Önümüzde çok ciddi günler var. 10 Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi, bugünkü Başbakan’ın gücüne güç katabilir. Durdurulamaz bir yolda sürüp giden bu macera ülkemiz için çok ciddi bir tehlikedir. Güçlendikçe gücünün kaynağı olarak gördüğü oy deposu kitlelerden aldığı destek ile kendi başına da büyük belalar açabilir. İkide bir ona buna bağıran Başbakan’ın, kendisini “Allah’ın bütün vasıflarıyla vasıflı” sayan Milletvekiline hiç cevap vermemesi ve üstelik bir Hadisi Kutsiyi kendisine mâl ederek seslendirmesi çok dikkat çekicidir: “Bizim rahmetimiz gazabımızı geçer.”
Böyle bir Başbakan’ın mutlaka halktan bir ders alması ve yenilgiyi tatması, aklını başına alması için gereklidir. Cumhurbaşkanı seçilmesi veya gösterdiği adayın seçilmesi durumunda “Gazabımız rahmetimizi geçti” makamında bir yola daha şiddetle sürüklenmesi kaçınılmazdır. Sonunda gerçek “Gazab Sahibinin” sillesini yiyebilir, ama halkın başına hangi sıkıntıları açacağı da düşünülmesi gereken bir konudur.
Yani, bu seçimde RTE veya adayı Cumhurbaşkanı seçilmemelidir. Bu durum halk için çok hayırlı olur. Ama kendisi için bile yarar sağlar.
Herkesin gönlünde bir aday adı veya aday türü saklı olabilir. Sözgelimi Mehmet Haberal veya Abdüllatif Şener veya İlhan Kesici olsaydı üzerinde MHP ve CHP’nin uzlaşabileceği kişiler olarak daha iyi olabilirdi. Ancak, bunlar veya benzerleri değil bambaşka bir kişi iki partinin Genel Başkanları tarafından aday gösterilmiştir. Önümüzdeki gerçek budur. Şimdi bu gerçeğe göre durumu değerlendirmek, gerçekçi siyaset yapmanın en basit gereğidir.
CHP ve sol çevrelerden Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yöneltilmiş eleştirileri görüyorum. Türkçü, Milliyetçi ve Antikapitalist dostlardan da sert eleştiriler var. Bu eleştirilere hak vermek veya vermemek ayrı bir konudur. Ama eğer uzayıp giderse yapılan bu eleştiriler RTE’nin veya göstereceği adayın işine yarar. En azından Muhalefetin adayına oy verecek olanların sandığa gitmemelerine sebep olabilir.
Bu satırların yazarı kendisini Türkçü, Turancı, Toplumcu bir insan olarak tanımlar. AKP çevrelerinde adım şaman olarak konuşulsa da, atalarımızın Göktanrı inancına bağlı ve Tanrının son Elçisi Muhammed Mustafa’yı da bu inancın tazeleyicisi olarak gören bir insanım. Yani Müslüman’ım.
Ekmeleddin İhsanoğlu ile aynı düşünce çizgisinde değiliz. Onun daha çok Milliyetçi Mukaddesatçı çizgide sayılabilecek bir düşünce yapısının olduğunu biliyorum. Ama hiçbir şekilde bağnaz olmadığını ve dine dayalı siyaset meraklısı olmadığını da biliyorum.
Çok iyi bildiği Arapçaya Türk şairlerinden çeviri yaparken seçtiği dört şairin, inanç ve düşünce çizgisi bile dengeli kişiliğinin göstergesi olabilir. Babasının çok yakın dostu Mehmet Akif ve onun hasmı Tevfik Fikret ile birbirine zıt iki ideolojinin bağlısı iki şair, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet… Bize galiba bu denge gerekli.
Ekmeleddin İhsanoğlu ile, RTE’nin dini sahiplenmek söylemi, temelsiz kalacak ve ona bu yüzden oy verenlerin bir kısmının oyu kurtarılabilecektir. Bu da bir kazançtır.
MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli ve Sayın Kılıçtaroğlu, haklarında söylenebilecek kötü sözleri, yapılacak kıyıcı eleştirileri göze alarak önemli bir adım atmışlardır. Bu adımın sonunda İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesi her anlamda bir kazanç olacaktır.
İlk günlerin kızgınlığı, kırgınlığı geçtikten sonra, RTE’nin ve yandaşlarının elinden ülkeyi kurtarmak isteyen herkes bu mücadelede kendisini doğru yere konuşlandırmalıdır, diyorum ve diliyorum.