“Golün de sosyolojisi olur mu?” diyebilirsiniz. Evet, ben de bu soruyu soruyorum ve kendimce de cevap arayacağım zaten. Bu satırları takip etme nezaketini gösterecek okurlar da benimle birlikte bu mantığı açmaya çalışabilirler; çözenler varsa ne ala.
“Golün de sosyolojisi olur mu?” diyebilirsiniz. Evet, ben de bu soruyu soruyorum ve kendimce de cevap arayacağım zaten. Bu satırları takip etme nezaketini gösterecek okurlar da benimle birlikte bu mantığı açmaya çalışabilirler; çözenler varsa ne ala.
Bana, bu yazıyı yazdıransa Mesut’un bir Türk asıllı Alman Futbolcu olarak kendi ülkesinin Milli takımına attığı goldür. Evet, bir gol bu çerçevede gerçekleştiğinde bir toplum bilimciye ve de birçok kişiye çok farklı yorumlar yapma fırsatı doğuruyor tabi.
Bir futbol yorumcusu değilim; bunu da yapmayacağım zaten. Bugüne kadar yazdığım ikinci futbol yazısını okuyorsunuz zaten. Her ikisi de, işin topluma yansıyan yanıyla ilgili. Tam bu noktada duyarsız kalamadığım durum ise profesyonel bir insanın, yapması gerekeni yaptığı için eleştirilmesi. Konuyu bu kadar duygusallıkla değerlendirenlerin analitik bir bakış sergileyemedikleri kesin. Nedeni ise bu şahsın, hayatını adayarak ve belki de bin bir zorlukla elde ettiği kariyerini, görmezden gelmesini istemeleri. Bu hangi duygusallıkla izah edilirse edilsin haksızlık olur.
Atılan golü, sanki ülkenin bütün değerlerine atılmış gibi değerlendirmekte işin ayrıca abartılmasıdır. Ülkesine asilik mi yapmış, aslını mı inkâr etmiş? Hayır. Peki, ne olmuş. Olan, bir profesyonel yaşamın gereğinin yapılması. Olayı bu kadar abartanlar, bu kariyeri ona verenler ya da parasız kaldığında onun cebine para koyacak olanlar mı? Hiç sanmıyorum. O futbolcu, hayatını ve parasını buradan kazandığına göre elbette yapması gerekeni yapacaktı ve öylede yaptı zaten.
Bu güne kadar işini yaptığı için “Avrupa’da ki gururumuz” olan Mesut bu defa, işini bize karşı yapınca mı suçlu oldu?
Birde “gol” deyince benim aklıma ister istemez bu ülkeye atılan başka goller de geldi tabi. Bana göre bu golün lafını bile ettirmeyecek goller. Aynı tepkilerin oralara da yapılması gerekmez mi? Mesela birilerinin bu ülkenin ekonomisine attığı goller. İspatlanabilen ya da ispatlanamayan o büyük vergi kaçırmalar da, bize atılmış gol değil mi? Tabi bu meyanda değerlendirilecek nice goller var. Acaba hangi gol daha masum derseniz ben de çok açıkça “Mesut’un golü” derim. Bütün goller bu kadar masum olsa keşke. Benim içimi de onlar acıtıyor. Toplumsal değerlerimi, duyarlılıklarımı harekete geçiriyor. O golleri atanlarda kendi ülkelerine atıyorlar; daha tüyü bitmemişlerin hakkını yiyerek. Bu ülkeye gol atıp sefasını yurt dışında sürenleri nereye kayacağız. Daha büyük gol atabilmek için en büyük makamları zorlayanları peki.
Neyse, işte masum bir gol beni nerelere götürdü işte. Aslında birçoğumuz benim kastettiklerime tepkili tabi ama hatırlatmak istedim; bir golün sosyolojisi üzerinden. Lütfen analitik düşünelim, gereğinden fazla anlam yüklemeyelim. Bu bir oyun; keyif kaçırıyorsa bir yerlerde bir aksilik var demektir.
Ekim / 2010
- - -