Üstten bakışlarla ve basite indirgeyerek söyleniyor yazılıyor… Ne olmuş 28 Şubat Sürecinde? Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığında kurulan 54. Hükümetle “irticai faaliyetler” tırmanışa geçmiş… Laiklik konusunda duyarlı kuruluşlar ve de basın-yayın dünyamız bu durumun üzerine gitmiş…
Üstten bakışlarla ve basite indirgeyerek söyleniyor yazılıyor… Ne olmuş 28 Şubat Sürecinde? Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığında kurulan 54. Hükümetle “irticai faaliyetler” tırmanışa geçmiş… Laiklik konusunda duyarlı kuruluşlar ve de basın-yayın dünyamız bu durumun üzerine gitmiş…
Duyarlılığı sivriltilen Milli Güvenlik Kurulu da “muhtıra” niteliğinde “irtica ile mücadele eylem planını” yürürlüğe koymuş… Hükümet baskılara dayanamamış ve dağılmış… Yerine laiklik konusunda duyarlı bir hükümet gelmiş ve Türkiye kurtulmuş.
Öyle mi?
Hayır öyle değil!..
Gerçek sahnede görünenden çok, çok, çok farklıdır.
“İrticai tırmanış” sürecin sebebi değil uydurulmuş bahanesidir.
Gerçekte olan 54. Hükümetin milli ve mahalli temelli bir siyaset uygulamasıdır. Milli Kaynak Paketinin başarılı uygulamasıyla dıştan borç ve hibe olmadan da Türkiye’nin yönetilebileceği ispat edilmiştir. Paketin içindeki havuz sistemi ise “devletin parasını devlete satarak” havadan çok kar eden bankacılık sistemini çok üzmüştür. D-8’ler denilen İslam Dünyasına açılım ise birçoklarını daha da üzmüştür.
Çok, çok üzülenler 54. Hükümeti düşürmeye karar vermişler ve irtica tiyatrosunu, Sincan’daki Filistin oyunu temelinde sahnelemişlerdir. Bu arada ortalığın irtica ile kaynaması, oyunu sahneleyenlerin düşünmediği bir başka gelişmeyi getirmiştir.
İşte işin asıl sırrı da buradadır: O dönemde, Ordu içinde kümelenmiş bir cunta vardır. İslam’a düşman, baasçı sosyalist bir takim subayların oluşturduğu bu cunta 28 Şubat sürecine kadar güçsüzdür. Kendilerine hep kuşku ile bakılır. Ordunun yaygın ortamında laiklik duyarlılığı egemendir ama dinsizlikten de hoşlanılmaz. 28 Şubat’ın karanlık ortamı bu cuntaya güç kazandırır… Darbe için gün sayılmaya başlanır.
Darbe kanlı olacak ve kalıcı bir askeri diktatörlük kurulacaktır.
İşte, 28 Şubat müdahalesi bir taşla iki kuş vurmuş; hem 54. Hükümet ortadan kaldırılmış hem de darbeci cunta’nın bahanesi yok edilmiştir.
28 Şubat sürecinde Türkiye cuntanın darbesinden kurtulmuşsa da ikinci büyük sadmenin kalıcı etkileri sürüp gitmektedir.
Sözgelimi dini duyarlılıktan güç alıp, milli siyaset yürüten önemli bir kadro bölünmüş ve bir kısmı laikçilerin şerrinden batıya sığınma yolunu seçmişlerdir.
Halk birikimlerini yatırıma yönlendiren bir takım iktisadi oluşumlar “yeşil sermaye” safsatasıyla çökertilmiştir.
Ülkemiz Global kapitalizmin oyunlarının kolayca oynandığı bir alan durumuna düşürülmüştür. Bu arada belirtmeliyiz ki, olaylara sığ mantıkla bakanlar sandığı gibi 9. Cumhurbaşkanı 28 Şubat sürecinin destekleyicisi değil; darbeci cuntanın oyunlarını bozup büyük felaketten kurtarıcı olmuştur.
Belirtmeliyiz ki o darbeci cuntanın kalıntılarından kurtulmak Ordu’muzun gücüne güç katacak ve Millet-Ordu kaynaşmasını daha da yükseklere çıkaracaktır.
Diyorum ki; cuntacılara, müdahalecilere karşı olmak aynı zamanda Türk Ordusu’nu sevmek demektir.
2010 / Mart