Geçen yıllarda Türkçülük iddiasıyla çıkan bir dergide bir yazı çıkmıştı. Adımı vermeden beni hedef alan bir yazıydı. Ve özet olarak şöyle diyordu: “Sen Çerkezsin, ne diye Türk milliyetçiliğiyle ilgili çalışıyorsun. Sen zaten Çerkez milliyetçisisin. MHP’den ayrılırken de, onlar Türk milliyetçisi, ben Çerkez milliyetçisiyim, onun için ayrıldım. Diye açıklama yapmıştır.”
Geçen yıllarda Türkçülük iddiasıyla çıkan bir dergide bir yazı çıkmıştı. Adımı vermeden beni hedef alan bir yazıydı. Ve özet olarak şöyle diyordu: “Sen Çerkezsin, ne diye Türk milliyetçiliğiyle ilgili çalışıyorsun. Sen zaten Çerkez milliyetçisisin. MHP’den ayrılırken de, onlar Türk milliyetçisi, ben Çerkez milliyetçisiyim, onun için ayrıldım. Diye açıklama yapmıştır.”
Merak ettiğim için yazarı aradım ve sordum: “Arkadaş sen Türk ve Türk milliyetçisi misin?” Karşılığı şöyle oldu: “Evet abi...” Dedim ki: “Bir dakika ben ağabeyinsem sen de Çerkez olmadın mı? Ayrıca bir Çerkez’in Türk milliyetçisi olması seni niye rahatsız etti. Sevinmeli değil misin?” Yazarımız sustu... Ekledim: “Benim Çerkez olduğumu nereden biliyorsunuz?” “Tapu belgesinden...” dedi. Dedim ki: “Tapu belgesinde etnik köken mi yazıyor?”
Bak arkadaş ben Çerkez de olsaydım, Türk milliyetçisi olabilirdim. Çerkez asıllı olup,
Türk milliyetçiliğini savunan birçokları gibi...
Ama üstelik ben Çerkez de değilim. ‘Çerkez’ diye adlandırılan Kuzey Kafkasya’daki halkları Şeyh Şamil’e olan hayranlığımdan ve yüksek kültür dokularından ötürü severim. Ama anadan ve babadan hiçbir karışıklığı olmayan bir Türk’üm... Babam Bayburt Kitre Köyü’nden, annem Çerçili, dedemin babası Çalıklı... Çok merak ediyorsanız ve çok önemliyse gidip araştırın...
Aradan bir süre geçti. Kırıkkale’ye ‘Ahmet Yesevi ve Türk Dünyası’ konulu konuşma yapmaya gidiyordum. Yolda bir yerdeşim aradı. Ve anlattı: Kalın görünüşlü dört kişi kendisine gelmiş ve demişler ki: “Biz N. K. Zeybek’i araştırıyoruz. Onun köyünün adı Kutura imiş. Bu söz Ermenice. Biz onun Ermeni olduğundan kuşkulanıyoruz. Bize yardımcı olur musunuz?” Dostum demiş ki: “Onun köyünün adı Kutura değil, Kitre, Kitre Türkçedir diye değiştirilmedi. Üstelik kökü de Çalık’tır. Ailesi de bilinen bir ailedir; ailesinden Ermeni çetelerince öldürülenler vardır. Yanlış yoldasınız... Yanlış adama takmışsınız...”
Ve ekledi: “Abi, bu sözlerime çok bozuldular.”
Doğrusu 16 yaşımdayken ben de soyumu merak ettim ve araştırdım. Yedi ataya kadar çıktım. Biraz da korkuyordum. ‘Ya Ermeni, Rum falan çıkarsam’ diye. Çıkmadı.
Bugün çıksa?
Hiç fark etmez... Çünkü biliyorum ki millet soy değil; kültür ve bilinç konusudur. Türk kültürü içinde ve Türklük bilincinde olan Türk’tür. Soyunda hangi başka kültür ve bilinç olsa da...
Amiyane gözlemle bilinen gerçek de budur; bilimin gerçeği de... Tek soydan gelen ve karışmadığı varsayılan Pigmelerin varlığından söz edilebilir ama onlar da millet değildir...
Milletlerin GEN’inden, DNA’sından söz edenler var... Onlar kandan, kafatasından söz edenlere kızarlardı. Ne oldu?
Evet, ben Türk milliyetçisiyim, Türklüğün manevi değerlerinin korunmasını ve geliştirilmesini ve insani yönlerinin insanlığa yayılmasını istiyorum. Türkçeyi seviyorum, İslam’a inanıyorum; milli kültürümüzün zenginliğini çağdaşlaştırarak, çağın üzerine çıkarılmasını istiyorum.
Siz böyle değil misiniz? Size de saygı duyuyorum. Çünkü maneviyatçıyım ve sizin benden farklı olmanızı Yaratıcı hikmeti olarak görüyorum.
Ne dersiniz?