Sevgili Bayburtlu Gençler;

Geçtiğimiz günlerde Bayburt’un imar düzeni, yapılaşması ve yağmalanmış görüntüsü üzerine yazdığım yazım üzerinde oldukça güzel yorumlar ve destek almaktan büyük mutluluk duydum.

Yaptığım eleştirileri hiç kimseyi üzmek, kalbini kırmak için yapmıyorum. Bayburt’un bugünkü yapılanması hepimizin ortak suçudur, ortada bir büyük zulüm var ve bu zulmün müsebbibi hepimiziz. Bu nedenle eleştirilerimden hiçbir hemşehrimin rahatsız olmasını istemem…

Ancak; ortada kabul edilemeyecek bir fotoğraf var, kendimizi sorgulamak, yanlış yapılan işleri kendimize itiraf edebilmek, sistemsel eleştiriler getirerek tedaviye muhtaç konuları teşhis etmek ve bunları tedavi etmek mecburiyetindeyiz. Günümüz rekabet dünyasında gelişen yeni kavramlardan biri de kent rekabetidir. Kentler birbirleri ile rekabet etmek durumundadırlar ve bu rekabetin en önemli girdisi kentlerin yaşam kalitesidir. Yaşam kalitesini yükseltemeyen kentlerin yatırım alması, istihdam yaratması, gelir seviyesini yükseltmesi mümkün değildir. Bayburt’un yaşadığı istihdam sorununu en yakından bilen biriyim ve yüzlerce binlerce gencimizin Bayburt dışına çıkarak iş bulma taleplerini izlemekten büyük üzüntü duyuyorum. Bayburt neden istihdam yaratamıyor, neden yatırım çekemiyor sorularından kendi payımıza düşenleri sizlerle tartışmak istiyorum.

Sevgili gençler; sizler artık dünyanın her tarafını bir parmak hareketi ile görebilecek imkanlara sahipsiniz, elinizin altındaki teknoloji sayesinde dünyanın hemen her köşesini izlemek ve görmek  artık çok kolay. Kentlerin yaşanabilir olmasını sağlayan şey büyüklükleri, iklimleri, coğrafi konumları  değil, içindeki yaşayanların yaşadıkları şehre verdikleri önem ile doğru orantılıdır.

Bayburt ölçeğinde ve coğrafi konumunda olduğu halde, muhteşem gelişmişlik seviyesine sahip binlerce yaşam alanı var bu Dünya üzerinde, bakınız bizler orta ve orta üstü yaş grubuna dahil olan büyükleriniz geldik bu dünyadan yakında gideceğiz, lakin sizler bizlerin yaptığı yanlışları düzeltmek ve kendi geleceğinize sahip çıkmak zorundasınız.

Hepinize soruyorum, bu adeta gecekondu yığını Bayburt bizlere, sizlere yakışıyor mu?

Bayburt halkına hizmet etmek için kurulmuş belediye, Bayburt’un kalbine hançer gibi saplanmış bir ucube binayı ne hakla oraya yapıyor, hangi gerekçe ve ihtiyaca binaen o bina oraya yapılmış, Çoruh kenarında adeta 500 sene önceden kalma derme çatma kulübeler bugünkü çağda bize yakışıyor mu?  O ucube Polis evi olanca rezil görüntüsü ile Bayburt’un tarihi ve kültürü ile uyumlu mu? Çoruh nehri üzerindeki o saçma sapan beton yığını köprüler Bayburt’un manevi atmosferi ile buluşuyor mu? Tek meydanımız olan Saat kulesinin etrafındaki çirkin yapılaşma, gecekondular, Ticaret Odasının yaptığı o ucube bina bizi temsil ediyor mu? Saat kulesinin etrafına asfalt dökmek hangi kent bilinci ile açıklanabilir?

Hayır gençler Bayburt bu değil, Bayburt bu kadere boyun eğmemeli…

Bayburtspor kulübünün güzide taraftar grupları olan Kurukafalar ve Gadalar’a sesleniyorum, lütfen bundan sonra Bayburt spor maçlarında yaptıkları tezahüratlara ve attıkları sloganlara “çirkin binalar yıkılsın, Bayburt tarihi ile buluşsun” sloganını da ilave etsinler, Bayburt’un en etkin sivil toplum örgütlenmesi olarak onları görüyorum ve onların enerjisine güveniyorum, inşallah bende Bayburtspor şampiyonluk maçında kendileri ile beraber olmaya gayret edeceğim…

Sevgili Bayburt gençleri, sizleri yaşadığınız kente sahip çıkmaya çağırıyorum, inanın Bayburt kendi tarihi ve kültürü ile buluşturan bir yapılaşmayı sağlayabilir ise, birçoğunuz iş aramak zorunda kalmayacaksınız, yaşadığınız kent ile daha fazla gurur duyacaksınız, Bayburt fotoğrafı tıpkı Mostar gibi dünyanın her tarafında seyredilecek, üniversite gençliği ile birlikte yaşam kalitesi artacak, otellerimiz, kafelerimiz, kültür yuvalarımız olacak, özel sektör yatırımları artacak, kente yüzbinlerce turist gelecek, sizler ve bizler eşimizi dostumuzu başımız eğik olmadan ağırlama imkanı bulacağız.

Öncelikle çirkin kamu binalarının yıkılması gerekiyor, en başta belediye ve polis evi geliyor, daha sonra Ticaret odası yaptığı o çirkin binayı yıkmalıdır, daha sonra devletimiz ile el ele vererek Bayburt için bir kentsel dönüşüm planı yaparız, köprülerimizi yapar, konaklarımızı onarırız, Çoruh kenarındaki o çirkin binaların tamamını hak sahiplerini mağdur etmeden tasfiye ederiz, caddeyi trafiğe kapatır, trafiği yerin altına alırız, yer altı otoparkları ile kentin nefes almasını sağlarız.
Marka kafeteryalar, pastaneler, sinemalar, alışveriş merkezi, butik kaliteli oteller ve güzel bir ışıklandırma ile kale ile bütünleşmiş bir Bayburt hayal etmenizi istiyorum, eşiniz ile, nişanlınız ile, sevgiliniz ile el ele dolaşabileceğiniz bir güzellik her şeyden önce sizlerin hakkıdır…

Sevgili gençler; sizlerin başlatacaklarını duyduğum imza kampanyasına destek vermekten büyük mutluluk duyacağım, hep birlikte Bayburt’u gerçekten sevmenin, özde sevmenin onu tarihi ile, kültürü ile buluşturmak olduğunu herkese gösterelim…

Gayret bizden takdir her zamanki gibi Yüce Yaradandan…

Sevgilerimle.