüstçe işin bilinen doğrusunu işaret etmek. Ne yazık ki şu anda bu işleri yapanlar sorunun temelden çözümünü bilmiyorlar, yaptıkları sadece iyi niyetli çaba ama işte bu kadar! Ve sadece bilmeyenlerin hep yaptığı gibi inşa, yapıp bitirme ve dekorasyon peşindeler!
 
Ben bazıları gibi ‘beter olsun’ da diyemem, çünkü hem memleketimi katıksız ve çıkarsız bir sevgiyle seviyorum hem de ordaki insanlara gönülden bağlıyım. Ama islah adı altında romantik gayretkeşliklerle yapılan yanlışların tekrarına da karşıyım.
 
Hakikaten şimdi sözün şehvetinden kurtulup gerçekleri söyleyeyim ve bitireyim.
 
Bu rıhtım ve köprüler böyle yapılırsa sonuç Şehit Osman tepesinde beyaz ‘Bayburt Taşı’ ile yapılan mezarlık kapısına ya da ‘kırpaharlar’a veyahut da hemşerilerimi rahatsız eden onlarca yanlış yapılaşmaya benzeyecek. Yani özetlersek; rıhtım yanlış, köprü eskinin üçüncü sınıf taklidi, balkonlar gelenekle ilişkisiz ve etrafla ilişki kuramayan eklektik çözümler sergilenecek.
 
Bakın sevgili hemşerilerim “yanlış bir temel üzerine doğru bina yapılamaz”. Bu nedenle uyarıyorum orda yine yanlış üstüne yanlış yapılıyor. Lütfen karşı çıkın bu para sizin ve yine çarçur edilecek. Lütfen karşı durun, susan suçlu değilse de suç ortağıdır.
 
Yetkililere de şunu söyleyeceğim: Bugün işbaşında olan yerel yönetim ve seçilmişlerin geçmiş yanlışlarda hemen hemen hiç payları yok. Fakat eğer şu an yürütülen proje aynen böyle devam ederse bu işin tüm vebali ve suçu onların boynuna olacak.
 
Bakın söyleyeyim, bu işe şöyle ya da böyle karışanlar, destekleyenler ve yürütenler ilerde dua değil beddua alacaklar. Tıpkı şimdi eski Bayburt’u ve Çoruh’u tahrip edenlere yapıldığı gibi..