1989'da Bayburt "il oldu" ve... Başbakan Turgut Özal "il yaptığı Bayburt'a" gitti. İktidarıyla muhalefetiyle, kadınıyla erkeğiyle, memuruyla işçisiyle, esnafıyla çiftçisiyle Bayburt bayram yapıyordu. Herkes sokağa dökülmüştü. Kesilen koçun, dananın haddi hesabı yoktu. Her kurbandan, Turgut beyin alnına "bir parmak kan" sürülüyordu. Özal terlemişti, kan yüzüne gözüne sızıyordu. Başbakan "savaştan çıkmış gazi" gibi görünüyordu.
1989'da Bayburt "il oldu" ve... Başbakan Turgut Özal "il yaptığı Bayburt'a" gitti. İktidarıyla muhalefetiyle, kadınıyla erkeğiyle, memuruyla işçisiyle, esnafıyla çiftçisiyle Bayburt bayram yapıyordu. Herkes sokağa dökülmüştü. Kesilen koçun, dananın haddi hesabı yoktu. Her kurbandan, Turgut beyin alnına "bir parmak kan" sürülüyordu. Özal terlemişti, kan yüzüne gözüne sızıyordu. Başbakan "savaştan çıkmış gazi" gibi görünüyordu.
FEHMİ EMMİ
Dr. Ülkü Gökalp Güney "Gümüşhane milletvekiliydi."
Bayburt il olunca, Ülkü bey de "Bayburt milletvekili" sıfatını aldı.
Özal'ın otobüsü Cumhuriyet Meydanı'na girince...
Bayburtlu'nun coşkusu "tavan yapınca..."
Kadınlar Özal'ı selamlamak için "balkonlardan sarkınca..."
Dr. Ülkü Güney "mikrofonu aldı" ve haykırdı:
- Fehmi Emmi, nerdesin?
DEVECİ MUSTAFA
Fehmi Emmi, Bayburt'un meşhur "devecisiydi."
Öldü şimdi onun işini "deveci Mustafa" yapıyor.
Ama nerede rahmetli Fehmi Emmi'nin hüneri?
TRUVA ATI GİBİ
Bayburt'ta deve olmaz.
Ama Bayburt'un deve oyunu ünlüdür.
Deve "ahşaptan, hasırdan, plastikten, kumaştan" yapılmış bir "makettir."
Üstü "deve derisiyle" kaplıdır.
Ve "halıyla da örtülüdür."
Maket devenin içinde "2 kişi" vardır.
Bunlar "açılan göz deliklerinden" dışarıyı görürler ama...
"Dışardakiler" onları göremezler.
ORKESTRA ŞEFİ
Bayburt'ta ne zaman tören, şölen, bayram, şenlik olsa...
Bayburt'a ne zaman bir devlet adamı gelse...
Deveci Fehmi Emmi "maket deveyle" ortaya çıkar.
Elinde bir "sopa" vardır.
Sopayı "orkestra şefi gibi" kullanır.
Deve de "Bayburt oyunları" oynar.
OYNAYAN DEVE
Daha sonra İçişleri Bakanlığı da yapan Dr. Ülkü Güney "Fehmi Emmi nerdesin" diye sesini yükseltince...
Fehmi Emmi "sahneye" çıktı.
"Uzaktan" deve göründü.
"Zıplaya oynaya" Özal'ın otobüsüne yaklaşmaya başladı.
Semra ve Turgut Özal "oynayan deveyi" görünce "mutluluktan uçtular."
SEMRA ÖZAL YALVARIYOR
Fehmi Emmi'nin sopası havada daireler çiziyordu.
Deve de "danseder gibi" eğilip bükülüyor, kıvrılıp zıplıyor, marifetlerini sergiliyordu.
Bu sırada Semra hanımın sesi yükseldi:
Turgut, yalvarıyorum sana, bu deve kesilmesin!..
ÖZAL AFFI
Başbakan Özal elini havaya kaldırdı.
"Herkes sussun" işareti yaptı.
Meydan sustu.
Deveci Fehmi Emmi esas duruşa geçti.
Ve Özal "talimat" verdi:
Allah'ın izniyle ben bu deveyi bağışlıyorum... Kesilmesin... Keserseniz gönül koyarım.
SAĞOL BAŞBAKAN
Tam bu sırada deve "arka ayakları üzerine" kalktı.
Başını "Özal'a doğru" uzattı.
Ve deve "dile gelip" yeri göğü inletti:
- Sağol Başbakanım!..
KIYAMET ALAMETİ
Devenin "sağol Başbakanım" diye bağırmasıyla...
Semra Özal "ay deve dile geldi, bu kıyamet alameti" diye ağlamaya başladı.
Turgut Özal "bu nasıl iş" diye heyecanlandı "mikrofonu fırlattı."
Bakanlar "bir yana kaçıştılar."
Bayburtlular'a gelince...
"Gülmekten millet yerlerdeydi."
NE OLAYDI...
Dün o dönemin popüler isimlerinden Trabzon eski milletvekili Eyüp Aşık
"ne deveydi amma" diye anlatırken...
Dr. Ülkü Güney de "Fehmi Emmi nasıl da güzel oynatmıştı deveyi"
diye konuştu.
Bize gelince... Dedik ki:
İlginç bir gündü... Kimi korkudan altına etti, kimi de gülmekten.
Konuşan devenin hikâyesi Konuşan devenin hikâyesi
24.12.2006 / Sabah
-