Hisar'ın 25. yılı ile ilgili bir toplantının ardından sohbet ediliyordu. Halide Nusret Zorlutuna da vardı. Hisar kadrosundan çoğu oradaydı. İçlerinden en genci bendim. Halide Nusret "Hisarcılar benim evlatlarımdır. Dergi çıkarken genceciktiler, şimdi ak saçlı oldular..." deyince "Ben de torunlarınızdanım" şeklinde bir espriyle araya girmiştim.
Halide Hanım'ın kızı yazar Emine Işınsu kaşlarını çattı. "Ne ayıp" dedi. Afalladım. Işınsu devam ediyordu: "Ne demek torun? Yani ben o kadar yaşlı mıyım ki sen de torun oluyorsun?" İşin şakası yoktu. Konu kapandı ama ben de alımımı almıştım. Sonraları bir kadın psikoljisi açısından olayı çok düşündüm ve Emine Işınsu'ya hak vererek kendime de bir ders çıkarmış oldum.
Yıllar sonra Meslek Birliğimizin Yönetim Kurulunda Işınsu da üyeydi. Bir akşamüstü Yönetim Kurulu üyeleri ile telefonla bir konuyu görüşme ihtiyacı doğmuştu. Sekreter arıyor, ben de konuşuyordum. Sekreterimiz "Emine Hanım telefonda" diyerek bağladı. Ben henüz hiç konuşmadan Işınsu yine fırçayı bastı. "Aaa ne ayıp, beni sekreter vasıtasıyla arıyorsun..." Her ne kadar arada görüşmeler yapmaktan kaynaklanan bir durum ortaya çıktığını söylemeye çalıştımsa da yine Emine Işınsu haklı çıkmıştı.
İşin güzel tarafı Emine Hanımın dobralığıydı. O yüzden de artık alınganlığa kaçmıyor, kendisine hak vererek işi tatlıya bağlıyordum. Bununla beraber Emine Işınsu'ya kırıldığım bir olay da vardı. 1995 yılında Yönetim Kurulu Başkanlığından, zorunlu olmadığı halde istifa ederek milletvekili adayı olarak seçim bölgem Bayburt'a giderken Işınsu yine Yönetim Kurulu üyesiydi. Seçimi kaybederek döndükten sonra, belki de bir yenilgiyi yaşamış insan ruh haliyle, beni arayıp hiç olmazsa bir "Geçmiş olsun" demesini umdum. Fakat öyle birşey olmadı ve artık ne karşılaşıyor, ne de görüşüyorduk.
Emine Işınsu'nun benim romanlarıma da şöyle bir eleştirisi vardı. Kadın kahramanlarımın genelde negatif tipler olduğunu söylüyordu. Her ne kadar itirazlarda bulunsam da Işınsu kadın gözlüğünden vazgeçmiyordu.
Sabahat Emir'in hikâyeleri konusunda Hisar'da vaktiyle bir değerlendirme kaleme almıştım. Hikâyelerindeki erkek kahramanların genelde negatif tipler olduğunu ifade etmiştim. Sabahat Emir de bu yüzden bana itirazlarda bulunmuş, hatta biraz da kırılmıştı.
Yahya Akengin'in kırk yıllık hatıralarını içeren yazı dizisi devam edecek...