Sevgili okuyucularım 2009 da yazmaya başladığımız "Hafızai Beşer" yazı dizimizin ilk misafiri idi Rahmetli Hacı Osman Okutmuş.
Hacı Osman Okutmuş amcamız, Bayburt’un dönemi itibariyle memleketin ileri gelen eşraf ve büyüklerimizdendir.
Entelektüel, ülke ve dünya meselelerine müdrik, babacan görüntüsü ile yakışıklı bir 'ehtiyar'. Değerli okurlarım bu ihtiyar kelimesi rahmetli hacı efendinin dilinde pelesenk olmuştu; kendisine has bir üslup ile büyük küçük sevdiklerine “ehtiyar!” diye hitap ederdi.
En belirgin özelliği müşfik ve güler yüzlü idi.. Babacan, duruşu ve vakarı ile insanlara güven ve itimat telkin ediyordu… İnsanlar arasında ayırım yapmazdı, büyük-küçük, zengin-fakir ayırt etmez herkese ayni ilgi ve alakayı gösterirdi...
Kuşağı itibariyle bırakın memleketi, Anadolu da sözü edilen, hatırı sayılan bir kişilikti.. Temsil kabiliyeti ve birikimi ile şehrin en önde gelen eşraflarından biri olması boşuna değildir. Şehrin ekonomik olarak en önde gelen bir iş adamıydı. Oto Parçacı dükkânı, Sineması, Matbaası ve en önemlisi günlük yayımlanan bir gazetesi olan (bu gazete "Bayburt Postası" bu gün 62 yaşına basmış, adeta memleketin maşeri hafızası, arşivi durumundadır); kalbi engin bir insan sevgisi ile dolu, gönlü bol, eli açık, kültürlü, değerli, çelebi bir büyüğümüzdü. Tanıdığı her Bayburt delikanlısına “kuçuk asker” sonraları da “ehtiyar” diye tatlı ve derin izler bırakan düşündüren hatta güldüren bir hitap tarzı vardı.
Yüz akı bir beyefendiyi anlatmaya uğraşıyorum dostlar. Entellektüeldi, yani münevver, haydi haydi zamanlarında bir kasabada yetişmiş ve yaşamış olmasına rağmen bildiğimiz şark, kasaba enteli değil, gerçekten derinliğine bir dünya yorumu olan, okuyan-yazan, irdeleyen, irtifa sahibi, çelebi, akil ve elbette yakışıklı; giyim ve kuşamına itinalıydı.
Kültürel ve sportif faaliyetlere önem veren; konuşma insicamı ve belagati mükemmel, tabiat ve kültür varlıklarına aşık ve korumacı, hanedan, nüktedan; nükte ve ardı arkası gelmeyen fıkralarıyla insanları mutlu eden bir kültür adamı idi.
Memleketin tarihi ve kültürel değerlerine katkıları söylenmeye değer; Maraşal Fevzi Çakmak tarafından "İkinci Plevne" diye tarihe not düşülen Kop Müdafaası Şehitleri Anıtının yapılmasında hususi gayretleri herkesçe malumdur... O bir Türkçü idi esasen. Kavi ve koyu bir Türk Milliyetçisiydi. Şehit ve şüheda denildi mi adeta -şehit- oluyordu. Onun için Rahmetli Türkeş'in Bayburt'ta sevdiği ve değer verdiği iki eşraftan birisi odur. Diğeri de Muhasebeci Halit Koç'tur.
Yüz akı bir beyefendiyi anlatmaya uğraşıyorum dostlar. Entellektüeldi, yani münevver, haydi haydi zamanlarında bir kasabada yetişmiş ve yaşamış olmasına rağmen bildiğimiz şark, kasaba enteli değil, gerçekten derinliğine bir dünya yorumu olan, okuyan-yazan, irdeleyen, irtifa sahibi, çelebi, akil ve elbette yakışıklı; giyim ve kuşamına itinalıydı.
Kültürel ve sportif faaliyetlere önem veren; konuşma insicamı ve belagati mükemmel, tabiat ve kültür varlıklarına aşık ve korumacı, hanedan, nüktedan; nükte ve ardı arkası gelmeyen fıkralarıyla insanları mutlu eden bir kültür adamı idi.
