Ben onu hiç tanıyamadım. Tercan’dan bindiğimiz Posta treni, Hoğuk köyünden geçerken, büyük amcamın evinin arka kapısı açıldı ve içerinin karanlığı önünde, mavi-firuze elbiseli, dalbeden bir genç kız hayali belirdi.. Bize el sallayarak vedâ işareti yaptı. O İffet Ablamdı. 80 yıldır bu görüntü, hâfızamdan silinmedi.
İffet Ablam, ilkokulu bitirince ortaokulu okumak için Bayburt’a bize gelmiş. O dönemi hiç hatırlamıyorum. 1937 yılı… İki yaşındayım. Kopuk kopuk da olsa 1938 yılına ait bazı olayları hatırlayabiliyorum.
İffet ablam 1922 yılında Görele’de dünyaya gelmiş. Bayburt’tan ayrılınca Ârif Yüce (1907- 6-Haziran 1980) ile evlenmiş. 7 Temmuz 1939'da kızı Meral, 20 Ekim 1943'te Tuna dünyaya gelmiş. 3 Mart 1944 yılında, br kazaya uğrayarak ebediyet göçmüş.
Sonra evimizi büyük bir keder sardı. İffet Ablamı kaybetmiştik. Biz Bayburt’ta, halam Trabzon’da, Ortanca amcam Görele’de, büyük amcamda Tercan’da idik. Evlerimize ateş düşmüştü. Ablam çok gençti. Kızı Tuna daha bir buçuk yaşındaymış.
Annem bu ablamın bir defterini saklamış. Defter bana intikal etti..
Siyah kapaklı bu defter, şanjanlı siyah dairelerle süslüydü. Defterin baş tarafındaki yapraklar, matematik ders notlarına ayrılmış. Bayağı kesir işlemleri ve problemler kaydedilmiş.
İffet Ablamın ailenin geleneği olan bir tutkusu varmış. Defterin ters tarafını şiirlere tahsis etmiş. İlk şiir de Necip Fâzıl’ın “Kaldırımlar” şiiri’nin 1926 baskısındaki şekli.
“Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,
İffet Ablam, ilkokulu bitirince ortaokulu okumak için Bayburt’a bize gelmiş. O dönemi hiç hatırlamıyorum. 1937 yılı… İki yaşındayım. Kopuk kopuk da olsa 1938 yılına ait bazı olayları hatırlayabiliyorum.
İffet ablam 1922 yılında Görele’de dünyaya gelmiş. Bayburt’tan ayrılınca Ârif Yüce (1907- 6-Haziran 1980) ile evlenmiş. 7 Temmuz 1939'da kızı Meral, 20 Ekim 1943'te Tuna dünyaya gelmiş. 3 Mart 1944 yılında, br kazaya uğrayarak ebediyet göçmüş.
Sonra evimizi büyük bir keder sardı. İffet Ablamı kaybetmiştik. Biz Bayburt’ta, halam Trabzon’da, Ortanca amcam Görele’de, büyük amcamda Tercan’da idik. Evlerimize ateş düşmüştü. Ablam çok gençti. Kızı Tuna daha bir buçuk yaşındaymış.
Annem bu ablamın bir defterini saklamış. Defter bana intikal etti..
Siyah kapaklı bu defter, şanjanlı siyah dairelerle süslüydü. Defterin baş tarafındaki yapraklar, matematik ders notlarına ayrılmış. Bayağı kesir işlemleri ve problemler kaydedilmiş.
İffet Ablamın ailenin geleneği olan bir tutkusu varmış. Defterin ters tarafını şiirlere tahsis etmiş. İlk şiir de Necip Fâzıl’ın “Kaldırımlar” şiiri’nin 1926 baskısındaki şekli.
“Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolun karanlığa karışan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.”
Daha ilkokulu yeni bitirmiş, ortaokula başlamış bir kız çocuğunun Necip Fâzıl’ın bu en ağır şiirini, matematik defterinin arkasına, hokka kalemiyle, siyah mürekkeple itina ile yazmasının üzerinde düşünmek gerek. Defterine, Ahmed Haşim, Celâl Sahir’in şiirleri ile Nâzım Hikmet’in tek doğru dürüst şiiri olan “Salkım Söğüt” şiirinin tamamını yazmış.
Edebiyat Hocasının çok yönlü olduğu, öğrencilerine ders kitabıyla yetinmeyip, edebiyatın en çapraşık konusu olan şiir sanatıyla ilgilenmelerini tavsiye ve telkin ettiği anlaşılıyor.
İffet Ablam şiirler de yazmış. Büyük kızına gönderdiğim defterde şiirlerinin bazıları var. Şiirlerde buram buram genç kız hayalperestliği tütüyor. Sağa sola yazdığı, temize çekemediği şiirleri de olmalı. Bulunabilmesini ne kadar isterdim.
