Kitabının adını böyle koymuş Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan Bey… “Dirilişin Yol Haritası” diye ikinci bir başlık ekleyerek… Bir zamanlar Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” adlı eser başucu kitaplarımızdandı… Sessiz Ustalar ‘da yeni gençliğin başucu kitabı olmalı. Kendisini genç sayanların ve gençleri yönlendirmek isteyenlerin de…

Kitabının adını böyle koymuş Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan Bey… “Dirilişin Yol Haritası” diye ikinci bir başlık ekleyerek… Bir zamanlar Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” adlı eser başucu kitaplarımızdandı… Sessiz Ustalar ‘da yeni gençliğin başucu kitabı olmalı. Kendisini genç sayanların ve gençleri yönlendirmek isteyenlerin de…

Yazarını tanımasaydım ve yazdıklarını yaşadığını görmeseydim bu kitaba o kadar önem vermezdim.

İnsanlar en iyi yolculukta tanınırmış. Çok uzun yollarda yoldaş olduk Hoca ile..Ve diyorum ki yaşamış ve yazmış. Ve başarmış.

O şimdi Fatih Üniversitesi’nin Rektörü... Hizmet’in Üniversitelerinin başında uyumlaştırıcı. Başarılı bir hekim. Ve bu kitapla hekimlikten hakimliğe uzanmış.

Gül bahçesini gör de baharı anla diyelim ve kitabın girişinde bir bölüm birlikte okuyalım mı?
            
Bir felsefeci gece yarısı yatağında uyuyan eşini uyandırır. Eşi  “hayrola” deyince, felsefeci de “dünyada bu kadar yapılacak iş varken nasıl uyuyorsun hayret ediyorum” der. Aynen bunun gibi, dünyanın her yerinde ve her konuda çözülmeyi bekleyen, yolu bulununca da çözülebilen, problemler mevcut ama maalesef, felsefecinin de belirttiği gibi, bazen ilgililer ve yetkililer ya bilgisizliklerinden ya da ilgisizliklerinden bu problemler çözülemiyor. Çözülemedikleri gibi gittikçe biriken bu problemler arkadan gelen nesillerin önlerine yığılıyor. Onlar da bir yandan kendi problemleri ile diğer yandan da bunları çözmeye çalışmakla uğraşıyorlar.

Burada aslolan herkesin kendi sorumluluğunu bilerek ütüne düşeni yapmasıdır. Neme lazımcılık ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın şeklindeki yanlış inanışla bunların çözülmesi mümkün görünmemektedir.
            
Stajyerliğimizde, hastanede başasistanımız koridorda gördüğü bir kağıt parçasını çöpe attıktan sonra bize dönerek “eğer bu kağıt parçasını ben almazsam kimse almaz şeklinde düşünerek hareket edin” demişti.
    
Bu, ne kadar güzel bir dersti. Her zaman ve her duruma ayarlanabilen bu prensibe uyarak şahsen ben, sadece koridorlarda gördüğüm kağıt parçalarını değil, otoyollarda, yollarda gördüğüm engel teşkil edebilecek her şeyi kaldırmaya çalışıyorum ve çocuklarım başta olmak üzere arabamda bulunan herkes de bu misal olarak görmüş oluyor.
    
Sadece koridorda ve yolda bulunan engelleri ortadan kaldırmak değil insanların önlerinde bulunan tüm engelleri onlardan bir şey beklemeksizin kaldırma gayreti içinde olmak da çok önemlidir.

Kaynak Yayınlarından…

Mayıs / 2010