Memleketin tarihi ve kültürel değerlerine katkıları söylenmeye değer; Maraşal Fevzi Çakmak tarafından "İkinci Plevne" diye tarihe not düşülen Kop Müdafaası Şehitleri Anıtının yapılmasında hususi gayretleri herkesçe malumdur... O bir Türkçü idi esasen. Kavi ve koyu bir Türk Milliyetçisiydi. Şehit ve şüheda denildi mi adeta -şehit- oluyordu. Onun için Rahmetli Türkeş'in Bayburt'ta sevdiği ve değer verdiği iki eşraftan birisi odur. Diğeri de Muhasebeci Halit Koç'tur.
Ayrıca ve yine; Dede Korkut ile ilgili olarak, Dede Korkut’un mezarının bulunması ve Uluslar arası bir Festivale adının verilmesi hususunda devlet-vatandaş arasındaki işbirliğine öncülük etmesi; Genç Osman’ın Revan (O, Bağdat değil, Revan seferinde 4. Murat'ın Bayburta geldiğini düşünüyordu) Seferinde 4. Murat ile ilgili olarak aralarında geçen malum tarihi bir olayı sahiplenerek memlekete mal etmesi vs. gibi daha onlarca kültürel katkıları sayılabilir. Burada yeri gelmişken, bu sene (2014) vahim bir kaza (?) sebep gösterilerek kısmen iptal edilen 'Uluslararası Dede Korkut Şenliklerinin' fikir babası da odur. Planladığı veya düşündüğü müstakbel festivalin "Genç Osman" veya "Dede Korkut" olarak ilk olarak resmi makamlara sunan ve Bayburt kamuoyuna deklere eden de odur... Bunun 1. derece de şahidiyim. 1986 Yılında dönemin Kaymakamı Hüseyin Eren beyle beraber yaptıkları çalışmaların sekreteryasının bir kısmını görevim (Tahrirat Kâtibi idim o yıllar) gereği ben yapmıştım.
Halk bilimi diye tarif edilen folklor ve türkülerimize aşinalığı ve derin vakıfiyeti vardı.. Gençlerimizin bu kültürü elde etmeleri için teşvik ve nasihatları dinlenmeye değerdi... Bize 1986 yılında “Bağdat Fatihi Genç Osman” adlı oyunu (Piyes 3 perde-1986) yazma ve sahneye koyma direktifini burada açıklamak istiyorum. Günlerce mütevazı yazıhanesinde oyunu yazma hususunda yardım ve desteklerini unutamam. Şeref konuğumuz olduğu oyunumuzu sahneledikten sonra sahne arkasına gelerek oyunda tüm rol alan arkadaşlarımızı tebrik etmesi ve duygusal bir konuşma ile hepimizin gönlünü alması hala belleklerimizi süslemektedir.
Kültüre aşina bir insandı vesselam.
Vefâtının 22. senei devriyesi olan bu gün, kendisini rahmet ve minnetle anıyorum.. Huzur içinde bir kabir hayatı niyaz ediyorum bu değerli büyüğümüze.
İstikamet üzerine yaşadığını teslim etmek gerek Bu değerli büyüğümüze Cenabı Allah’tan rahmet, mağfiret ve aff niyazlarımızı gönderiyoruz.
Halk bilimi diye tarif edilen folklor ve türkülerimize aşinalığı ve derin vakıfiyeti vardı.. Gençlerimizin bu kültürü elde etmeleri için teşvik ve nasihatları dinlenmeye değerdi... Bize 1986 yılında “Bağdat Fatihi Genç Osman” adlı oyunu (Piyes 3 perde-1986) yazma ve sahneye koyma direktifini burada açıklamak istiyorum. Günlerce mütevazı yazıhanesinde oyunu yazma hususunda yardım ve desteklerini unutamam. Şeref konuğumuz olduğu oyunumuzu sahneledikten sonra sahne arkasına gelerek oyunda tüm rol alan arkadaşlarımızı tebrik etmesi ve duygusal bir konuşma ile hepimizin gönlünü alması hala belleklerimizi süslemektedir.
Kültüre aşina bir insandı vesselam.
Vefâtının 22. senei devriyesi olan bu gün, kendisini rahmet ve minnetle anıyorum.. Huzur içinde bir kabir hayatı niyaz ediyorum bu değerli büyüğümüze.
İstikamet üzerine yaşadığını teslim etmek gerek Bu değerli büyüğümüze Cenabı Allah’tan rahmet, mağfiret ve aff niyazlarımızı gönderiyoruz.