Anne dedesinin mahkeme reisi bir hukukçu olması, baba dedesinin Nakşibendi Tarikatına bağlı, çok iyi saz çalan, Trabzon’da Âşık Ferhad nâmıyla ünlenen bir kişilik olması, iki amcasının üst düzeyde müzisyenler olması, hassas İffet Ablamın kültür hayatını çok erken yaşta geliştirmiştir. Yukarıda anılan zatların hepsi şairdi. Edebiyat ve Mûsikî, bizim ailemizin genetik kodlamasında kuvvetle mevcuttur.
Şiirlerinden birini 81 yıllık, derin uykusundan uyandırıyorum. Vezin olarak serbest nazım tarzını seçmiş. Harf devriminin onuncu yılı, Aruzdan yeni edebiyata geçişin en hararetli zamanı. Batı şiiri, veya Divan şiiri tartışmalarının en hararetli günleri. Ama Anadolunun en ücrâ yerinde olan, beş kere Ruslar'ın yaktığı şehirde, Bayburt’ta bir kız öğrenci o zaman da sakıncalı sayılan şairlerin şiirlerini defterine yazabiliyor ve belki de ezberliyor.
Ablamın defterinden seçtiğim şiirlerinden birini 81 yıl sonra ilk defa yayınlıyorum:
Ayrılığın Başlangıcında/28-Mayıs-1937/Bayburt
Hava ılık, dudaklarımda ayrılık;
Daha ilkokulu yeni bitirmiş, ortaokula başlamış bir kız çocuğunun Necip Fâzıl’ın bu en ağır şiirini, matematik defterinin arkasına, hokka kalemiyle, siyah mürekkeple itina ile yazmasının üzerinde düşünmek gerek. Defterine, Ahmed Haşim, Celâl Sahir’in şiirleri ile Nâzım Hikmet’in tek doğru dürüst şiiri olan “Salkım Söğüt” şiirinin tamamını yazmış.
Edebiyat Hocasının çok yönlü olduğu, öğrencilerine ders kitabıyla yetinmeyip, edebiyatın en çapraşık konusu olan şiir sanatıyla ilgilenmelerini tavsiye ve telkin ettiği anlaşılıyor.
İffet Ablam şiirler de yazmış. Büyük kızına gönderdiğim defterde şiirlerinin bazıları var. Şiirlerde buram buram genç kız hayalperestliği tütüyor. Sağa sola yazdığı, temize çekemediği şiirleri de olmalı. Bulunabilmesini ne kadar isterdim.
Anne dedesinin mahkeme reisi bir hukukçu olması, baba dedesinin Nakşibendi Tarikatına bağlı, çok iyi saz çalan, Trabzon’da Âşık Ferhad nâmıyla ünlenen bir kişilik olması, iki amcasının üst düzeyde müzisyenler olması, hassas İffet Ablamın kültür hayatını çok erken yaşta geliştirmiştir. Yukarıda anılan zatların hepsi şairdi. Edebiyat ve Mûsikî, bizim ailemizin genetik kodlamasında kuvvetle mevcuttur.
Şiirlerinden birini 81 yıllık, derin uykusundan uyandırıyorum. Vezin olarak serbest nazım tarzını seçmiş. Harf devriminin onuncu yılı, Aruzdan yeni edebiyata geçişin en hararetli zamanı. Batı şiiri, veya Divan şiiri tartışmalarının en hararetli günleri. Ama Anadolunun en ücrâ yerinde olan, beş kere Ruslar'ın yaktığı şehirde, Bayburt’ta bir kız öğrenci o zaman da sakıncalı sayılan şairlerin şiirlerini defterine yazabiliyor ve belki de ezberliyor.
Ablamın defterinden seçtiğim şiirlerinden birini 81 yıl sonra ilk defa yayınlıyorum:
Ayrılığın Başlangıcında/28-Mayıs-1937/Bayburt
Hava ılık, dudaklarımda ayrılık;
Ayrılığın ateşi yanıyor
Kalbimdeki derin yara kanıyor.
Gözlerim:
Onun sevimli hayaline dalıyor
Onun yolunu gözlüyor
Ayrılalı iki gün
İki günde kalbim onu özlüyor
Bîçare gönlüm: yolunu gözlüyor
Kalbimde bir ses
-[Dünyada sever herkes
Fakat kavuşamaz
Herkes istediğini alamaz
İsteme!... vazgeç
Onu bırak başka seç]
-Olamaz!...
Kalbime başkasının aşkı dolamaz
Ben onu seveceğim.
Ölsem de onun aşkıyla öleceğim.
Müsterih ol sevgili ablacığım. Benim bu yazım yayınlanacak. Kitaplara da dahil olacak. Yıllar sonra ailemizin torunlarından biri bu yazıyı okuyacak. Ruhuna Fatiha gönderecek, Nûr içinde yat.
Bostancı/10 Temmuz 2018
Ölsem de onun aşkıyla öleceğim.
Müsterih ol sevgili ablacığım. Benim bu yazım yayınlanacak. Kitaplara da dahil olacak. Yıllar sonra ailemizin torunlarından biri bu yazıyı okuyacak. Ruhuna Fatiha gönderecek, Nûr içinde yat.
Bostancı/10 Temmuz 2018